Tarih: 31.10.2020 12:53

İslamofobi endüstrisi

Facebook Twitter Linked-in

Mücahit Bilici yazdı; 

Günümüzde gittikçe büyüyen bir İslamofobi endüstrisi var. Ana ürünü kestirme tabirle “İslam düşmanlığı ve Müslüman karşıtlığı.” İslamofobinin Müslümanların aleyhinde ve Müslüman olmayanlarca suistimal edilen bir duygu olduğu düşünülür. Yani bunun üretici tarafında “Batılılar”, muhatap ve mağdur tarafında ise “Müslümanlar”ın olduğu varsayılır. Halbuki bu varsayım doğru değil. İslamofobiden beslenen İslam karşıtları olduğu gibi İslamofobiden ceplerini dolduran Müslümanlar da var. Al gülüm ver gülüm ilişkisinin sadece sevimli işlerle sınırlı olduğunu düşünmek saflık olur. Nefret ve düşmanlıkta da iki taraf pekala kazanç sağlıyor olabilir.

Bugün geldiğimiz nokta itibariyle İslamofobi bir kariyer ve geçim aracıdır. Müslüman devletler ve politikacılar, Batı'da veya Doğu'da azınlık konumda olan Müslümanların eşitlik ve özgürlük konusundaki sivil sermayelerini gözlerini kırpmadan kendi siyasi keselerine girecek şekilde nakde çevirip harcamaktan çekinmiyorlar. Yani sadece öfkeli İslam-düşmanı cahil kalabalıklar ve onların gazını veya desteğini almak isteyen siyasi liderler değil, kendini önemli ve herkesten üstün gören cahil Müslüman kalabalıklar ve onların manipülasyonu ile siyasi sermaye üreten siyasi liderler de İslamofobiye can simidi gibi sarılmışlar.

Müslüman devletler her türlü ırkçılık ve siyasi çirkinliği İslamofobi iddiasının arkasına saklanarak yapıyorlar. Fransa gibi laikliği bir siyasi ilke olmaktan ziyade kibirlenmek için bir sembolik sermaye olarak gören paçoz devletlerin dünyadaki bir numaralı maddi ve manevi müşterisi zahiren onların İslam düşmanlıklarına tepki veriyor numarası yapan Müslüman devletlerdir. Yani bu İslamofobi kavgasında alan memnun veren memnun. Memnuniyetlerini kanla bıçakla, bağırıp çağırarak ortaya koymaları bir şeyi değiştirmiyor. Yani konunun İslam'la çok fazla ilgisi yok.

Avrupa ve Amerika’da Müslümanlar aleyhine vuku bulan en küçük habbeyi kubbe yapıp dahili siyasette paraya ve hamasete çevirenlerin derdi ne İslamdır ne de Müslümanların selametidir. Onların derdi gözlerinde büyüttükleri Avrupa’ya karşı mevcut ezikliklerini nefretle telafi etmek ve Müslüman milliyetçiliğini azdırarak Müslüman ırkçılığını teşviktir. İslam alemi bugün İslamofobi sanayisinin elinde bir sömürü sahası haline gelmiştir. İhtiyaç halinde işlenen İslamofobi madeninde hammadde cehalet ve önyargıları ile siyasete oyuncak olan kitlelerdir. Bu İslamofobinin iki tarafı için de geçerlidir. İslamofobi var deyip kıyameti koparanlar ne dine dair bir manevi kaygıdan hareket ediyorlar ne de dünyanın başka yerlerinde yaşayan Müslümanların güvenlik ve hukukunu dikkate alıyorlar.

Kendine iğne bile batırmayan bir gayrimüslim düşmanlığı yani Müslüman ırkçılığı, başkalarına minare batırmaktan hiç hicap duymuyor. Kendisi için istediği şeyi başkası için istemeyen ve başkası için istediği şeye kendisi riayet etmeyenler ahlak iddiasında bulunamazlar. İslamofobi sanayisinin yerli ve yabancı şirketleri, İslam'a karşıt ve İslam adına konuşur görünen oportünist yatırımcılarının hepsi aynı ahlaksız yolun yolcularıdır: Zahiren düşman ama içten içe yekdiğerine muhtaç ve müteşekkirler.


Mücahit Bilici Kimdir?

City University of New York, John Jay College’da Sosyoloji bölümü öğretim üyesidir. Üniversiteye kadarki eğitimini doğduğu Silvan, Diyarbekir’de, lisans eğitimini Boğaziçi Üniversitesi sosyoloji bölümünde, doktorasını University of Michigan, Ann Arbor’da tamamladı. Daha önce Taraf, Yeni Yüzyıl, OT Dergi gibi süreli yayınlarda bir süre köşe yazarlığı da yapan Bilici’nin İngilizce yayınlanmış kitap ve makalelerinin dışında Türkçe yayınlanmış kitaplarından bazıları şunlardır: İslamda Savaş Bitmiştir (Avesta, 2016) ve Hamal Kürt: Türk İslamı ve Kürt Sorunu (Avesta, 2017)




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —