Peygamber Efendimiz (sas) ve Raşit Halifeler döneminden hemen sonra başlayan fetihlerle İslam tarihi, İspanya ve Fransa´dan Çin´e kadar uzayan geniş coğrafyada, kurduğu farklı devletlerle çok geniş sınırlara ulaşmıştır. 1400 yıllık geçmişinde ulaştığı bu sınırlar içinde farklı toplulukları bir araya getirerek onları yönetme başarısını göstermiş, bu toplumların kültür çeşitliliğinden istifade ederek muazzam bir medeniyet meydana getirmiştir.
Firas Alkhateeb, Timaş Yayınları tarafından 2016 yılında Türkçeye kazandırılan veMustafa Alican´ın çevirdiği Kayıp İslam Tarihi isimli kitabında, İslam devletinin kuruluşunu, Emeviler ve Abbasileri, özellikle Abbasilerin kurdukları Beytü´l-Hikme müessesesi çatısı altında gerçekleştirdikleri ilmi faaliyetlerle bugünün modern bilim dünyasının temelini oluşturan çalışmaları anlatıyor. ?Altın Çağ? olarak isimlendirdiği bu dönemde İslam medeniyeti, dünya hâkimiyetini elde edecek duruma kadar gelmiştir. 12. yüzyılda Haçlılar, Şia ve Moğollar ittifak ederek bu muazzam birikimi neredeyse yok etmişler. Kitapta, Endülüs medeniyeti, Batı Afrika´daki Savana Emirliği, Babürlüler, Selçuklu tarihi ve Osmanlılar hakkında çok değerli bilgilere yer veriliyor. İslam tarihinin yükseliş ve kargaşa dönemleri inceleniyor. Yazar, İslam tarihinin başlangıcından günümüze kadar olan seyrini; ilim, sanat, kültür, medeniyet ve siyasi yönleriyle ele alıyor.
Lost Islamic History başlığıyla yayınlanan eser büyük ilgi görmüş
Önsözde yazar ve eserin ortaya çıkışı hakkında çevirmen Mustafa Alican tarafından verilen bilgiye göre kitabın yazarıFiras Alkhateeb, Müslüman bir Amerikalı olup Chicago Üniversitesi Ortadoğu Çalışmaları biriminde çalışmaktadır. AyrıcaGlendule Heights´teki Darul Qasim´da İslam fıkhı ve teoloji dersleri de vermektedir. Alkhateeb´in Lost Islamic History isimli çalışması geniş kapsamlı ve uzun vadeli bir projenin ürünü olarak ortaya çıkmış. Yazar, evvela kitapla aynı adı taşıyan bir internet sitesi kurmuş, Facebook ve Twitter hesapları üzerinden İslam tarihinin 1400 yıllık kayıp mirasını Müslüman olan, olmayan bütün insanlara anlatmak gibi bir hedefe yönelmiş.
İslam tarihinin sosyal, siyasal, kültürel ve bilimsel mirasını tanıttığı, İslam âlimlerinin eserlerinden örnekler, çizimler, bilimsel veriler gibi modern Batı insanı bir tarafa, Müslümanların dahi önemli ölçüde haberdar olmadığı bilgileri sunduğu interaktif hesaplarının büyük başarı elde etmesi üzerine Alkhateeb, web tabanlı bu birikimini bir kitapta toplama yoluna gider. Bu şekilde daha fazla insana ulaşmak mümkün olacak, bilinmesi gereken bu muazzam birikim daha geniş kitlelere sunulabilecektir.Lost Islamic History başlığıyla yayınlanan eser, başta Amerika olmak üzere dünyanın her yerinde büyük bir okunurluluk oranına ulaşır ve birçok dile çevrilir.
Beytü´l-Hikme´nin üstlendiği rol
Yazar, ?Entelektüel Altın Çağlar? başlığını taşıyan beşinci bölümde, 9 ve 13. yüzyıllar arasında İslam dünyasında meydana gelen dini, ilmi, felsefi ve kültürel gelişmeler hakkında bilgi verir. Bu çağdaki ilmi faaliyetlerin vardığı noktayı, etkisini ve bu etkinin sonucunu: ?Yalnızca antikler ile Rönesans Avrupa´sı arasındaki bilgi köprüsünü değil, aynı zamanda günümüzdeki modern bilim dünyasının temelini de meydana getiren bir çağ ortaya çıktı? sözleriyle açıklar. Bu dönemde Abbasiler hüküm sürmektedir ve devletin sınırları Atlantik´ten İndus nehrine kadar uzanmaktadır. Başkentleri Bağdat, milyonun üstünde nüfusa sahip bir dünya şehridir. Grek, Kıpti, İranlı ve Hintlilerin farklı kültürden insanları barındırmaktadır.
Yazarın belirttiğine göre VII. Abbasi halifesi el-Me´mun, gelecekteki ideal toplumu oluşturmanın ancak bilim ve akılcılıkla başarılabileceği düşüncesindedir. Bunu başarmak için devletin her tarafına yayılmış halde bulunan bilimsel bilginin bir araya getirilmesi, bu bilginin çeşitli kodlarının bir merkezde toplanması gerekmektedir. Bilgi alışverişinde bulunmak üzere İslam dünyasının en iyi âlimlerinin bir araya getirilmesiyle sınırsız imkânların ortaya çıkacağı inancındadır. Bu düşünceyle Bağdat´ta Beytü´l-Hikme müessesesini kurar. Alkhateeb´in belirttiğine göre bu müessese, modern anlayışlara dayalı eğitim kurumlarıyla rekabet edebilecek bir etkiye sahipti. Yazar bu kurumu; bir üniversite, kütüphane, çeviri merkezi ve araştırma laboratuvarları gibi birimlerin bir külliye içinde yer aldığı bir yer olarak tarif eder. Müslüman ya da gayrimüslim, en meşhur ilim adamları bu projenin bir parçası olmak için dünyanın her tarafından Bağdat´a gelirler. İran, Mısır, Hindistan ve eski Bizans topraklarından gelen en iyi ilim adamları, çalışmaları dünyanın istifade edebileceği şekilde geliştirmek için tarihte ilk kez bir araya getirilmiştir.
Harezmî, matematikte kaydedilen ilerlemenin temelini atmıştır
Beytü´l-Hikme´nin çatısı altında çalışılan alanlardan birisi de matematiktir. Yazarın belirttiğine göre dönemin âlimleri için matematik kutsal bir ilimdir. Onlar, matematikle dünyanın doğal yasalarını belirleyen sayısal ilkelerin altında yatan sırrı keşfedebilecekleri inancındadırlar. Ayrıca matematik birçok ilmin temelini oluşturmaktadır. Alkhateeb, Müslüman matematikçilerin önde gelenlerinden olanHarezmî´nin, Beytü´l-Hikme´de çalışmaya ilk gelenlerden biri olduğunu ve matematik alanında gelecekte kaydedilecek ilerlemenin de temelini attığı belirtir. Harezmî´nin bu ilme en büyük katkılarından birisi, Hint sayı sisteminin belirlenmesi ve yaygınlaştırılmasıdır. Harezmî Hint sayı sistemini almakla kalmamış, ona önemli bir katkı olarak ?sıfır?ı (0) eklemiştir. Sıfırı tanımlayamasa da onu çalışmalarında kullanmıştır. Yazar, matematik ilmine Harezmî´nin en büyük katkısı olarak cebiri geliştirmesini gösterir. Onun el-Kitabu´l-Muhtasar fi Hisâbi´l-Cebri ve´l-Mukabeleisimli kitabında, miras hukukundan coğrafyaya kadar günlük sorunların çözümünde cebir denklemlerinin nasıl kullanılabileceğini açıkladığını, bu yönüyle onun çığır açıcı olduğunu ifade eder.
İlim tarihine katkıda bulunan öncü isimler
Esrede, Beytü´l-Hikme´nin çatısı altında yapılan astronomi, coğrafya, tıp, fizik, fıkıh ve hadis, kelam alanındaki çalışmalar ve önemli temsilcileri hakkında da bilgi verilir. Bunlardan bazıları Birunî, İbn Sina, İbnü´l-Heysem, İmamı Azam Ebu Hanife, İmam Şafii, İmam Malik ve İmam Ahmet İbn Hanbel, İmam Buharî ve İmam Gazalî´dir.
Alkhateeb, İslam dünyasında son yüzyıllarda meydana gelen gelişmeler hakkında da önemli değerlendirmelerde bulunur. Onun, ?19 ve 20. yüzyılda İslam dünyası, İslami geçmişi ile sekülerizm arasında bölünmüş durumdadır ve İslami yönelimli geçmişini seküler düşüncenin hâkimiyetindeki bugünü ile henüz bütünüyle uzlaştıramamıştır? sözleriyle dile getirdiği tespiti, İslam dünyasının bugünkü durumunu çok güzel bir şekilde özetlemektedir.
Kitap bize, İslam âleminin içinde bulunduğu bugünkü kargaşa durumundan kurtulmasının, dünyada yeniden etkileyici ve belirleyici bir rol üstlenebilmesinin çarelerinin yine kendi tarihinde, kendi medeniyetinde olduğu inanç ve şuurunu veriyor.