İndependent Türkçe’den Abdülhakim Günaydın, konunun uzmanların ın görüşlerine değiniyor.
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerine yaklaşık iki ay kaldı.
Henüz tam olarak seçim atmosferine girilmedi ama herkes hesap kitap yapıyor.
Onun için ittifaklar, gözlerine Kürtlerden gelecek oylara dikmiş vaziyetteler.
Her ne kadar Halkların Demokratik Partisi'nin (HDP) cumhurbaşkanı adayı göstermeyeceği konuşulsa da henüz net kararını vermiş değil.
Millet İttifakı'nın cumhurbaşkanı aday Kemal Kılıçdaroğlu'nun önümüzdeki günlerde HDP'yi ziyaret etmesi bekleniyor.
Ziyaret Millet İttifakı'nda yeniden bir krize neden olabilir. Bu yüzden diyaloğun perde gerisinde sürdürüleceği tahmin ediliyor.
AK Parti'nin MHP ve BBP ile yakınlaşması durumu değiştirdi
Millet İttifakı kadar AK Parti de Kürt oylarına muhtaç, özellikle de muhafazakâr Kürt seçmenin desteğine.
AK Parti şimdiye kadar bölgede muhafazakâr Kürtlerin oylarını aldı, ancak Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) ve Büyük Birlik Partisi (BBP) ile kurduğu ittifak nedeniyle durum değişmiş durumda.
Cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimlerinin 14 Mayıs'ta yapılması bekleniyor / Fotoğraf: AA
AK Parti'nin Kürt seçmene yönelik yeni adımların atabileceğine ilişkin sinyaller geliyor.
İddialara göre AK Parti kurmayları dindar Kürtlerin kazanılması için çalışmalar yürütülüyor.
Peki AK Parti "muhafazakâr Kürt oyları" için yeni adım atar mı? Kürt seçmenin tercihi ne olur?
"HDP seçmenin de önemli bir kısmı dindar eğilime sahip"
Diyarbakır Dicle Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Vahap Coşkun, öncelikle muhafazakâr Kürt seçmen tabirinin çok dikkatli kullanılması gerektiği görüşünde.
Muhafazakâr Kürt seçmenlerin sadece Ak Parti'ye oy veren seçmenler olmadığını kaydeden Coşkun, "HDP seçmenin önemli bir kısmı hatta parti tabanının çok ağırlıklı bir bölümünün de muhafazakâr ve dindar eğilimlere sahip olduğunu unutmamak gerekiyor" dedi.
AK Parti'ye oy veren muhafazakâr Kürt seçmenlerin araya belirli bir mesafe koyduklarının çok açık ve net olduğunun altını çizen Coşkun, "Uzunca süredir gözlemlenen bu hususun çeşitli sebepleri var; AK Parti'nin başlangıçtaki iddialarından neredeyse tamamıyla vazgeçmesi, örneğin yasak ve yolsuzluk gibi. Bu iddiaları ortadan kaldırmak için yola çıktı ve bunların büyük bir kısmından vazgeçmiş gibi bir görüntüsü var" diye konuştu.
Vahap Coşkun / Fotoğraf: Twitter
"AK Parti'nin kaybettiği Kürt seçmeni kazanması zor"
Kürt meselesinde demokratik çözümün adını anmadığını ve MHP ile çok sıkı bir işbirliği içerisinde olduğunu hatırlatan Coşkun'a göre AK Parti dindar bir parti kimliğinden ziyade milliyetçi refleksleri gösteren bir partiye dönüştü. Bütün bunların sonucunda AK Parti'nin içerisinde bazı kesimler ayrılma yoluna gittiler, Gelecek ve DEVA gibi iki yeni parti doğdu.
Gelinen noktada bunun AK Parti açısından son derece yapısal bir problem teşkil ettiğini kaydeden Coşkun, "Öyle 1-2 aylık kısa bir süre içerisinde birtakım makyajlarla kendisinden kopan ve ciddi bir mesafe koyan seçmeni rahatlıkla döndürebileceği kanısında değilim" dedi ve ekledi:
"Seçmen rahatsız ve AK Parti bunu tespit etme, buna uygun politika değişikliği yoluna gitmedi. Seçimin çok yaklaştığı bir dönemde iki açıdan bunu yapması zor; birincisi çok keskin politika değişikliğinin imkanı kısıtlı, ikincisi kısa süre içerisinde seçmeni buna ikna etmesi zor. AK Parti kaybettiği seçmenleri kazanmasının son derece zor bir ihtimal olduğunu düşünüyorum."
