İsrail Genelkurmay Başkanı Korgeneral Herzi Halevi, yaptığı açıklamada, İsrail'in "Suriye topraklarına asker konuşlandırdığını" ifade etmişti.
İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu da, İsrail'in kara işgalini genişletmeye çalıştığı Golan Tepeleri ve Esad rejiminin devrilmesine ilişkin konuşmuş ve Golan Tepeleri'nin "sonsuza dek İsrail'in ayrılmaz bir parçası olacağını" söylemişti.
"Bugün herkes Golan'daki varlığımızın, Golan'ın eteklerinde değil, oradaki varlığımızın ne kadar önemli olduğunu anlıyor" diyen Netanyahu, İsrail'in Golan Tepeleri'ndeki askeri varlığının ülkenin "güvenlik ve egemenliğini garanti altına aldığını" öne sürdü.
Netanyahu, yeniden ABD Başkanı seçilen Donald Trump yönetiminin 2019'da Golan Tepeleri üzerindeki İsrail egemenliğini tanıdığını hatırlatarak, Trump'a teşekkür etmişti.
Suriye'de Esad'ın Baas rejiminin devrilmesi sonrası, İsrail ordusu, Golan Tepeleri'ndeki tampon bölgeyi geçerek, 1973'ten beri ilk kez Suriye topraklarına girmişti.
İsrail, Suriye'ye ait Golan Tepeleri'ni 1967'den bu yana işgal altında tutuyor.
1974'te İsrail ile Suriye arasında imzalanan "Kuvvetlerin Çekilmesi Anlaşması" ile tampon bölge ve silahtan arındırılmış bölgenin sınırları belirlenmişti.
Netanyahu, Golan Tepeleri'nde yaptığı açıklamada, "işgalin geçici olduğunu" söylemişti.
Suriye sınırını 14 kilometre işgal eden İsrail'in bu stratejisi geçici olarak pazarlansa da bunun böyle olmadığını, İsrail politikalarını tanıyan herkes bilir.
Suriye muhalifleri daha Şam'a girmişken, İsrail'in bu hamlesi bir korku ve geniş bir politikanın devamı olarak okunuyor.
Çünkü tarihsel itibariyle, Şam'ın Kudüs'ün kapısı olduğu bilinir. Bu tabir, özellikle Selahaddin Eyyubi'nin Kudüs'ü fethetmesi için yaygın olarak kullanılır.
İsrail, Suriye'de Şam'ın düşmesi sonrası, İsrail Dışişleri Bakanı Gideon Saar, bu hamleyle kimyasal silahların "aşırılıkçıların eline geçmesini" engellemeyi amaçladıklarını açıkladı.
"İsrail'in ağır stratejik silahların, isyancıların veya İsrail'e düşman olan ve bunları kullanmaya istekli grupların eline geçmesinden son derece endişe duyduğunu düşünüyorum" diyor.
İsrail tankları, 8 Aralık 2024'te Suriye sınırında, İsrail'in ilhak ettiği Golan Tepeleri'ndeki Dürzi köyü Mecdal Şems yakınlarında mevzi alıyor / Fotoğraf: Jalaa Marey-AFP
İsrail'in Suriye stratejisinde Golan Tepeleri
Golan Tepeleri'ni İsrail için önemli kılan etkenlerin başında güvenlik ve su geliyor.
Bölge, güvenlik açısından göz ardı edilemeyecek kadar jeostratejik bir konumda ve zengin su yataklarına sahip.
İsrail, toplam su ihtiyacının üçte birini Şeria Nehri ve Golan Tepeleri'ndeki su kaynaklarından temin ediyor.
Bölgenin en yüksek noktalarından biri olan ve Şam'a sadece 60 kilometre uzaklıkta bulunan Golan Tepeleri'ni elinde tutan İsrail, bu sayede komşu ülkelere karşı büyük bir stratejik avantaj sağlıyor.
Uluslararası hukuka göre Suriye toprağı olan ancak fiilen İsrail'in işgali altında bulunan Golan Tepeleri'nin bu iki ülke dışında Lübnan ve Ürdün'le de sınırı bulunuyor.
Yahudilere ait kutsal metinlerde birçok kez Golan bölgesine atıfta bulunulması da bölgeyi, çoğu dindar Yahudi'nin gözünde kutsallaştırıyor.
Bu tür nedenlerle, İsrail iç siyasetinde de önemli bir yer tutan Golan Tepeleri, İsrail tarafından "ülkelerinin vazgeçilmez bir parçası" olarak görülüyor.
İsrail’in işgal ettiği Golan Tepeleri’ndeki Nemrut Kalesi’ni gösteren 29 Kasım 2023’te çekilmiş bir fotoğraf (AFP)
Tel Aviv ile Şam arasında da 5 Haziran 1974'te Kuvvetlerin Çekilme Anlaşması imzalandı.
İsrail, bu anlaşmayla Yom Kippur Savaşı'nda işgal ettiği Suriye topraklarından çekilmeyi kabul ederken, 1967'de işgal ettiği Golan Tepeleri'nde kalmaya devam etti.
Stratejik önemi nedeniyle bölgeden ayrılmak istemeyen İsrail, 1981'de Golan Tepeleri'ni tek taraflı olarak ilhak ettiğini açıkladı, ancak ABD hariç uluslararası toplum bu kararı bugüne kadar tanımadı.
Golan Tepeleri'ndeki sorunun çözülmesi için birçok girişimde bulunuldu ancak bunların tamamı başarısız oldu.
Onlardan biri de 2000'de ABD'nin arabuluculuğunda yapılmıştı. Golan Tepeleri'nin Suriye'ye iadesi hedefiyle, ABD'nin ara buluculuğunda başlatılan müzakereler başarısızlıkla neticelendi.
Görüşmelerin başarısız olmasının nedeni ise İsrail'in, Celile Gölü yanında yer alan ve kilit öneme sahip su kaynağı olan bir toprak parçasını Suriye'ye bırakmaya razı olmamış olmasıydı.
Suriye ve İsrail, kapsamlı bir barış anlaşması sağlanması amacıyla 2008'de Türkiye'nin ara buluculuğunda yeniden dolaylı görüşmelere başladı.
İsrail'in Gazze'ye saldırmasının ve dönemin İsrail Başbakanı Ehud Barak'ın yolsuzluk davası nedeniyle istifa etmesinin ardından görüşmeler sonlandırıldı.
Netanyahu, 2016'da Bakanlar Kurulunu Golan Tepeleri'nde toplayarak dünyaya burayı "İsrail toprağı" olarak tanıma çağrısında bulundu ancak uluslararası toplum buna olumlu yanıt vermedi, aksine tepki gösterdi.
Donald Trump, 45. ABD Başkanı olduktan sonra 25 Mart 2019'da Suriye toprağı Golan Tepeleri üzerindeki "İsrail egemenliğini tanıdıklarını" açıkladı.
İsrail'in Suriye'deki yayılmacılığı ve Hermon Dağı (Arapçada Şeyh Dağı) stratejisi
Netanyahu, Suriye topraklarını işgal ediyor, havalimanlarını bombalıyor, uçakları, savaş gemilerini, araştırma merkezlerini yok ediyor.
"Esad gitti, peki, bahanesi nedir?" sorusunun cevabı korku ve işgal politikalarıyla açıklanabilir.
Bugün İsrailli uzmanlar tarafından paylaşılan analizler meseleyi daha iyi anlamamızı sağlıyor.
İsrail, Suriye'nin en yüksek dağı (2 bin 814 metreye ulaşan) Hermon Dağı'nı işgal etti.
Bu işgali ve Golan Tepeleri işgallerini düşündüğümüzde, Suriye'nin başkenti Şam, artık İsrail'in top mermilerinin menzilinde, 40 ile 60 kilometre uzağında bulunuyor.
İsrail birlikleri, 8 Aralık 2024'te Suriye sınırında, İsrail'in ilhak ettiği Golan Tepeleri'ndeki Dürzi köyü Mecdal Şems yakınlarındaki güvenlik çitinin yanına konuşlanıyor/ Fotoğraf: Atef Safadi/EPA
İsrailli analistlere göre yapılan hamleler, İsrail'in kuzey savunması adına hayati. Uzun yıllardır kuzeydeki savunmada İsrail'in açık vermesinin sebebi Hermon Dağı'ydı.
İsrail, Suriye'nin terk edilmiş mevzilerine girdi ve onları savaşmadan aldı. Geçmişte, İsrail'in radarları, Meron Dağı'ndaki konumlarından Hermon Dağı'nın ve Lübnan'ın bazı kısımlarının ötesini göremedikleri için önemli bir kör noktadan muzdaripti.
İsrailli askeri uzmanlar, İran'ın alçaktan uçan insansız hava araçlarının zayıflıktan yararlanarak İsrail'e defalarca sızdığını ifade ediyor.
İsrail'in radarları Hermon Dağı'na yerleştirildiğinde, hem Suriye'nin hem de Lübnan'ın içlerini görebilecek ve alçaktan uçan jetler ile insansız hava araçları hakkında erken uyarı sağlayabilecek.
İsrail'in istihbaratı ayrıca, gözetleme yapmak ve kendisine düşman iletişimlerini engellemek için sensörler yerleştirerek zirveyi de kullanabilir.
İsrail'in bu hamlesi, İsrail'in özel kuvvetleri ve casusları için mükemmel bir örtü sağlayabilir.
İsrail, Suriye'ye daha rahat girebilir ve karanlıkta daha fazla operasyon yapabilir.
İsrail, bu dağı ele geçirmekle Hizbullah ve kaçakçıların kullandığı yolları kesmekle kalmıyor, aynı zamanda Bekaa Vadisi'nden kuzeye giden ana yola hâkim oluyor.
İsrail, kendisine karşı bir tehdit hissederse insansız hava araçları, lazer güdümlü bombaları rahatça kullanabilecek.
Kuzey İsrail'de yaşayanlar için de "güven" anlamında psikolojik bir hamle olacaktır.
Kolaj: Independent Türkçe
İsrail'in Dürziler üzerinden Suriye hesabı
İsrail'deki tahmini 152 bin Dürzi vatandaşlık sahibidir.
İsrail Dürzileri, kamu ve askeri hayatta üst düzey pozisyonlarda görev yapıyorlar.
Bunlar, büyük ölçüde İsrail ile özdeşleşmiş durumda ve İsrail ordusuna, İsrail Dürzileri ile İsrail Yahudileri arasındaki ilişkiyi tanımlamak için sıklıkla kullanılan "kan antlaşması" terimiyle anıldı.
Bunun bir parçası olarak, birçok Dürzi, Arap komşularına ve Filistinlilere karşı İsrail savaşlarında savaştı.
Celile ve Karmel Dağı bölgelerinde yaşayan Dürziler, 1948'deki İsrail Bağımsızlık Savaşı sırasında Yahudilerin yanında yer aldı, İsrail toplumunun bir parçası olmayı seçti ve kamusal yaşamın her alanında kendilerine yer edindiler.
Lübnan ve Suriye'de tahmini bir milyon Dürzi yaşıyor. Kuzey Lübnan'daki Lübnan Dağı çevresinde ve güney Suriye'deki Suveyda ve Arapçada "Dürzi Dağı" anlamına gelen Cebel el-Dürzi civarındaki köy ve kasabalarda yaşıyorlar.