Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İslam Dünyasının Meseleleri İle İlgili Sempozyum

Şakir Diclehan, Türk Ocağı İstanbul Şubesi’nce düzenlenen “Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları 2” adlı sempozyumu değerlendirdi.

İslam Dünyasının Meseleleri İle İlgili Sempozyum

Günümüz İslam Dünyasında Meseleler ve Çözüm Yolları 2 adıyla 27-29 Haziran 2022 tarihinde İBB ALİ EMİRİ EFENDİ KÜLTÜR MERKEZİ’nde Türk Ocakları’nın kuruluşunun 110. Yılında İstanbul Büyük Şehir Belediyesi ile ortaklaşa uluslararası bir sempozyum düzenlendi.

Dokuz oturum ve bir değerlendirme toplantısıyla gerçekleşen bu sempozyumun daha ilk gününde ırkçı bir partinin girişim ve feveranıyla Türk Ocakları İstanbul Şubesi başkan ve yönetim kurulu üyelerinin tamamı hemen görevden alındı.

Görevden alma eylemi gösterdi ki, bu ülkenin kılcal damarlarına kadar girmiş olan İttihat ve Terakki zihniyet ve kadroları, kendilerinin çizdiği sınırlar dahilinde hareket edildiği takdirde, ülkenin sorunlarına çözüm arayışlarına ancak izin verilebileceklerini kanıtladı.

Meselenin asıl sahipleri tarafından sahiplenmediği için, başka kurum ve kuruluşlar konuya el atmakta, eğilmekte ve çözüm yollarını aramanın peşine düşmektedirler. İlk günün açılışına ana muhalefet partisi diye adlandırılan lideri ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi Başkanının konuşmaları dikkat çekiciydi. Başkaları tarafından hazırlanan ve ellerine verilen bu konuşmalar üzerine, bir bardak suda fırtına koparıldı.

Kötülükler, inkâr çığlıkları, kin, haset ve kıskançlık gibi bir yaşantıyı kirleten, ise boğan, ve gönül aynasını karartan duygular harekete geçerek, din ve dinin meselelerinin kendi tekelinde olduğunu görenler, bir kışa girip öbür ucundan bahara çıkmak istenmedikleri için orta düzey ilahiyatçıların katılımıyla gerçekleşen bu toplantının sonuçsuz kalması için ellerinden geleni yaptılar.

Toplumu her yönüyle derinden etki altında bırakan iki yüz yıllık ana meseleye doğru teşhis koyma ve çözümler geliştirme ve arama amacıyla düzenlenen sempozyumun çok sönük kaldığını söylemek durumundayız.

Son yıllarda ivme kazanan, gelişen, büyüyen İslam dünyası söylemlerine karşılık din ve maneviyat alanında arpa boyu yol alınmadığını söylemek gerçeklerin dile getirilmesi demektir. İslam dünyasının dünya ile yarışabilecek bilgi ve analitik bilgi sahibi insan yetiştirmekte yaya kaldığını iddia etmek de bir kehanet değildir.

Kimlik arayışı içinde olan İslam dünyası, baştaki idarecilerden yardım ve medet istemesi mümkün değildir. Bazı cılız sivil kuruluşlar tarafından yürütülen panel, seminer ve sempozyumlar, ne yazık ki pek ses getirmemekte ve lokal kalmaları sonucu geniş kitlelere ulaşma başarısını pek yakalayamamaktadırlar.

Büyük bir kısmını dinlediğim sempozyumun birçok konuşmacısı şikâyet ve tenkitten öte çare üzerinde pek durmadıkları ve bilinen klasik bilgileri tekrar etmekten öte dişe dokunur teklif ve önerilerde bulunmadıklarını gördüm.

İslam ülkelerinde değerler alanı git gide erozyona uğramakta, din ile olan keyfiyet bağlarının gittikçe zayıflamasına karşın çareler üzerinde görüş açıklama yerine var olan durumu tenkitle yetinilmektedir çoğu zaman.

Tarikatlar konusunda birçok ilahiyatçının dert yanmasına ve tarikatları uzun uzun tenkitlerine karşılık ıslah ya da tarikatlar yerine geçecek bir sistemi tartışmaktan çok uzak kaldıkları ve kenarında dönüp dolaştıkları görüldü.

Sempozyumda bildiri sunan bilim adamı, sosyolog veya pedagogların, Türkçülüğü ön plana çıkardıkları ve İslam’ın anlaşılması için dini bilgilerin Türkçe verilmesi gerektiğini dile getirmeleri, bilimsellikten uzak ve duygusal alanda görüş açıklarken biraz da sempozyumu düzenleyen Türk Ocakları yetkililerine hoş görünmek için dillendirdiklerine tanıklık ettik.

Daha önce ilgili makamlarda yer alanların, Diyanet İşleri Başkanlığı ve İstanbul Müftülüğü gibi görevlerde bulunanların, yetkileri var iken fikir beyan etmemeleri, emekli olunca veya başka kurumlara geçince aslan kesilmeleri dikkatlerden kaçmadı. Gelinen noktada günümüz İslam dünyasının meseleler ve çözümlerine çare aranırken donanım, tecrübe, bilgi, birikim ve bunları cesaretle ortaya koyma ve savunmaya ihtiyaç olduğu bir kere daha görüldü.

“Oğlum bina okur, döner döner yine bina okur” misalinden kurtulmaları ve İlahiyatçıların ciddi adım atmaları ve düşünce açıklamaları için önce kendilerinden işe başlamaları gerekmekte ve zihin dünyalarını İslami motiflerle süsleyerek tam ve sağlam bir inançla yol almaları, başarıları için bir zaruret, hatta temel bir şarttır.

 

Kaynk: Farklı Bakış



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER