İslâm’ın hakikati insanlık için tek çıkar yol. Bu, Allah’ın bağışladığı üzere olmadır. İslâm’ı yaşayanlar, düşünenler ve kendilerine yol seçenlerle karşıtları arasında sürekli çatışmalar var, geçmişte olduğu gibi bugün de olmaya devam ediyor.
İslâm, çatışmalı ve gerilim oluşturucu bir din değil, yol göstericidir. İnananları ve bağlıları bunu hakkıyla yaşarlarsa örnek insan olurlar. Örneklik öncelikle insanın kendisidir, hayrı ve iyiliği de kendisinedir.
İslâm ile yabancı kültürlerin çatışması tarihte hiçbir zaman eksik olmamıştır. Her kültür çevresinin kendine göre alışkanlıkları, yaşayış tarzları ve benimseyişleri var. Bunlardan vazgeçmeleri bir anda kolay olmayabilir. Temelde insanı derinden etkileyecek oluşlar olması gerekir. Durduk yerde kimse kendi alışkanlıklarını ve yaşayış tarzını değiştirmez. Bu çok köklü ve etkileyici olmalı ki insanı düşündürtmeli.
Günümüzde, insanların önünde devasa sorunlar bulunuyor. Batı düşüncesi teknoloji dinine büründükten ve onun sonuçlarından sonra insanlık asıl özünü ve yolunu iyice yitirdi. Bu tehlike bütün insanlık için geçerli.
Düşünce dünyaları metafizik olana kapalı olanlar için bir sorun oluşturmuyor. Onlar kendi yaşama tarzlarını sürdürüyorlar. Ancak insanlığın bunalımı hiçbir zaman bitmiyor giderek derinleşiyor. İnsanın bir değeri kalmıyor. Bugünün temel sorunlarının başında insanın değeri veya değersizliği geliyor. Yaşanmakta olanlar bir sonuçtur. Giderek de bir çıkmaza bürünüyor.
Baskın ve güçlü devletlerin dünya yüzündeki terörleri, insanların kıyımları, acımasızlıklarının sınırı yok. Bu oldukça da meşru olarak görünüyor. Batı, kendi insanını önceliyor ve onu bir değer olarak biliyor. Fakat yaşanmakta olan süreçte kendi insanını da önemsemediği bir gerçek.
Batı’nın temel sorunu hakikatin karşısındaki durumu. Yani insanların tercihlerine fırsat vermiyor. Kendi insanının olduğu gibi insanlığın önünü tıkıyor, set oluşturuyor ve engel oluyor. Batı’nın çıkmazı, bağlı bulunduğu materyalist, çıkarcı ve acımasız dünya görüşünden vazgeçmeyişi. Hakikat ile karşıtları arasında sürekli olarak çatışmalar olmuştur ve olmaya da devam edecektir.
Batı, kiliseyi ve metafiziği devreden çıkardıktan sonra kendi inancıyla ve insanıyla da çatışır olmuştur. Batılı aydınlar arasında da bunun gerilimi süregeliyor. Çıkış yolu arıyor ama bir türlü bir yola giremiyor.
İnsanlık huzursuz ve mutsuz. Huzur arayacağı çıkışlar olduğu gibi sonuçsuz kalınca da sapkınlıklara doğru gidiyor. Bu, sadece onlar için değil hemen hemen bütün insanlık için bir tehlike oluşturuyor. İnsanlığın huzura ve buna bağlı olarak metafiziğe ihtiyacı var. İnanış bir ihtiyaç, bunsuz olmuyor.
Batı, metafiziği yok sayıyor ama kendine göre bir din, dünya ile yaşama biçimiyle putlarını oluşturuyor. Tapınmaları daha çok maddîdir. Vazgeçemediği ve geçemeyeceği şey budur.
Bu yeni zamanda insanlığın alanı giderek daraldı. Bu yeni yaşama biçimi bütün insanlığı etkisine aldı. Kültür ve düşüncelerin de etkisi giderek azaldı, azalmaya devam edecek. Teknoloji ve bilişim dini çekici ve büyüleyici. İnsanlığa sunulacak yeni bir hayat anlayışının özgünlüğü bir zorunluluk. Bunu başaracak olan da sahih Müslümanlar. Kendi hayatları ve yaşayış tarzları insanlık için örnek olabilir. İslam’ı temsil eden de insan. Ancak sahih, inanılır ve güvenilir olan Müslüman insan.
Çıkarcı bakış ve inanış insanlar arasında eşitlik ve adalet sağlayamaz. Çünkü kendisi öncelikle buna engel.
İnsanlık bu iki anlayış arasındadır. Tercini kimden yana niçin ve nasıl yapsın? Asıl önemli olan da budur. Neden ve niçin diye sorma ısrarımız daha çok önem kazanıyor.