Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İsrail Lübnan’a saldırdı, uyanık olmak bize düşüyor

Fehmi Koru'nun Karar'daki yazısı;

İsrail Lübnan’a saldırdı, uyanık olmak bize düşüyor

İsrail’in Lübnan’da gerçekleştirdiği son saldırının yöntemi, gündelik ihtiyaç halini almış bulunan cihazların silah olarak kullanması bakımından, bütün dünyayı sarsacak önemde.

Çağrı ve telsiz cihazlarını patlatarak, insanları öldürmeyi veya sakat bırakmayı hedefledi İsrail.

Acaba başka teknolojik cihazların silah olarak kullanılması da sırada mı?

Bütün bir kenti karanlığa gömüp önceden belirlenen hedeflerin o karanlıkta vurulması gibi bir eylem mesela…

Cihazların silaha dönüştürülmesi için illa İsrail menşeli olması gerekmediğini, Lübnan’da patlayan çağrı cihazlarının Tayvan/Macaristan yoluyla Lübnan’a ulaşmasından biliyoruz.

Yalnız çağrı ve telsiz cihazları veya cep telefonlarına da değil, dışarıdan alınan her cihaza ve teknolojiye dayalı hizmetlere bu sebeple kuşkuyla yaklaşılması gerekir.

Etrafımda hep mühendisler oldu. Eşim mühendis, bizim evden üç de mühendis çıktı. Tanıdığım çok mühendis var. Bu sebeple, aile içi ve dost çevresi yazışmalarında teknolojik konulara dikkat çekildiği de oluyor. Gazeteler ve dergilerde karşılaştığım teknoloji haberleriyle özellikle ilgileniyorum.

Yerli üretime ağırlık verildiği propaganda malzemesi olarak kullanılabilen bir ülke olmamıza rağmen, en hassas konularda hassasiyet eksikliği fark etmem bundan.

Son zamanlarda İstanbul-Ankara-İzmir ekseninde araçlı yolculuklarımız arttı. Geçen hafta sonu İstanbul’dan Ankara’ya doğru yola çıktığımızda, aracın deposunu benzinle doldurmak için, her zamanki gibi, Mehmetçik Vakfı’na ait olduğunu bildiğim benzinliğe uğradık.

Yerli ve milli işletmecisini bir yabancı markayla değiştirmiş vakıf. Pompacıya sorduğumda değişimin bir ay önce gerçekleştiğini öğrendim: Yerli OPET gitmiş, Fransız TOTAL gelmiş…

Yurtta üretileni olsa bile yabancı markaları tercih ediyor kamu kurumları. Hassas kurumların yerliyi teşvik etmesi beklenirken, son aşamaya gelindiğinde, alımla görevli birimler, alışageldikleri yabancı ürünü yerliye tercih ediyorlar.

Sayısız örneği var bunun…

Lübnan’da Hizbullah, İsrail’in hedefi olduğunu bildiği ve cep telefonunun dinleme amaçlı kullanılabileceğini hesap ettiği için, mensuplarına, alternatif haberleşme yöntemi olarak, çağrı veya telsiz cihazı kullanmaları talimatını vermiş…

Herhalde Hizbullah adına bu kararı verenler de cihazların silah olarak kullanılabileceğini akıllarından geçirmemişlerdir.

Tayvan/Macaristan damgalı olunca kendilerini güvenli de hissetmişlerdir.

Bizde de, pek çok hassas cihaz ve hizmeti yabancılardan alanlar, onun bir gün güvenliği tehdit edebilecek bir silaha dönüşebileceğini düşünmüyor olmalılar.

Düşünmedikleri için de yerlisi varken yabancıyı rahatlıkla tercih edebiliyorlar.

Çevreden kulağıma gelen bu tür tercihler var, o rahatlıkla bunu yazabiliyorum.

Cep telefonlarının günlük hayatımıza girdiği yıllarda, bir vesileyle, servis sağlayıcı şirketlerden birinin, basitçe bir hizmeti İsrailli bir firmadan aldığını öğrenmiştim.

SMS mesajları doğrudan muhatabın cihazına gitmiyor, önce Tel Aviv’deki firmanın ana bilgisayarına uğruyor, oradan esas hedef kişiye ulaşıyordu.

Konuyu inceleyip etraflıca ele aldım. Yazılarım üzerine şirketin neden böyle bir yöntemi benimsediğini anlatmakta zorlandığını hatırlıyorum.

Hep savunma alanı üzerinde yoğunlaşıldı. Bayraktarlar o alanı doldurunca, birbiri ardına üretilen savaş araçları, yerli ve milli hassasiyetinin sınırlarını da belirlemiş oldu.

Oysa güvenliği ilgilendiren pek çok alanda yabancı ürüne karşı yerliyi tercih ve henüz üretilememişse o yolda çalışabilecekleri teşvik etmek şart.

Savunma Sanayii Başkanlığı ve TÜBİTAK’ın birincil hedeflerinin bu olması gerekir.

Acaba gerçekten o hedefe uygun çalışılıyor, sonuç alıcı başarılar destekleniyor mu?

Kuşkuluyum.

İsrail’in Lübnan’da gerçekleştirdiği saldırı bu konuya çok daha dikkatli yaklaşılması gereğini ilgililere hatırlatmış olmalı. Artık, her cihazın bir silaha dönüşebileceğini biliyoruz.

Bugün İsrail’in gerçekleştirip cezasız kaldığı bu eylemi bir diğer ülke bir başka ülkeye karşı neden tekrarlamasın?

İlişkilerin iyi olduğu bir ülkeden satın alınan cihazlar -ve hizmetler- hiç ilgisiz görünen farklı bir ülke tarafından da silah haline dönüştürülebilir; acaba Türkiye böyle bir durum karşısında güvende mi?

Üzerinde durulması ve gereği için çaba gösterilmesi gereken sorular bunlar.

Dünyamız, Lübnan’da yaşanan, cihaz kullanılarak gerçekleştirilmiş saldırı sonrasında, şimdiye kadar olduğundan çok daha az güvenli.

Türkiye de öyle.



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER