şaret Yayınları’nın sahibi ve yöneticisi İsmet Uçma’ya rahmet diliyorum.
Müslümanların ilim ve irfanına yaptığı hizmetlerin ahiret terazisindeki sevap kefesini doldurmasını ve dolayısıyla son mekanının cennet olasını niyaz ederek, ailesine, dostlarına, mesai arkadaşlarına başsağlığı dileklerimi iletiyorum.
Yaşarken kendisiyle yüz yüze görüşemedim. Yaklaşık on yıl önce telefonla arayıp, “Sana çok özel bir kitap ayırdım, almaya gelirsen kahve de ikram ederim” diyerek görüşme kapısını kendi elleriyle açtığı halde gitmem ve vermeyi murat ettiği kitabı elinden bizzat almam nasip olmadı. Bu yüzden onu hiç değilse ahirete uğurlayanların arasında olmak isterdim ama, vefatında İstanbul dışında bulunmam nedeniyle bu da gerçekleşmedi.
İsmet Uçma’yı, -onunla yüz yüze tanışamasam da- iyi tanıyanlardan biri olduğumu sanıyorum. Yine de bu tanıklığım şifahi olanın önüne geçemeyeceği için, okurlarımı bu konuda Kardeşim Hüseyin Akın’ın 15 Ekim 2021 tarihli Yeni Şafak Kitap ekinde yayımlanan güzel yazısına yönlendirmemin daha isabetli olacağını düşünüyorum.
Benim İsmet Uçma’yı tanıyışım mezkur hizmeti esasında, öncelikle Kur’an bilgisinin temel kaynaklarını günümüze taşıyarak yaygınlaştırması hususundadır.
Zira bu husus yayıncı, alim, talim ve terbiye ehli olarak ilgili her Müslümanın ilk hareket noktasıdır ve bu manada hangi düzeyde olursa olsun Kur’an ile anılmak bir alameti farikadır. Bu manada İsmet Uçma da benim tanıklığımda, adı Kur’an ile anılan ve anılacak olan bir zattır.
Merhum Uçma, siyasetle de uğraşıyordu. Bu yolda nasıl bir hizmet verdiğini, kaç ihtiyaç sahibin elinden tuttuğunu ya da millet için hangi önemli projelere imza attığını hiç mi hiç bilmiyorum. Fakat onun kurduğu ve yönettiği İşaret Yayınları’yla İnsan, Pınar ve İz Yayınları’nın da dahil bulunduğu uzun soluklu çoğul bir faaliyetin banilerinden biri olduğunu biliyorum.
Bu bilgimin yakîn karşılığı olarak, onun ilgili gayretini somutlaştıran birkaç kitabı burada zikretmek isterim. Ama bundan önce şunu ifade etmeliyim: Kitabın neşrinde müelliflerin ve mütercimlerin önemleri aslî olmakla birlikte, o kitaba zemin hazırlamakla kalmayıp, aynı zamanda onun mimarisini oluşturan taraf olarak yayıncılar ve editörler de vazgeçilemez kişilerdir. İsmet Uçma da bu manada gerekli projeleri yapan ve uygulamaya koyan biri olarak çok değerli birkaç isimden biridir.
Bu bağlamda, Muhammed Esed’in Kur’an Mesajı Meal-Tefsir adlı çalışmanın İşaret Yayınları arasından çıkması (1996) adeta bir milat gibidir. Bu çalışmanın, daha önce yayımlanmış ve çoğunluğu da meal cihetinden yetkin ve yeterli olan telif ve tercüme çalışmalardan farkı, Yahudi iken Müslüman olarak, Kur’an’ı dışarıdan ve içeriden anlama imkanına nail olan birinin tesis ettiği mananın, bir şair ve bir siyaset bilimci-iktisatçı tarafından Türkçe’ye aktarılmış olmasıdır. İkinci olarak bidayetten beri Tefsir sahasında bir problem olarak zikredile gelen İsrailliyyatın sınırlarının onun sayesinde yeniden belirlemiş olmasıdır.
Öte yandan bu çalışmayla birlikte, meallerin mahiyet ve tarzları planında zaten var olan tartışmalar, maksat, meslek, dil ve ifade yönünden yeni bir mecra kazanmıştır ki, verimli tartışmalara sebep olamayan kitapların yok hükmünde olması cihetinden de bu durum değerli olanın tayin ve teyidine yeni bir misal oluşturmuştur.
Altını çizerek zikredebileceğimiz diğer bir eser, Râgıb el-İsfehanî’nin, Müfredât – Kur’an Kavramları Sözlüğü’dür. (Tercüme: Yusuf Türker, 2007)
Müfredât’ın Kur’an’ın doğru okunması, muciziyetinin kavranması ve anlamlandırılması bakımından değerini belirtmeye benim kelimelerim yeterli gelmeyecektir. Sadece Kur’an üzerine konuşanların bu eserin içinde durmaya mecbur olduklarını belirtmem sanırım yeterli olacaktır.
Yine bu minvalde Mukâtil b. Süleyman’dan, Kur’an Terimleri Sözlüğü, John Penrice’ten, Kur’an Sözlüğü; Müstecâbî-zâde İsmet’ten, Lafızlar Arasındaki Farklar; İsmail Hakkî Bursevî’den, Kelimeler Arasındaki Farklar ile Mukâtil b. Süleymân’dan, Tefsir-i Kebir’in (2. baskı, 2017) isimlerini zikretmeden geçmeyelim.
Zira bu müelliflerin ve eserlerinin seçilmesi de gösteriyor ki, İsmet Uçma mezhep, tarikat, cemaat vb. ayrımları aşıp, Kur’an adında ve menzilinde karar kılmış bir kitap sevdalısıdır. Adlarını zikrettiğimiz kitaplarla, zikredemediğimiz onlarca kitabın yayımına zemin hazırlamış, projelerini oluşturmuş ve onların -deyim yerindeyse- baş editörlüğünü de bizzat kendisi yapmıştır.
Kur’an üzere yaşayarak, çalışarak öteye geçenlere selam ve rahmet olsun!