İSLAMCILIK ÜZERİNE DÜŞÜNCELER-6

Yusuf Yavuzyılmaz yazdı;

İSLAMCILIK ÜZERİNE DÜŞÜNCELER-6

1-Devrimci İslamcılar: Yurtsuz, ütopik, sabırsız, devrimci, Hz. Peygamber devri hariç bütün İslam tarihine eleştirel bakıyorlar, seçkin bir dil kullanıyorlar. Bu yüzden halkla iletişim kurmada yetersizler. Tarikatlara, cemaatlere, partilere, milliyetçilere ve kapitalistlere eleştirel yaklaşıyorlar. Sosyalizme karşı biraz mahcup, hatta teolojik zorlama yaparak, ateizmi görmezden geliyorlar. Liberalizm'den nefret ediyorlar. Oysa savundukları demokrasi, hukuk devleti ancak liberal uygulamada görülüyor.

2-Tarikat ve cemaatler: İslam la kurdukları sorunlu ilişkiye rağmen yerli, sabırlı, dayanıklı. Ticaret ve siyaset ile sorunlu ilişkileri var. Ancak inanca yaptıkları duygusal ve ahlakı bakış hala kitleleri cezbediyor. 

3- Kürt İslamcılar: İtirazcı, idealist, devlet kurmayı amaçlayan, her ulusun devlet kurduğundan hareketle Filistin ve kendilerine haksızlık yapıldığına inanıyorlar. Hedef olarak diğer ülkelerin İslami anlayışlarını seçmişler. İbn Haldun’a göre çevrede enerji dolu bekliyorlar. Ancak biriken enerjilerini ic çatışma ve hesaplaşmalar ile heba ediyorlar. Onları normalleştirecek olan mülk sahibi olmaları ve iktidarla taşınmalarıdır. Aldatıldıklarını düşünüyorlar ve bu yüzden öfkeliler. Örnekleri Ebu Zer, nefret ettikleri ise Muaviye tipi İslam. Fark şuradaki Ebu Zer hep muhalifti. 

4- Politik İslamcılar: Ütopyadan reel politiğe geçiş, laiklik karşılığı ve batı karşıtlığı çizgisinden kabul edilebilir bir İslami söylem oluşturmak ve bu arada halk İslam’ıyla başarılı bir bağlantı kurmak amacındalar. 
İslamcıların aksine modernleşmeye itiraz etmiyorlar. Daha çok seküler laikliği öne çıkaran militan ve müdahaleci modernleşmeye karşılar. Asrın idealiyle İslam’ı anlatmayı amaçlıyorlar. Seyyid Kutub ve Mevdudi’yi değil, Mehmet Akif'i izliyorlar.

5- Türk-İslam sentezi: Devleti yücelten ve kutsayan, bu haliyle resmi ideolojiye dini bir arka plan oluşturan yaklaşım.

XXX

İslamcıların ve sosyalistlerin her olumsuz olayın arkasında Amerikan emperyalizmi ve siyonizmi aramalarının temelinde, kendi sorumluluklarıyla yüzleşme korkusu yatmaktadır. Daha doğrusu dış düşmanlar, İslami hareketler içindeki başarısızlıkları örtücü bir fonksiyon görmektedir.

XXX

Bütün kariyerini İslamcılık üzerinden biriktirdiği sermaye ile yapan aydınların kapağı Kemalizm'e attıktan sonra İslamcılık eleştirisi üzerinden sermaye biriktirmeye çalışmaları ne tür bir kişilik bozukluğudur.
Emin olun yeni mahallenizdeki değeriniz, içinden çıktığınız dindarları ne kadar sert eleştirdiğiniz ile bağlantılıdır. Yeni mahallede başkaca bir değeriniz de yoktur. Onlar, mahallesini terk etmeden eleştiri yapanları, var olandan daha iyi bir ufuk gösterenleri, Müslümanların dertleriyle dertlenenleri asla sevmez ve asla sahiplenmez.

XXX

İslamcılık bir muhalefet ideoloji olduğunu savunanlar bu süreçte dilinin muhalif olmasını da doğal görürler. İslamcıların en büyük zaafı iktidar dili üretemiyor olmasıdır. Bu yüzden İslamcıların hiç iktidar olmaması gerektiğini savunanlar da var. Muhalefetin itirazcı dili ile de iktidar ilişkileri yürütülemez. 
HDP de muhalefet ideolojisi üretiyor. Kuşkusuz iktidara yaklaştıkça dili değişecektir. Çözüm süreci koşulları kullanılan dili değiştirmiştir. Şimdiki koşullar da siyasal dilde değişiklik yaratıyor. Kaçınılmazdır bu. Çünkü siyaset, siyasetin yapıldığı toplumsal zemine ve dünya koşullarına uygun bir dil geliştirmekle işlevselleşiyor. Barzani’yi eleştiren Kürt muhalifler, Barzani’nin artık iktidar dilini kullanmaya başladığından habersizler.

XXX

Türk milliyetçiliğin içinde doğup büyüyen İslamcılık kendisini Türkçülükten yeterince ayıramadığı için, Kürtlere karşı milliyetçi tutum sergilemiştir. Ne gariptir ki, Kürtlere karşı milliyetçi tutum ile büyük ölçüde İslamcı tutum aynı sonucu doğurmuştur. İkisi de Kürtleri dönüştürmeye dönük bir siyasetin ortak dili olmuştur. Milliyetçilik ve İslamcılık gibi siyasal paradigmaları oldukça farklı olması beklenen siyasal anlayışların Kürtlere karşı aynı noktada buluşması da ilginçtir. Benzer bir etkileşim Kürt milliyetçiliği ile Kürt İslamcılığı arasında da söz konusudur. Kürt İslamcılığının bir bölümünün Kürt milliyetçiliği refleksleri de aralarındaki tarihsel ilişkide aranmalıdır. İslamcılığın milliyetçi ve ulusçu yapılanmaların aracı olması gerçekten önemli bir paradigma değişimi.

XXX

İslamcılar seçimle gelir ama seçimle gitmezler " mottosunun örneği yoktur. Bunu temellendirmek için örnekler bulmak gerekir. 
Ama tersi doğrudur. Türkiye özelinde sol/ laik / Kemalistler sivil iktidarlara karşı sürekli darbeleri desteklemiştir. 27 Mayıs, 12 Mart, kısmen 12 Eylül, 28 Şubat ve 15 Temmuz, sol Kemalist ulusalcılarca ya desteklenmiş ya da sessizce onaylanmıştır. 27 Mayıs ve 28 Şubat sol ulusalcı Kemalistlerce hararetle desteklenmiştir. Bu anlamda ulusalcı sol Kemalizm bir darbe ideolojisidir.
Devrimci sol ise demokrasi ile alay eder ve silahlı bir devrimi onaylar. Deniz Gezmiş, Mahir Çayan, Hüseyin İnan gibi sol önderler demokrat değil militaristtirler. Samimi olabilirler, ama asla çoğulcu, halkın inançlarına saygılı ve demokrat değildirler. Bu yüzden demokrasi, halk iradesi, hukuk devleti arzulayanların onlardan etkileneceği ve yararlanacağı hiçbir şey yok.
İslamcı hareketler seçimle gitmez anlayışının çoğunlukla tersi doğrudur. Mısır ve Cezayir'de seçimler darbe ile kesilmiş ve bu dünyaca onaylanmıştır. Batılılar işbirliği yaptığı sürece İslam ülkelerinin yönetim modeliyle ilgilenmezler.


Ulusalcı sol Kemalistler darbe anlayışına İslamcılardan daha yatkındır.
Bundan dolayı muhafazakar İslamcı halk kitlelerinin demokrasiye bağlılığı, sol/ Kemalist / ulusalcılardan daha samimidir. İdris Küçükömer ne diyordu: Türkiye’nin gericileri CHP ve Kemalist ideolojinin destekçileridir. İlericileri ise muhafazakar İslamcı halk kitleleridir.

XXX

Hiçbir ideoloji kutsal değildir. ( Türk milliyetçiliği, Kürt milliyetçiliği, sosyalizm, liberalizm, Kemalizm, İslamcılık ) Çünkü insan ürünüdür. Kutsal sadece vahiy öğretisidir. Bütün ideolojiler eksiktir, hataya açıktır, tarihseldir.
İdeolojilere kutsallık yüklemek onları dinselleştirmek çabasıdır.

XXX

İslam’ın ideolojik hali olan İslamcılığa, "İslam bir din İslamcılık ideolojidir" teziyle karşı çıkanların çok temel bir çelişkisi var. İslam dışı ideolojileri benimsiyor ancak sadece İslamcılığa karşı çıkıyorlar. İlk olarak İdeoloji kötü bir şey midir? Yoksa ideoloji iyi de sadece dinin ideolojiye dönüşmesi mi kötüdür? Beri yandan ideoloji ontolojik olarak kötü ise İslamcılık dışındaki ideolojileri de reddetmek gerekmez mi?

XXX

Türkiye’de hiçbir kesimde özeleştiri geleneği yoktur. Oysa İslamcılık tümüyle bir özeleştiri hareketidir. İslamcılar, İslam dünyasının karşılaştığı sorunları tümüyle iç nedenlere bağladılar. Önerileri de bu yöndedir:
Kur'an ve Sünnete dönüş, içtihat kapısının açılması ve cihat ruhunun uyandırması. Bu anlamda İslamcılık bir özeleştiri hareketidir.
Diğer düşünce akımları olan Batıcılık, milliyetçilik/ sol ve Kemalizm için düşman daima dışarıdadır. Emperyalizm, gericilik, irtica ana konulardır.
Mesela laik, Kemalist, ulusalcı ve milliyetçiler Kur'an Kursu rezaletine nasıl bakıyorlar. Ne kadar kendilerini merkeze alan eleştiriler yapıyorlar? Hiç özeleştiri yapıyorlar mı?

XXX

Müslümanların kişiliğini zedeleyen bu sorunlarla yüzleşmeden hiçbir sorunu çözmek mümkün değildir. Sorunlarımızı CIA, MOSSAD, emperyalizm gibi günah keçileri bularak çözmek mümkün değildir. Kur’an başımıza gelenlerin kendi ellerimizle kazandıklarımızdan dolayı geldiğini, ölçü ve tartıda hile yapmanın helak sebebi olduğunu, bir milletin kendini değiştirmediğinde Allah’ın onu değiştirmeyeceğini, yalan söylemememiz gerektiğini… ifade ediyor. Unutmamak gerekir ki, kendi sorunlarını çözemeyen kişilerin daha büyük sorunları çözmesi imkansızdır. Daha açık söylemek gerekirse komşuluk haklarına saygı göstermeyen, kardeşine miras paylaşımında adaletsizlik yapan, çalıştırdığı işçinin emeğini zamanında ve tam olarak karşılamayan birinin adaletten bahsetmeye hakkı yoktur. Adalet sorunu gibi devasa bir sorun, kendi zaaflarını bile gidermede cesaretli olamayan kişilerin çözebileceği bir sorun değildir. Başta Adalet sorunu olmak üzere bütün sorunlarımız, kendi kendimizle yüzleşmeyi gerektirmektedir. Çözmeyi hak ettiğimiz ve çözümünde yetersiz kalacağımız hiçbir sorun yoktur. Hak ettiğimiz bir şeyin bizden esirgenmesi ilahi adalete ve onun temel ilkelerine aykırıdır çünkü. Bu yüzden Müslümanlar karşılaştıkları sorunları çözmeye niyetlendiklerinde başkalarını suçlamak yerine kendi zaaflarını gidermeye çalışmalıdırlar.

XXX

İslam ile diğer ideolojilerin iç içe girmesi, İslam’ın anlaşılmasının önündeki en büyük engeldir. Türkiye’deki İslam’ı anlayışın muhafazakarlık, sağcılık ve milliyetçilik içinde büyümesi, karşılaştığı zorluklarda hemen bu ideolojilere uygun refleksler vermesiyle sonuçlanmıştır. Şimdi benzer bir tutum Kemalizm üzerinden yaşanmaktadır. En belirgin özellikleri Türk milliyetçiliği, devletçilik ve laiklik olan ideolojinin Islama en uygun ideoloji olduğu iddia edilmektedir. 
Ahmet Yaşar Ocak'ın yerinde tespitiyle Kemalizm, dini devlet hayatından tümüyle, halkın yaşantısından da olabildiğince uzakta tutmayı amaçlamıştır. ( Bu konuda gördüğün en iyi inceleme, Ahmet Yaşar Ocak tarafından kaleme alınan ve İletişim yayınlarında basılan " Türkiye, Türkler ve İslam " adlı çok değerli incelemedir.)

XXX

"İslam’ın "sosyal İslam", "Anadolu İslamı", "Tasavvufi İslam", "Radikal İslam", "Liberal İslam adı altında yapılan tüm yorumları İslamı kuşatamaz. Dolayısıyla belirli bir bilgi birikimine ve duyarlılığa dayanan, hiç şüphesiz doğası gereği tarihsel olan yorumlamalar temel alınarak, başka insanlara İslam’ın en doğru yorumu budur,diğer yorumların tümü yanlıştır şeklinde yorumlanamaz.
Bütün bu yorumlara çeşitli biliş seviyelerinde İslam’ın zenginliği olarak bakmak gerekir. Çağdaş İslami hareketlerin en önemli özelliklerinden birisi, ahlak temellerinin çoğunlukla ihmal edilmesidir. Bu konuda mesela Hasan el-Benna'ın bakış açısı son derece çarpıcıdır.

XXX

Sadece İslamcılar veya dindarlar değil, herkes başarısızdır Kürt sorunu karşısında. Ortadaki sorun devam etmektedir ve herkes kendini sorgulamak zorundadır. Hiç şüphesiz sorun İslam coğrafyasının kalbindedir ve Müslümanlar birinci derece sorumludurlar. Çözemediğin, çözmek istemediğin,görmediğin bir soruna başkalarının müdahil olması önlenemez. Ancak sorunun kaynağı gölge dinamikleridir. Çözüm de oradan başlamalıdır. Şimdilerde kendilerini en çok sorgulaması gerekenler İslamcılar ve seküler Kürt hareketinin önderleridir.

XXX

İslam ve İslamcılık üzerine ön tespitler:

1-İslam ve İslamcılık birbirinden farklıdır.

2-İslam tamamlanmış bir dinin adıdır. İslamcılık ise beşeri zihnin belli bir döneme ait sorunları çözmeyi amaçlayan dini yaklaşımıdır.
3- İslamcılık adına üretilen fikirler tarihsel olduğu için bütün zamanlar için geçerli olamaz.

4- İslamcılık daima krizdedir; çünkü İslamcılık bizatihi kriz ideolojisidir.
5- İslamcılık ilk önce İslam ülkelerini sömürge durumundan kurtarmak, dini hurafelerden arındırmak, kaynaklara dönmek ilkeleri üzerine yükselmiştir. 
6- İslam tam anlamıyla yaşandığında İslamcılık doğal olarak bitecektir.
7- Dolayısıyla her dönemde İslamcılık bir imkan olarak gündemde olacaktır.
8- Bir anlayışın krize düşmesi için, o anlayışın ideal bir döneminin olması gerekir. 
9- Oysa bir dinin herhangi bir tarihsel kesitte yapılan yorumu bütün zamanlar için geçerli olamaz. Sabit din dinamik şeriat ilkesi gereğince sürekli değişim esastır.
11-Bugün İslamcılığı eleştirenlerin görüşleri de tarihseldir ve yarın eleştiriye uğrayacaktır.
12- İslamcılık ne kadar başarısız olursa olsun, her devirde, Kur'an ve Sünnet'e dayanarak yeni bir toplum oluşturma ideali olacaktır. Esasen bu ideal meşrudur.
13- Bir dini ideal ve kusursuz kabul edip, o dini toplumsal, ekonomik, siyasal alandan uzak tutmak gayreti çelişiktir.

XXX

Modernist İslamcılar tarihsiz, geleneksel dindarlar yaşadıkları dünyadan kopuklar. Kökü olmayan ağaç yaşayamayacağı gibi, gövdesi olmayan ağaç da meyve veremez. Kök orada duruyor ve kıyamete kadar Allah'ın in koruması altındadır. Geriye onu sulayıp uygun koşulları oluşturarak meyve vermesini sağlamak kalıyor. İşte içtihat budur. İçtihat yoksa din, hayata müdahil olamaz. Yaşayan din hayatın sorunlarına müdahil olan dindir.

XXX

İslamcılık, İslam dünyasının geri kalmasına, sömürülmesine bir tepki olarak doğdu. Yüzeysel İslamcılık eleştirisi yapanlar, Müslümanların mülteci olarak İslam ülkelerine değil Batı ülkelerine gitmesini İslamcılığın ölümü olarak görüyorlar. Oysa İslamcılığın temel çıkış noktası da bu itirazdır işte. Çünkü İslamcılar İslam’ın eski izzetli günlerine geri dönüşü savunuyorlar. Kur'an ve Sünnete dönüşü ve içtihat kapısının açılmasını öneriyorlar. Geleneğin İslam ahlakını ve mesajını örtmemesi gerektiğini savunmuyorlar. Geleneksel mehdi beklentisi ve insanı pasifleştiren kader inancına karşı, özgürlük ve sorumluluğu öne çıkarıyorlar. "işte bu tezleri destekliyorum. Her Müslüman’ın bu ilkeleri benimsediğine ve potansiyel bir İslamcı olduğuna inanıyorum.
Ben bir İslamcıyım. Hayatıma anlam katan bütün mücadele de budur.
Bunu Ulusalcı/ Milliyetçi/Sol Kemalistlerin ve muhafazakarların anlamamasını da önemsemiyorum.

XXX

İslamcılığı kendi kaynaklarından okumak gerekir. Bu konuda dışarıdan yapılan çalışmalar bilgi vericidir kuşkusuz. Ancak konu hakkında yeterince ve sağlıklı değerlendirme yapabilecek bilgi vermez. Oryantalizm merkezli ve dışarıdan okumalardan beslenen, genel eğilimi mahkum etmek olan eserler açıklayıcı değil, operasyoneldir. Son zamanlarda rastladığım çok sayıda İslamcılık eleştirisi bu paraleldedir.

XXX

İslamcılık üzerine düşünce üretenlerin okuması gereken iki önemli isim Şankiti ve Raşid el-Gannuşi'dir. Diğer yandan düşünceleri teorik alanda kalmayan, aynı zamanda pratik alanda siyasal alanda düşüncelerini uygulayan Aliya İzzetbegoviç ve Gannuşi'nin İslamcılık hakkındaki düşünceleri önemli.

XXX

 

İslam bir dindir. Temeli vahye dayanır. Vahiy, yanılma ihtimal olmayan bir kaynaktan gelir. İslamcılık ise beşeri bir yorumdur. İnsan ürünüdür ve yanılgıya açıktır. Milliyetçilik, sosyalizm, faşizm ise kuşkusuz beşeri ve yanılgıya açık insan ürünüdür. bu yüzden bu ideolojilerin hiçbiri İslam ile karşılaştırılamaz. Sosyalizmin başarısızlığından yola çıkarak İslam'ı yargılayan düşünce biçiminin sadece epistemolojik değil, aynı zamanda ahlaki bir sorunu vardır.
Sosyalizm, milliyetçilik ve Faşizmin başarısızlığını sosyalizm, faşizm ve milliyetçiliğin ideolojisine kesilebilir. Çünkü İslamcılık da dahi hiçbir beşeri ideoloji hakikati kuşatamaz. İslamcılığın İslam'ı hayata hakim kılmak gibi bir hedefi vardır. Elbette hiçbir başarısız uygulama bu anlayışı ortadan kaldırmaz.
Hiçbir beşeri ideolojin uygulamadaki başarısızlığı İslam ile uygulamadaki başarısızlığı ile karşılılaştırılamaz. Bu yüzden hem sosyalizm hem de uygulamadaki pratikleri yanıştır. İslam ise uygulamadaki başarısızlıklardan bağımsız oyarak kıyamete kadar var olacak bir hakikattir.

XXX

İslam adına, İslamı temel alarak modern toplumu eleştiren her düşünce biçimi İslamcılıktır.

XXX

İslamcılık eleştirilerini çok muğlak buluyorum. Eleştiri yapanlar İslamcılıktan ne anladıklarını açıkça belirlemek zorundadır. Kendini İslamcılıktan ayırdığını savunan Ak Parti bile İslamcı olarak tanımlanıyor.

XXX

Modernist İslamcılar, Yeni mutezileciler, irfanı geleneği tümüyle dışlayanlar, dini düşünceyi salt akil sınırları içine taşıyamaya çalışanlar neden bu kadar öfkeli ve tahammülsüz. Güney Amerika’nın devrimci solcu şarkıcıları gibi dişlerini sıkarak konuşuyorlar. Öndekiler, öfkeleri onları bir kat daha itici yapıyor. Karşıt fikirlere karşı son derece kibirliler. Bir yanda İlhami Güler'in soğuk yüzü, diğer yanda Mahmut Erol Kılıç 'in güler yüzü. Modernist akılcılığın, dini her tür metafizikten arındıran bakışı ile irfanı derinliğin bedene yansıması gibi.

XXX

İslamcılar, hayatlarını ertelediler, özlemlerini, sevdalarını. Çoğu hapis adamlarına düşüp yaşamı ıskaladılar. Oysa yola çıktıkları insanlar hayata tutundu. Bir kısmı holding sahibi oldu. Ne yazık ki, Kemal Sayar'ın deyimiyle "Para kazanmaya gidenlerin hiçbiri geri dönmedi."

XXX

"Said Nursi Cumhuriyetin ilan edilmesiyle birlikte Eski Said(siyasal İslamcı) aşamasını terk ederek Yeni Said( sivil İslam ya da imanı kurtarma hareketi) aşamasına geçti. Bu Afgani değil Abduh'u tercih etmek anlamına gelir.
Buradaki "zaman tarikat değil, hakikat zamanıdır " dönüşümüne, zamanın iktidarının tarikatlar üzerine olan siyasal baskısının ne kadar etkili olduğu sorgulanabilir. Öyle de olsa verili koşullar içinde bir çıkış yolu gösterir. Risaleler, din dilini, zamanın iktidarı tarafından kapatılan tarikat epistemolojisinin dışında yeniden inşa etme anlayışının izini sürer. Risaleler, tarikatların kapatılmasıyla boşluğa düşen dindar kitlelere, zor koşullarla çevrili bir tarih döneminde, anlamlı bir çıkış arayışıdır. Ancak Said Nursi'yi izleyenler arasında düşünce dünyaları dar, farklı fikirlere mesafeli, tek yönlü, şartlandırılmış, metin merkezli liberal düşünen kitleler ortaya çıktı . Kutsallaştırılan Metin(Risaleler) hakiki kutsalın önünde bir perde haline geldi. Oysa kim tarafından yapılırsa yapılsın, konumu ve bilgisi hangi düzeyde olursa olsun, yazdıkları aracı metinlerdir; hataya ve yanılgıya açıktır. Hiçbir aracı metin asıl metinle eşitlenemez, asıl metnin anlamını tüketemez ve onun yerini alamaz. 
Aracı metinlerin görevi, okuru asıl metinle tanıştırmak ve ona yönlendirmektir.

XXX

İslamcılık siyasal alanda iki iktidar tecrübesi yaşadı. Erbakan ve Erdoğan’la. Başarılı bir muhalefet dili geliştiren İslamcılığın iktidar dili nasıl algılanmalı?
İslamcılık sadece muhalefet ideolojisi midir? Bu konu üzerinde düşünmek gerekiyor.

XXX

Türkiye'de dindarların sağ-muhafazakarın içinde bulunmasının tarihsel sebepleri vardır. Tanzimat döneminden sonra Türkiye'ye materyalist fikirlerin giriş sürecini izlerseniz, bu konuda yazılan eserlerin içeriğini izlerseniz, solun din karşısındaki tavrına biraz aşınaysanız bunun nedeni açıkça görülebilir. Sol ve İslam bir araya gelemedi/gelemezdi. Çünkü sol dini insanın bir yabancılaşması olarak gördü. Tanrı kavramını kaçış olarak gördü. Tanrı'yı insan bilincinin oluşturduğunu savundu. İslam’ın niçin muhafazakarlarla bir arada bulunduğunu merak edenler bana dine sıcak bakan ve vahyi mümkün gören bir kaç solcu düşünür gösterebilir mi?

XXX

İslamcılık değişecek. Çünkü beşeri zihnin ürettiği her bilgi değişime açıktır. İslamcılar, dün söylediklerinin büyük kısmını bugün savunmayacak, bugün söylediklerinin büyük kısmını da yarın savunmayacak. Başka türlü olması mümkün mü? Dahası İslamcılık anlayışı az ya da çok hatalıdır. Beşeri zihnin ürettiği hiçbir anlayış mutlak ve zaman üstü değildir. Değişmeden kalan İslamı sosyal, ideolojik bir proje olarak hayata hakim kılma çabasıdır. Her şey değişiyor, İslamcılar da değişecek, değişmek zorunda. Yoksa tarihin bir dönemine takılıp kalırlar. Değişmeden kalan dinin ahlakı evrensel ilkeleridir.
İslamcıları değişmekle suçlayanlar İslamcılık ile dinin değişmez evrensel ilkelerini karıştırıyorlar. İslam bir dönemin sorunlarına beşeri Müslüman zihnin cevabıdır. Dünya değişirken söylemin aynı kalması mümkün mü?

XXX

Modernist İslamcılara geleneği o kadar hırpaladılar ki, usulsüz ve tarihsiz kaldılar. Kur'an'ın sosyolojisi olan Sünneti, uydurma rivayetleri bahane ederek örseledi. Buna karşılık gelenekçiler, bugünden koptular.

XXX

İskenderpaşa cemaatinin lideri Mehmet Zahit Kotku, başta Erbakan ve Özal olmak üzere çok sayıda zeki muhafazakar-dindar genci mühendislik alanına yönlendirmiştir. Galiba muhafazakarlar için tek çıkış yolunun mühendislik alanı olduğunu düşünüyordu. Öyle de oldu. Türkiye de muhafazakar dindarlığın devlet katmanlarında en başarılı şekilde mühendisler temsil etmişlerdir.

XXX

İslam'dan daha önemli daha birincil bir sorunu ve aidiyeti olan; belli bir parti, ekol, cemaat ve örgüt bağlılığı içinden dini algılayan birinin kuşatıcı ve sahih bir din algısını sahip olmasına imkân yok. Onun için din içinden algıladığı ve zihnine yerleşen dar bir algıdır. O algıya gelen her eleştiriyi dine yönelmiş bir eleştiri gibi algılar ve şiddetle karşı çıkar. Din de zaten ait olduğu ideolojiye hizmet ettiği ölçüde meşrudur. Öyle değilse, semantik bir müdahale yapılarak din kişinin ait olduğu grubun hedeflerine uygun bir hale getirilerek ikinci bir dini retorik üretilir. Bu müdahalenin alt yapısı da dinin yanlış algılandığı tezi ile doldurulur.

XXX

Din, kendini sosyal hayatın dışına atmak ve işlevsizleştirmek isteyenler ile dini siyasi ve ekonomik çıkarları için araçsallaştıran iki zihniyet arasına sıkışmış durumda.

XXX

İslamcılık, İslam’ın iddialarını hayatın tüm alanlarına taşımak isteyen bir iddianın ismiydi. İslamcılığın bittiğini söyleyenler İslam’ın hayata hakim olma iddiasının da bittiğini mi söylüyorlar. İslamcılık bitti, İslam yaşıyor mu?

XXX

Modernist İslamcılar dört halife devri de dahil, İslam’ın Hz. Peygamber'den sonra yaşanmadığını söylüyor. Bunun anlamı şu. Hz. Peygamber öldüğünde İslam bitmiştir. Sadece Kuran yeter diyen zihniyet şaşırtıcı bir şekilde İslami Hz. Peygamberin ömrüyle sınırlıyor. Bu söylemdeki çelişkiyi fark edemiyor bile.

XXX

Müslüman kitlenin ana gövdesi tarihin hiçbir döneminde devlet karşıtı olmamıştır. 1980 sonrası İslamcılık ve Müslüman kitle devlete değil, devletin uygulamalarına karşı olmuştur. Ak parti dönemi ile devletin İslam konusundaki 28 Şubattaki tavrının yumuşaması dindarların devlet konusundaki itirazlarını geri çekmiştir. Yani dindarlar devlet karşıtı değildir. Devletin uygulamalarına karşıdır.

Devamı >>>