İstihbaratçılık ve Türk teşkilatları

Burhan Ayeri - 04.11.2018

İstihbaratçılık ve Türk teşkilatları

Kaşıkçı cinayeti gizem dünyasını yeniden gündeme taşıdı. 2 Ekim´den bu yana bizimkiler başta tüm dünya medyası "istihbaratçılığın merakı içinde." Aslında bu akıma "yeniden doğuş" demek daha doğru olur.

Meslek gereği bu konuya merakım yıllar öncesine dayanır. Bir zamanlar okuyup yararlandıklarım ise genelde hep dış kaynaklı oldu. Ya da yine dışarıyla bağlantılı ama içinde Türkiye olan olaylar bulunanlardı.

Konunun teknik ve kronolojik tarafları yalındır. Vakaları kaleme almak ayrı bir sanattır. Halkın anlayacağı dili kullananlar hep başarılı oldular.

Bizim öyküler pek çok CIA ve MI-6 yöneticisinin hikâyeleştirdikleri kadar zevk vermez. Bu yüzden, "Yıldız İstihbaratı Teşkilatı ve Teşkilât-ı Mahsusa mensuplarından günümüz MİT´inde görev almışların" anıları ilgi görmeyenler listesine tıkılıp kalmışlardır.

Adını vermek istemediğim biri, Türk İstihbarat Tarihi´ni yazdı. Önemli görevlerde bulunmasına rağmen kalemi iyi değildi. Kitap vitrine çıktığı gün elime ulaştı. Biraz bilgi sahibi olmama rağmen zorlanarak okudum. Aynı hastalık onda da vardı.

MİT´in önemli isimlerinden olmuş hatta başkanlık seviyesine yükselmiş Mehmet Eymür´ün kalemi de bir felaket. Akış olarak ötekilerden bir farkı yok. Ayrıca kendisine rakip olan kahramanlara haksızlık ettiği kesin.

Servis-gazeteci ilişkisi

Bu tip yayınlar içinde "en güzeli" yakıştırmasını "Teşkilât-ı Mahsusa´dan MİT´e" adlı kitaba verebilirim. Yazanı da bir gazeteci olan Ergun Hiçyılmaz. Hikâye tadındaki belgesel Varlık Yayınları´ndan çıkmıştı. O sıralarda Ergun´la aynı gazetede çalışıyorduk. Hiçyılmaz, daha ön sözündeki itirafıyla sırrını, kaynaklarını ifşa etmişti; "Bu kitabın hazırlanmasında emeği geçenler çoktur." Sıraladığı katkıda bulunanlar içinde yer alan Övül Tezişler hakkında biraz detay vermek istiyorum.

İki ayrı gazetede birlikte çalışma şansı buldum. Görünen mesleği gazetecilikti. Düşünün Deniz Harp Okulu mezunu bir gazeteci. Vefat ettiğinde Londra´da görevliydi.

Türkiye´ye verdiği hizmetleri adıyla özdeşleştirebilirim. Mekânı cennet olsun.

Bir zamanlar MİT´in dışarda görev yapanları genelde basın mensuplarından oluşurdu. Örneğin 1980 öncesi Almanya başta Hürriyet´in büroları bunların maskelenmiş mekânlarıydı. Bugün de bir ajans aynı işlevi üstlenmiş durumda.

En iyisi

Dedim ya, Ergun Hiçyılmaz´ın belgesel-derlemesi sadece 120 sayfa ama dopdolu. İlginç kişi ve kişilikler iyi analiz edilmekte.

İçinde, Teşkilât-ı Mahsusa, Umum İslam Teşkilâtı, Karakol Millî Müdafaa Teşkilâtı, Felâh Grubu, Güneş Grubu, Hamza Grubu gibi örgütlerle Osmanlı ve Ulusal Kurtuluş Mücadelesi´nde oluşturulmuş bütün güvenlik servisleri bu kitapta ele alınmıştır.

Saraydaki millî ajan

Millî Mücadele yıllarında, Mustafa Kemal´in saraydaki en önemli casusu bir kadındı; "Fehime Sultan." Hanımefendi, İstiklal Savaşı´na hazırlananlara saraydan devamlı bilgi aktardı. Hem de günü gününe. Bir saray mensubu olduğu hâlde bağımsızlığın kazanılması için ölümü dahi göze almıştı.

Millî Mücadeledekilere aktardıkları içinde Sadrazam Damat Ferit´in şifreleri bile mevcuttu. Hatta Anadolu´daki Kurtuluş Hareketi´ne karşı çıkanlara yollanan 4.506 liranın gideceği yeri ve alacak kişileri de ihbar etti.

Mustafa Kemal Paşa, gerek Kurtuluş Hareketi öncesi gerek Cumhuriyet sonrası istihbarata büyük önem verdi. Bu sayede Hatay´ın tek kurşun atılmadan geri alınmasını sağladı.

Mebruke Hanım gibi Şam kapılarına dayanmış kadın gerillacılarımız, Bükreş´te diplomat avlayan kahramanlarımız yine bu yayında yer almakta.

Atatürk´ten yana olanlar kadar yabancı iş birlikçiler de tanıtılıyor.

Ergun Hiçyılmaz, Osmanlı döneminden Millî Amale hizmet -MAH- ve MİT´e kadar uzanan geçmişi iyi inceliyor.

Von Papen, Çiçero, Pera Palas ve Killigil olayları unutulmaz. Balkan Konfederasyonu ve Amerika´nın hazırladığı "3. Dünya Savaşı -Dropshot Planı-" da ele alınan konular arasında.

Günümüzde

Uzmanlara göre "istihbarat işi" şöyle tarif edilmekte:

"Son derece entelektüel bir faaliyettir. Bilgilerin sadece gizli kaynaklardan sağlandığı görüşü tamamen yanlıştır. Şimdilerde bunun yüzde 90´ı tamamen açık kaynaklardan temin edilir hâle gelmiştir."

Bunu biraz açarsak, kitap, dergi, gazete, yıllıklar, film, televizyon, radyo yayınları, fotoğraflar hatta turistlerin gezi notları istihbaratın önemli kaynakları hâline gelmiştir. Burada önemli olan bunları değerlendiren uzmanlardır. Bu bölümde görev alanlar herkesten daha önemlidir.

Kaynak Yeniçağ: İstihbaratçılık ve Türk teşkilatları - Burhan AYERİ