21. 09. 2018 Cuma
KUDÜS - Mustafa Deveci
İsrail´in yıkım tehdidiyle karşı karşıya, işgal altındaki Doğu Kudüs´ün doğusunda bulunan Han el-Ahmer bölgesinde AA muhabirine konuşan Norveçli kadın Kristin Foss, Filistin´e gelmesinin birçok nedeni olduğunu belirtti.
Norveç´te 4 yılı aşkındır insan hakları savunuculuğu yapan Foss, Filistin´e gelmesinin nedenlerinin başında burada yaşananları kendi gözleriyle görmek olduğunu söyledi.
Filistin Kurtuluş Örgütü ile İsrail arasında 1993´te imzalanan Oslo Anlaşmasını ?fiyasko? olarak niteleyen ve bu anlaşma nedeniyle ülkesi Norveç´in Filistin´de yaşananlardan dolayı sorumlu olduğuna inandığını belirten Foss, ?Filistin halkına, Norveç halkının onlarla birlikte olduğunu, İsrail´in savaş suçlarını ve Filistin´i işgalini desteklemediğimizi göstermek için buraya geldim.? dedi.
Filistin´e temmuz ayı başında gelen aktivist Foss, burada birçok gösteriyi izleyerek İsrail´in Filistinlilere yönelik ihlallerini dünyaya duyurmaya çalışmış.
Filistin´e gelişinin ilk haftasında Batı Şeria´nın El Halil kenti yakınlarındaki bir gösteriyi takip ettiği sırada İsrail güçleri tarafından gözaltına alınan Norveçli aktivist, yaklaşık 6 saatlik gözaltının ardından iki hafta boyunca Batı Şeria´ya giriş yasağı şartıyla serbest bırakılmış. Yasağın kalkmasının ardından tekrar Batı Şeria´ya dönen Foss, burada Filistinlilerin düzenlediği çok sayıda barışçıl gösteriyi yakından takip etmiş.
Batı Şeria´nın Kafr Kaddum beldesinde ağustos ayında düzenlenen gösterileri takip ettiği sırada bir hafta içerisinde iki defa İsrail askerleri tarafından plastik mermiyle vurulduğunu söyleyen Foss, ?Sanırım İsrail askerleri bana da Filistinlilere yönelik kullandığı yöntemlerin tamamını uygulamak istedi. İlkin karnımdan vuruldum ve o anda bölgede yaşananları görüntülüyordum. Yayınladığım videoda görüldüğü gibi protestoculardan uzaktaydım ve hiçbir tehdit oluşturmuyordum.? diye konuştu.
Karnından vurulmasının üzerinden bir hafta geçmeden bir başka gösteri sırasında da ayağından vurulduğunu dile getiren Foss, İsrail askerlerinin kendisini vurduğu plastik mermilerden birini de yanında taşıyor.
İsrail Yüksek Mahkemesinin Han el-Ahmer´in yıkılmasına onay vermesinin ardından yıkımı engellemeye çalışan Filistinlilere destek amacıyla bölgeye gelen Foss, Han el-Ahmer´in çok önemli bir bölge olduğuna dikkati çekti.
Han el-Ahmer´in yıkılması halinde İsrail´in bölgedeki Filistinli Bedevilere ait diğer köyleri de yıkacağını dile getiren Foss, ?Böylece Kudüs´ün kuzey ile güneyden Batı Şeria ile bağlantısı kopacak ve Filistinlilerin bölgede hareket etmesi kısıtlanmış olacak.? dedi.
Norveçli aktivist, İsrail´in bölge halkına taşınmaları için iki yer önerdiğini, önerilen yerlerden birinin çöplüğe diğerinin ise kanalizasyon pompalarına yakın olduğunu ifade etti.
Han el-Ahmer halkının daha önce de İsrail tarafından Necef çölünden sürüldüğünü ve bölge halkının yeniden evlerinden olma tehdidiyle karşı karşıya olduğunu kaydeden Foss, ?Tüm dünya burada olmalı ve burada yaşananları durdurmalı. Avrupa Birliğinden delegasyon buraya geldi. Umarım bu gelişme yıkımı engeller ama burası İsrail için çok büyük stratejik öneme sahip. Bu nedenle tüm gücüyle yıkımı gerçekleştirmek için her şeyi yapacağından eminim." diye konuştu.
Ay sonunda vizesinin dolması sebebiyle ülkesine dönmek zorunda olduğunu dile getiren Foss, aktivistlerin, Han el-Ahmer´e destek vermek için dünyanın dört bir tarafından Filistine geleceğine inandığını sözlerine ekledi.
İsrail Yüksek Mahkemesi, mayıs ayında Han el-Ahmer bölgesinde yaklaşık 190 Filistinlinin yaşadığı derme çatma barakalar ile bölgedeki başka yerlerden gelen 170 öğrencinin eğitim gördüğü okulun yıkılmasına karar vermişti. ??Mahkemenin kararının ardından temmuz ayı başında İsrail polisi eşliğinde bölgeye gelen yıkım ekibi, Filistin´in farklı bölgelerinden gelen gönüllülerle bölge halkının direnişiyle karşılaşmıştı.??
Hem uluslararası camiadan gelen tepkiler hem de Filistinlilerin direnişi sebebiyle İsrail güçleri yıkımı gerçekleştirememiş, İsrail mahkemesi de bölge sakinlerinin başvurusu üzerine yıkım kararını askıya almıştı.?? İsrail Yüksek Mahkemesi 5 Eylül´de de Han el-Ahmer´deki yıkım kararına yapılan itirazı reddederek, bölgenin 7 gün içinde boşaltılmasına ve yıkımların başlatılmasına hükmetmişti.