Tarih: 15.06.2021 16:35

İsrail’in yeni başbakanı Bennett: Biz Gazze’de İran’la savaşıyoruz!

Facebook Twitter Linked-in

İsrail’de Netanyahu dönemi resmen sona erdi. Knesset’te yapılan güven oylaması ile Naftali Bennett iki yıl süreyle başbakanlığa seçildi.

Şimdi, Bennett’in siyasi çizgisi merak ediliyor. Aşırı sağcı kimliğiyle tanınan Bennett, 2014’te yaşanan Gazze Savaşı’nda dönemin ekonomi bakanı sıfatıyla Amerikan Daily Beast sitesi için bir yazı kaleme almıştı.

Bennett’in siyasi çizgisine dair önemli ipuçları veren yazının tercümesini ilginize sunuyoruz:

Gazze Savaşı’ndan Neden İran’ı Sorumlu Tutmalısın?

İslam Cumhuriyeti, yıllardır İsrail sınırındaki ‘terör’ gruplarını destekliyor. Eğer İran’ın nükleer silah elde etmesine izin verilirse, sonuç felaket olacak.

İsrail’in Gazze Şeridi’nde Hamas’la halihazırda devam eden savaşı, İran’ın Ortadoğu’daki istikrarsızlığın ‘asıl kaynağı’ olduğunu defalarca ortaya koydu.

Batılı güçler, İran’la ‘gayri meşru’ nükleer programı hakkında bir anlaşmaya varmak için çalışırken; Gazze’deki olaylar, eğer nükleer görüşmeler başarısızlıkla sonuçlanırsa gelecekte ne olacağına dair uyarı niteliğinde olmayı gerektiriyor.   

Yıllardır İsrail Hükümeti, İran’ın Hamas ve İslamî Cihad’ın ana sponsoru ve en önemli destekçilerinden biri olduğunu iddia ederken; bu iki ‘terörist’ grup son birkaç hafta içerisinde İsrail topraklarına 1600’den fazla füze fırlattı.

Defalarca Telaviv’e ve daha ötesine ateşlenen M-75 füzeleri, İran’ın Fecr-5 füzelerinin bir kopyasıdır ve İran Devrim Muhafızları’nın yardımıyla Gazze’de üretilmiştir. İsrail Hava Kuvvetleri tarafından düşürülen Hamas’ın insansız hava araçları(Ebabil-1) da İran’da tasarlandı ve üretildi.

Bu İran silahları İsrail’e karşı kullanılırken; eş zamanlı olarak İranlı liderler nükleer programları hakkında P5+1 ülkeleri ile Viyana’da yürütülen müzakereler için bir araya geliyordu. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif’le aynı masada otururken, Hamas İran füzeleriyle Kudüs’ü yaylım ateşine tutuyordu.   

İsrail için mesaj oldukça açık: Kendisinin ‘terör vekilleri’ne sofistike füze, insansız hava aracı ve diğer teknolojiler temin eden İran, günün birinde aynı teröristlere ham nükleer silah ve kirli bomba transfer edebilir.

Üstelik nükleer silah sahibi bir İran, risk almaya ve Batı’nın kararlılığını test etmeye çok daha hevesli olacaktır. Caydırıcılık artık işe yaramayacaktır.        

İşte İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik operasyonunun niçin doğru bir bağlama oturtulması gerektiğinin cevabı buradadır. İsrail askerlerinin şu an Gazze’de savaştığı ‘teröristler’ Filistinli olmakla birlikte; aslında İran’ın bizim batı sınırımıza yerleşmiş ‘vekilleri’dir.   

Basitçe söylemek gerekirse, İsrail İran’la savaşıyor.

Bu, yeni bir şey değil.  

On yıllardır İran’ın bizim sınırlarımız boyunca ‘terör vekilleri’ inşa ettiğini izliyoruz. Şii gerilla örgütü Hizbullah, İsrail’i hedef alan 100,000’den fazla roket ve füzeye sahip ve de facto olarak Lübnan’ı kontrol ediyor. Suriye’de Beşşar Esed rejiminin hayatta kalmasını sağlamaktan ve masum sivillerin katledilmesinden sorumlu olan İran ve Hizbullah’tır.  

O halde ortada İran’ın küresel bir terör faaliyeti var. Bu ay, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te bulunan AMIA (Arjantin Yahudi Derneği)’nın bombalanmasının yirminci yıldönümünü idrak ediyoruz. Söz konusu saldırıda 85 kişi ölmüş; 300’den fazla kişi yaralanmıştı. O zamandan bu yana, sayısız İran komplosu önlenirken; 2012 yılında Bulgaristan’da yaşanan ve 5 İsrailli turistin ölümüyle sonuçlanan otobüs patlaması gibi bazı komplolar da başarılı oldu.    

İran’la nükleer müzakerelerin 4 ay daha uzatılması, İran’ı zor duruma sokmak için kullanılmalıdır. Yaptırımlar yürürlükte kalmalı ve hatta gerekiyorsa daha da arttırılmalıdır. P5+1 ülkeleri, İran’ın diktelerine veya İran’ın nükleer altyapısını muhafaza etmesine imkan sağlayacak baskılara teslim olmamalıdır.

İran’ın nükleer programını tamamen yürürlükten kaldırmayan herhangi bir anlaşma, rejime yıllardır elde etmek için çabaladığı şeyi-nükleer güç olmayı- başarma imkanı verecektir.  

İran şu anda, beraber çalıştırılmaları durumunda 6-7 hafta içerisinde atom bombası üretebilecek potansiyele sahip olan 19,000 civarında santrifüje sahip. Müzakere edilen anlaşma bu santrifüjlerin tamamen sökülmesini sağlamayacaksa; o zaman –her ne kadar biraz zaman alabilirse de- İran eninde sonunda bomba elde edecektir.

İran dört gözle yaptırımların kaldırılmasını veya dünyanın dikkatinin başka bir uluslar arası krizle farklı bir yöne çekilmesini bekliyor. İşte o zaman İran, önümüzdeki iki yıl ile beş yıl arasında nükleer bombaya doğru yol alabilecek.

Eğer santrifüjler sökülmezse, dünya üç yıla sahip olacak-İran’ın bomba üretip üretmediğini bilmek, bunu durdurmak için küresel bir koalisyon inşa etmek ve gerekirse cezai işlem uygulamak için yeterli bir zaman.  

Artık yanlışa düşmeyin. Her ne kadar İsrail olarak barışçıl bir çözümü tercih etsek de, kendi güvenliğimizi dışarıdan gelecek bir desteğe bağlamayız. Kenarda oturup beklemeyeceğiz; kaderimizi başkalarının ellerine emanet etmeyeceğiz.   

Geçmişteki performansımız, kendi kendini anlatmaya yeter. 1981’de dünya bizi kınarken Saddam Hüseyin’in Irak’ta inşa ettiği Osirak reaktörünü imha ettik. İddiaya göre, aynı şeyi 2007’de Suriye’de de yaptık.   

Bunları yaptık; çünkü bu tehditlerin vahametini anladık. Bu şekilde davrandık; çünkü sadece kendimize karşı değil, aynı zamanda tüm dünyaya karşı sorumluluk hissettik.

Uygulanabilir bir nükleer programa sahip olarak kalacak bir İran, tüm dünyayı sadece nükleer silahlarıyla değil, aynı zamanda dünya genelinde desteklediği ve finanse ettiği ‘terör vekilleri’ aracılığıyla tehdit edecektir.  

Gazze Şeridi’ndeki son savaş, eğer İran -asıl suçlu- temelli olarak durdurulmazsa tüm dünyanın gelecekte ne görmeye devam edeceğinin sadece bir örneğidir.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —