İstanbul’un kesilip biçilmesi Demokrat Parti iktidarı ile başladı.
‘Öncesinde çok mu iyiydi?’ Diye soracak olursanız; tabii ki değildi, ancak en azından orijinal dokusunu muhafaza ediyordu.
Geçen yıllar içinde İstanbul resmen yağmalandı.
El birliği ile güzel, tarihi ve estetik ne varsa tarumar ettik.
İstanbul’un bu vahşiyane talanı ile ilgili çok yazılar yazdım, TBMM kürsüsünden feryat ettim.
Ne yazık ki ne bu yazılarım ve ne de feryatlarım bir işe yaradı.
İbni Haldun’un 700 yıl evvel tespit ettiği gibi şehre giren bedeviler ilk öncelik olarak şehri yağmaladı.
Hem de acımasızca!
En son en yetkili ağızdan İstanbul cinayeti itiraf edildi.
İstanbul’da belediye başkanlığı da yapmış Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ‘İstanbul’a ihanet ettik’ dedi.
Bu itiraf bile yıllardır süren katliamı durduramadı.
Halk arasında ‘Cami yıkılsa da mihrap yerinde’ tabiri var.
İstanbul mahvedilse de ‘cami yıkılmış olsa da’ İstanbul’un ana gövdesi sayılan ve dünyada eşi benzeri olmayan Boğaziçi, Adalar ve Sultanahmet Meydanı gibi yerler çok şükür ayakta.
Ancak camiyi yıkan arlanmaz utanmaz hainler işi o kadar azıya aldılar ki son dönemlerde her türlü darbeye rağmen ayakta olan ‘Mihraba’ da el uzatmaya ve İstanbul’un ‘mihrabı’ olan Boğaziçi’ni de saldırmaya başladılar.
Boğaz’ın en güzel yapılarından olan Nusretiye Cami’nin önüne Galata Port binalarını diktiler ve denizden görünen muhteşem silüeti acımadan kapadılar.
Aynı şekilde Üsküdar meydanındaki Şemsi Paşa Camisinin deniz tarafını da yol yaptılar.
İşin en üzücü tarafı bu cinayetlere Cumhurbaşkanı’nın itirafına rağmen ciddi bir şekilde dur diyen yok.
İlber Ortaylı bu konu ile ilgili tepkisini ortaya koyan bir yazı yazdı ancak Gezi olaylarında ağaç kesimi için yeri göğü inleterek kıyametler koparanlar da bu son rezaletlerle ilgili; tıpkı iktidar gibi ‘duymadık, görmedik, fark etmedik’ modunda kaldılar.
İstanbul’un bu vahim ve sahipsiz durumu içler acısı.
Yüreğimiz yanıyor, ciğerimiz dağlanıyor.
Çünkü başka bir İstanbul Yok!
Sağcı, solcu, dindar, laik/laikçi, Türk, Kürt, Arap, Laz, Sünni, Alevi herkesin az veya çok bu işte dahli var.
Cinayeti taammüden, (bilerek, isteyerek ve tasarlayarak) işleyen katiller kadar, bu katillere yardım ve yataklık edenlerle, sessiz kalanlar da suçlu.
Hemen her gün AK Parti iktidarını topa tutan muhalefet partileri ve özellikle de yıllardır İstanbul’un göbeğini; Bakırköy, Kadıköy, Şişli ve Beşiktaş’ı yönetmekte olan CHP de sessiz.
‘Paranın dini imanı yok’ diyenler çok doğru söylemişler.
Para pul ve rant söz konusu olduğunda ‘düşmanlar’ dost oluyorlar.
Bu rezilce cüretleri ile pek yakında Topkapı Sarayı’nı otel, Dolmabahçe Sarayı’nı da gazino ve kumarhane yapmaya kalkarlarsa şaşmayın!