"AK Parti sürekli Kürt seçmenle diyaloğunu sıcak tuttu"
AK Parti Merkez Karar Yürütme Kurulu (MKYK) Üyesi Alaattin Parlak, partilerinin her zaman Kürt seçmeni dikkate aldığı görüşünde.
Kurulduğu günden beri Kürt seçmenin en fazla takip ettiği ve oy verdiği siyasi partinin AK Parti olduğunu aktaran Parlak, "Bölgede Kürt seçmenin vermiş olduğu oy ile AK Parti birinci parti çıkmıştı. AK Parti hiçbir zaman Kürt seçmeni dikkate almamazlık yapmadı. Yani sürecin tamamında sürekli Kürt seçmenle diyaloğu sıcak tuttuk" ifadelerine yer verdi.
Alaattin Parlak / Fotoğraf: Twitter
Altılı Masa'nın son günlerde yaptığı çalışmaları bildiklerini, Kürt seçmenin ehemmiyet ve öneminin daha fazla ortaya çıktığını dile getiren Parlak, devamında şunları kaydetti:
"Bu bağlamda biz sürekli teşkilatlarımızla, genel merkezimizle, sahada çalışmalarımızı yürütüyoruz. Geçmiş dönemde Türkiye'nin hafızasında yaşanmış olan birçok olumsuz olayları çözen AK Parti'dir. Kürt seçmen gerekli tavrı göstererek AK Parti'ye oyunu vermiştir. Şimdi yeniden ‘AK Parti Kürt seçmeni kazanacak mı?' anlayışını doğru bulmuyorum, çünkü sürekli sahadayız ve neler yaşandığını biliyoruz."
"Süreci lehimize yönlendirmenin çalışmalarını yapıyoruz”
AK Parti olarak süreci lehlerine döndürmek için çalışmalar yürüttüklerini ifade eden Parlak, "Hiçbir zaman Kürt seçmenle aramızı açmadık ve bize karşı teveccühünün de çok olumlu olduğunu biliyoruz" dedi ve sözlerine şöyle devam etti:
"Zaman zaman birileri Kürt seçmenin oyunu kendi potasında görmüş olabilir ama hafızamız tazedir. Burada önemli olan nokta şudur; bu süreç içerisinde özellikle diğer siyasi partilerin ne diyeceği merak konusu, çünkü seçmenin oyunun HDP'de olduğu şeklinde hareket eden siyasi partilerin nasıl yanılacağını hep beraber sandıkta göreceğiz. Çünkü bu anlamda Kürtlerin temsilcisi AK Parti ve Sayın Cumhurbaşkanı'dır."
"Muhafazakârlık-sekülerlik daha az belirleyici olacak"
Işık Üniversitesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Seda Demiralp ise son seçimlerin muhafazakarlık-sekülerlik ayrışmasının geçmiş seçimlere göre daha az belirleyici olacağı görüşünde.
Siyaset bilimci Demiralp'a göre Millet İttifakı'nın çok sesli yapısı ve içinde muhafazakâr partileri barındırması bunun ana sebebi, Kürt seçmenler için de faklı olmayacaktır. Bunun yanı sıra muhalefet ittifakı içinde Kürt seçmen gruplarınca duygusal olarak kabul görmüş isimlerin olması bu seçimde ideolojik-kimliksel fay hatlarının aşabileceğini düşündürüyor.
Seda Demiralp / Fotoğraf: Twitter
"İktidar kendini bilindik, tanıdık olan yol ile sunacak"
Gelecek seçimlerde yarışacak söylemsel çerçevelerin istikrar-değişim, master çerçevede de ekonomi olacağını kaydeden Demiralp, "İktidar seçmene kendini bilindik ve tanıdık olan yol olarak sunacak, muhalefet ise 20 yıl sonra yeni bir başlangıç arayışına hitap etmeye çalışacaktır" değerlendirmesinde bulundu.
Siyaset bilimci Doç. Dr. Seda Demiralp, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu durumda Kürt seçmenin oylarını almak isteyen iktidarın muhafazakâr bir söylemle kendini çok fazla ayrıştıramayabileceğini, bunun yerine ekonomik vaatlerin ve Erdoğan'ın seçmen nezdinde bulunan kişisel kredisinin iktidarın en büyük avantajları olacağını düşünüyorum. Diğer yandan muhalefet, ekonomik sorunları daha iyi tahlil eden ve bunları çözmeye daha yetkin olduğuna ikna eden bir söylemle, ayrıca hak ve hürriyetler konusunda daha ilerici olan ajandasıyla fark yaratabilir ve Kürt seçmenin ihtiyaçlarına iktidar partilerine göre daha etkin biçimde hitap edebilir.""
Kaynak: İndependent Türkçe