Bismillahirrahmanirrahim;
TERÖR devleti İsrail, adım adım Filistin ve Kudüs´ü ele geçirme planını sürdürüyor. ABD ve Batı ülkeleri her vesileyle İsrail´i himaye ediyorlar. Sömürgeci güçlerin Suriye, Irak, Libya, Kıbrıs gibi bölge ülkelerinde cirit atmalarının başta gelen amacı İsrail´in güvenliğidir. Bu sınırsız destek, İsrail´i cesaretlendiriyor; saldırganlığını artırdıkça arttırıyor.
20 Temmuz günü İsrail Meclisi Knesset, ?Yahudi Ulus Devlet Yasası?nı kabul etti. İsrail, işgal ettiği Filistin topraklarında ?Yahudi üstünlüğünü iddia eden bir düzenleme? yaptı. İsrail´de Yahudi şeriatını esas alan ?din devleti?ni yasalaştırdı. ?Irkçı? ve ?sömürgeci? yapısını resmileştirdi.
İsrail´in anayasası yok. İşgalci İsrail; ?Yahudi Ulus Devleti? yasasıyla, dünyada ?Yahudilerin temsilcisi, etnik dini bir devlet? olarak tanımlandı. Kudüs´ü bu devletin başkenti kabul ediyorlar. Resmi dil Arapça olmaktan çıkıyor; İbranice tek resmi dil oluyor. ?Ülkede kendi kaderini tayin etme hakkı sadece Yahudilere aittir? deniyor. ?İsrail tüm Yahudilerin anavatanıdır. Yahudilerin İsrail´e dönme hakkı vardır? ifadelerine yer veriliyor.
Yasayla, topraklarını işgal ettiği Filistinliler yok sayılıyor. İsrail çeşitli entrikalarla gasp ettiği topraklara el koyuyor. Irkçı ve terörist politikalarını bütün dünyaya dayatıyor. İnsan hakları, kanun, nizam, kural gibi devlet olma özelliklerinden hiçbirine sahip olmadığını gösteriyor. Milli Gazete, İsrail´in son çıkardığı yasayla yapılmak istenenleri okuyucusuna şöyle duyurdu: ?İsrail´i yeniden kuruyorlar.? (21.07.2018)
FİLİSTİN İSLAM TOPRAĞI
OLAY ciddidir. İsrail sinsi entrikalar peşindedir. Başta, öz be öz İslam şehri olan Kudüs´ün ?İsrail´in başkenti? kabul edilmesi, dünyanın başına büyük sıkıntılar açılması şeklinde yansıyacaktır. İslam dünyasının yöneticileri bu gelişmeler karşısında sağlıklı tedbirler almak zorundalar. Bunun yolu ?kurumsal birliktelik?tir. Bu konuda Türkiye´ye büyük görevler düştüğü açıktır.
Bir işgalci çete, İslam topraklarını tehdit etmektedir. Kudüs ve çevresini içine alan Filistin, İslam toprağıdır. Filistinliler 70 yıldır sıcak savaşın içindeler. Neredeyse, çatışma yaşanmayan günleri yok gibi. İslam dünyasının Filistinlilere dua, teşekkür ve destek olma borçları vardır. Çünkü burası bütün Müslümanların kutsal toprağıdır. İslam dünyası, Filistin´e layık olduğu desteği mutlaka vermek zorundadır.
18.07.2018´de, Ürdün hükümetinin güven oylaması sırasında, Ürdün Parlamentosu´nda konuşan Filistin asıllı kadın milletvekili Huda Al-Atoum bütün dünyaya bir mesaj verdi. ?Annesinin tek arzusunun canlı bomba şeklinde İsrailliler arasında kendisini havaya uçurmak olduğunu? söyledi. Başbakan´a dönerek sözlerini şöyle tamamladı:
?Annem 80 yaşında vefat etti. Hiçbir zaman Allah´a ve Resul´ün sünnetine karşı gelmedi. İşte biz böyle yaşarız Sayın Başbakanım! Filistin topraklarında ölmezsek, yetersizlik duygusunu hissetmeye devam edeceğiz. Bizim ilk amacımız kanımızın son katresine kadar Filistin davasını savunmaktır.?
Filistin halkı, 1947´den beri, sinsi planlarla işgal edilmiş topraklarını geri almak için hep bu duyarlılıkla direndi. İnsaf ve vicdan sahibi her insan Filistinlilerin bu haklı davasına destek olmalıdır.
KUDÜS İSLAM´INDIR
BIÇAK kemiğe dayanmıştır. Son yasayla sadece Filistin toprakları değil; miraç şehri Kudüs´ümüz de hedeftedir. İslam dünyası, kutsalları yok sayılırken sessiz kalamaz. Gün, vazgeçilmezlerimiz arasında yer alan Kudüs´e sahip çıkma günüdür. Hz. Ömer (R.A.); Selahattin Eyyubi; Sultan Abdülhamit Han; asrın lideri Erbakan Hoca gibi iman kararlılığı ile işgalcilere haddini bildirme günüdür.
ABD´yi ?kadim dost?; İsrail´i ?stratejik müttefik?; AB´yi ?medeniyet projesi? olarak görürseniz; Kudüs ve Filistin problemini çözemezsiniz. Çözüyormuş gibi görünür; Müslümanları oyalarsınız. ?Düşman?ı ?dost? bilmek gafilliğin en büyüğüdür.
Bizim kadim dostumuz Müslümanlardır.
Stratejik müttefiklerimiz İslam ülkeleridir.
Bizim medeniyetimiz İslam medeniyetidir.
?Müslümanlar parça parça? diye mazeret üretemezsiniz. Ey Müslümanların yöneticileri! Siz o parçaları bütünleştirmek, İslam ülkeleri arasındaki problemleri çözmek için o mevkilerde bulunuyorsunuz. O makamların sahibi değil; emanetçisisiniz! Emanete hıyanet edemezsiniz!
Erbakan Hoca´yı örnek alın! O, istisnasız bütün İslam ülkeleri ile sıcak ve iyi ilişkiler geliştirdi. İslam dünyasındaki cevheri gördü. Aralarında gönül köprüleri oluşturdu. Uyuyan devi uyandırdı. Birlik olmanın zaruretini anlattı. Onları ikna etti. 1 senede D-8´leri faaliyete geçirdi. İnanmışlık ve adanmışlık duygusuyla sanki bugünleri hatırlattı:
?Bakın, huzurlarınızda inanarak söylüyorum. Dünyanın bu gidişatı karşısında, hiç kimse İslam Birliği´nin kurulmasına mani olamayacaktır. Bu kaçınılmaz bir zarurettir. İslam Birliği mutlaka, ama mutlaka kurulacaktır.?