Doğu Türkistan’ı kültür soykırımıyla Çinlileştirmeye çalışan Pekin, ülke genelindeki dini özgürlüklere yönelik kısıtlamalarını da akıl almaz boyuta taşıdı. Başbakan Yardımcısı Wang Yang başkanlığında geçen ay düzenlenen sempozyumda, inanç gruplarının temsilcileri bir araya getirildi. Kur’an, İncil ve Budist meallerinin Maoist ideolojiye göre yeniden düzenlenmesi istendi. Çin devlet haber ajansının paylaştığı toplantı özetinde de ‘uygunsuz içeriklerde değişiklik yapılmalı’ ifadeleri yer aldı.
Özellikle Doğu Türkistan’da Müslümanlara karşı yaptığı insan hakları ihlalleri uzun süredir devam eden Çin yönetimi şimdi de dinleri Maoist ideolojiye ‘uyumlu’ hale getirmeyi öngören skandal bir karara imza attı. Fransız Le Figaro gazetesinin haberine göre Çin Komünist Partisi’nin daimi üyesi ve Başbakan Yardımcısı Wang Yang’un yönetiminde, ülkenin en önemli dini inanç gruplarının temsilcilerinin davet edildiği bir sempozyum düzenlendi. Bu sempozyumda Wang, ülkedeki dinlerin Çin kültürü ve Komünist Partisi’nin doktrinleri ile uyumlu bir şekilde yorumlanması gerektiğini savundu. Çin devlet haber ajansı Xinhua’nın yayınladığı toplantı özetinde, “Dini metinlerin eksiksiz bir şekilde değerlendirilmesi ve gerektiğinde uygunsuz olan içeriklere değişiklikler yapılmalı ve metinler yeniden çevrilmeli” ifadesi dikkat çekiyor. Çin Komünist Partisi, dış ülkelerininden etkisinden bağımsız, Maoist ideolojiye bağlı bir yaşam modeli oluşturmayı hedefliyor. Bunun için dış ülkelerin “müdahale vesilesi” olarak gördüğü dinleri “Çinlileştirmek” istiyor.
Çin Sosyal Bilimler Akademisi’nde araştırmacı olan Ren Yanli’ye göre, söz konusu sempozyumda söylenenler, Pekin yönetiminin ülkedeki dinleri daha katı bir şekilde kontrol edeceğinin göstergesi. Gözlemciler, Şi Cinping’in 2013’te iktidara geldiğinde “yurtseverlik” mesajını öne çıkarırken, yeni dönemde Çin kültürüne ait olmayan bütün inançlarını pasifize etme girişiminde bulunduğunu ileri sürüyor. Fakat, Ren Yanli “İncil ve Kur’an gibi dini metinlere müdahale etme girişiminin bir ilk olduğunu” vurguluyor.
Uzmanlara göre, Mao Zedong’dan bu yana en katı Çinli lider olan Şi Cinping diğer dinlere bağlı Çin vatandaşlarını ülkeye ihanet edebilecek potansiyel iç düşman olarak görüyor.
Pekin yönetiminim gözetimi altında olan bağımsız tarihçi Zhang Lifan, “Komünist rejim bir tarikat gibi işlediği için Tibet Budizmi, Hristiyanlığı veya İslamiyeti bir rakip olarak değerlendiriyor. Toplumunun kendisine ihanet edeceği korkusuyla da dinler üzerindeki baskıyı artırıyor. Halk üzerindeki kontrolü kaybetmekten korkuyor” diye konuştu.
Uzmanlar, imparatorluk anlayışını inançlara kadar taşımayı hedefleyen Komünist Partisi’nin bu projesinin “bumerang etkisine” dikkat çekiyor. İktidarın inançları değil, ülkeyi, ekonomiyi yönetmesi gerektiğini savunan Ren Yanli, İncil ve Kuran gibi kutsal kitapların bu şekilde yorumlanmasının kolay olmayacağını ve aksine ters etkilerin olacağını belirtti.
DOĞU TÜRKİSTAN'DA İSLAM'IN İZİ SİLİNMEYE ÇALIŞILIYOR
Washington Üniversitesi Uygur araştırmaları bölümü öğretim görevlisi Darren Byler, Müslümanların oruç tutmasının, ibadet etmesinin yasaklanmasının yanı sıra insanların birbirine ‘selamün aleyküm’ ifadesiyle selam vermesinin bile yasaklandığını dile getirdi. Tüm cami ve mescitlerin duvarlarında, büyük puntolarla “Ülkemi seviyorum”, “Partimi seviyorum”, “Aşırılığı reddediyorum” gibi sloganlar bulunuyor. Birleşmiş Milletler ve insan hakları alanında faaliyet gösteren uluslararası sivil toplum kuruluşlarına göre Çin, Doğu Türkistan’da oluşturduğu toplama kamplarında bir ile 3 milyon arasında kişiyi zorla alıkoyuyor. Diasporadaki Uygurlar ise bu kamplarda asimilasyon yapıldığını belirtiyor.