ABD’nin Georgia Eyaleti’nde 6 Aralık’ta yapılan ikinci tur seçimi Demokrat Partili adayın kazanmasıyla birlikte Demokratlar’ın 100 üyeli Senato’daki koltuk sayısı 51’e yükselmişti. Aslında Demokrat aday kazanmamış olsa bile Demokratlar 50 koltukla da çoğunluğu kontrol edeceklerdi. 50’ye 50 olarak gerçekleşen oylamalardaysa ABD Başkan Yardımcısı Kamala Harris’in “Senato Başkanı” sıfatıyla kullandığı “bağlayıcı oy”, durumu Demokratlar’ın lehine çevirebiliyordu. Georgia seçimi Demokratlar’a fazladan bir koltuk daha eklemiş oldu. Böylece Demokratlar’ın Harris’in kritik durumlarda kullanacağı oya ihtiyaçları da kalmayacaktı.
Ne var ki Demokratlar’ın Georgia’daki zafer havası çok fazla sürmedi. Arizona Senatörü Kyrsten Sinema Cuma günü Demokrat Parti’den ayrılarak “Bağımsız” kalacağını ilân etti.
Amerikan siyasetini yakından izleyenler bilirler, biribirine yakın sayılarda bölünmüş Senato’da bir veya birkaç senatörün kendi grubuyla her zaman aynı fikirde olmaması çok ciddi sonuçlar doğurabiliyor. Nitekim birçok başlıkta parti grubuyla ters düşen Demokrat Senatörler Kyrsten Sinema ve Joe Manchin, Biden Yönetimi’ne adeta kâbus yaşattılar. Senato’da koltuklar eşit dağıldığı için bu iki aykırı Senatörün oyları “altın” değerindeydi. Ancak Manchin ve Sinema kendi özel gündemlerini ilerletmek için oylarını bir silah olarak kullanmakla itham ediliyorlar.
Manchin ve Sinema Senato’da Mitch McConnell’ın temsil ettiği “Merkezci Cumhuriyetçiler”e en yakın Demokratlar olarak biliniyorlar. Öte yandan Manchin “fosil yakıt endüstrisi”ne, Sinema ise “Big Parma” olarak anılan “büyük ilaç şirketleri”ne yakınlıklarıyla öne çıkıyor. O kadar ki Sol demokratlar, “Sinema’nın gerçek partisi Big Parma Partisi’dir” diyorlar. Sinema Cumhuriyetçiler’den sosyal olarak daha liberal ve çoğu Demokrat’tan malî açıdan daha muhafazâkâr. Hem Sinema, hem Manchin Sol kanat Demokratlarla keskin bir tezat içindeler.
Kyrsten Sinema asgari ücretin saat başına 15 dolara çıkarılmasına yönelik bir tasarıya karşı oy vermişti. Yine Sinema, Biden Yönetimi’nin birçok sosyal harcama paketine muhalefet etmişti. Sinema kurumlar vergisi oranlarının artırılmasına da, ilaç fiyatlarının düşürülmesine de muhalif oldu. Sinema ilaç fiyatlarını düşürme girişimlerini engelleyici tutumuyla “Big Parma”nın en gözde senatörü” oluyordu. Bu yüzden Sol kanat Demokratlar Sinema’yı “Big Parma”nın özel çıkarlarını ilerletmekle suçluyorlar. Sol Demokratlar Sinema’nın ofisinin ilâç şirketleri adına çalışan eski bir lobici tarafından yönetildiğine de sıklıkla dikkat çekiyorlar.
Sinema ve Manchin çoğu yasayı geçirmek için 60 senatörün desteğini gerektiren bir Senato kuralı olan “Filibuster”ın şiddetli savunucuları. “Filibuster”, senatörlerin bir yasanın Genel Kurul’da oylamaya sunulmasını geciktirmek veya oylamayı kitlemek için başvurdukları bir yöntem. Demokratlar ise “basit çoğunluk” yöntemine geçilmesi gerektiğini savunuyorlar. Sinema ve Manchin ‘İki Partili işbirliği’ni zayıflatacağı gerekçesiyle bu görüşe muhalefet ediyorlar. Demokratlar’ın Filibuster’ın kaldırılmasına yönelik girişimleri bu iki senatörün muhalefeti sebebiyle akîm kaldı. Sinema, onay süreçleri Senato’da tamamlanan tüm üst düzey federal görevlere ilişkin adaylıklar için 60 oy barajının getirilmesini de savunuyordu.
“Beyaz Saray” ve Senato’daki “Demokrat liderlik” Kyrsten Sinema’nın “Bağımsız” statüye geçmesinden çok rahatsız olsa da, tamamen dışlamaktan da kaçınıyor. Senato’daki kritik oy dengesi sebebiyle Sinema’nın Cumhuriyetçilerle daha fazla yakınlaşmasından korkuyorlar. Öyle ki Senato Çoğunluk Lideri Chuck Schumer, Sinema’nın komitelerdeki eski pozisyonunun devam edeceğini söyledi. Sinema ise “Bağımsız” olmasının Senato’da Demokrat Parti’nin çoğunluğuna halel getirmeyeceğini savunuyor. Sol Demokratlar’ın Sinema’nın ayrılmasına şiddetli tepki göstermelerine rağmen Biden Yönetimi ve Senato Liderlik takımı yumuşak bir tutum sergiliyor.
Georgia’da Senato yarışını Demokratların kazanması sonucunda JoeManchin’in pabucunun dama atılması bekleniyordu. Böylece Senato Demokratları Manchin’in oylamalar üzerindeki baskısından kurtulmuş olacaklardı. Ne ki Sinema’nın partiden ayrılması Senatör Manchin’e daha büyük bir güç vermiş gözüküyor. Böylece Manchin “Demokratlar’ın baş belası” rolünü oynamaya devam edecek. Sinema ise iki parti grubu arasında ‘komisyoncu’ rolü üstlenecek.