Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İslam Penceresinden Görünen İslam Devleti

Sinan ESKİCİOĞLU - 05.10.2018 Cuma

İslam Penceresinden Görünen İslam Devleti

05.10.2018 Cuma

İslam devleti ile ilgili yazıları, günlük makaleleri okuyup takip ediyoruz. Nedir bu İslam devleti konusu da zihinleri meşgul ediyor? Bu durumu biraz daha metaforize ederek açalım.

Pencerelerden görünen devlet ve hayat manzaraları olur ya. Acaba İslam Devleti ile ilgili yazanlar-çizenler için pencereden görünen hayat ve devlet neye benziyor?

George Orwell´in 1948 de yazdığı ?1984´ isimli romanı duymuş ve de okumuşsunuzdur. Romanı okurken açılan pencereden nasıl bir manzara görünüyordu?

Siyaha çalan gri, sıkıcı beton binalar, KORKU, kontrol, işkence, çileli hayat, estetikten uzak mecburi ilişkiler, beyinleri yok olmuş robotlaşan bireyler ve iç karartıcı bir manzara.

Aynı bu romanda olduğu gibi, İslam Devleti ile ilgili yazılar kaleme alanlar ya da fikir yürütenler acaba görünen manzarayı nasıl betimliyorlar?

İslam Devleti kimine göre Afganistan, kimine göre de Pakistan, Cezayir ya da diğer ülkelerde oluşmuş bir kavram.

İslam Devleti ile ilgili yazanlar da ilmi olmasından çok, siyasal olmasını ön plana çıkarıyorlar. İlim adamları değil de, aktivistler öne çıkıyor. Ya da kimi zaman İslam düşünürleri dedikleri de oluyor. Ben bunları pek kabul edemiyorum. Çünkü onların bakış açıları ile oluşan manzara çok farklı.

Neden mi?

Sürekli başka ülkelerin sömürgesinden kurtulma düşüncesinde olarak, nasıl bir İslam devleti düşüncesi oluşabilir ki? İslam devleti düşüncesi bir tepki hareketi değildir, tepkisellik değil sistem vardır. Sistem olduğunda da düşmanlık olamaz. Sistem demek bir alternatif sunmaktır (Adil Düzen çalışmasının alternatif sunması değerlendirilmezken, başka ülkelerdeki ne idüğü belirsiz İslam yorumlarının kutsanması da ilginç bir durum).

Ancak İslam Devleti´nden bahsedenler sistem kurma düşüncesinde değillerdir ve olamazlar da. Düşünce yapıları tepki gösterme üzerine olunca her zaman oluşana tepki gösteren kişi olarak, olanı eleştirir ve ortaya alternatif koyamaz.

Başkaldırı, özgürlük temelli, kavgacı ve tartışmacı, diğer ülkelerle tükenmez bir yarış içinde olma ve batıya karşı sürekli bir tepki hali.

İşte İslam Devleti kavramını ortaya koyanların düşüncelerinin yapı taşları?

Bu düşünürlerin ya da müslümanların pencerelerinden görünen İslam Devleti nasıldır derseniz.

?Birinci pencereden görünen manzara: Yeşile çalan gösterişe endeksli bir hayat, her köşe başında camiler, İslami giyim tarzı diye gösterilen sarıklı-çarşaflı insanlar, binalar genelde beton ve itici, kuralların İslami olmasından dolayı mahkemeler de İslam kurallarına göre hükümler verir, kadın hakları ve eşitlik söz konusu değildir, eğitim İslami olduğu için eğitim dili de muhtemelen Arapça ya da Osmanlıca, ötekine söz hakkı olmayan tek düzen bir yaşantı.

?İkinci pencereden görünen manzara: Siyaha çalan ve harabeler halinde görünen evlerin bulunduğu bir hayat. Sürekli batıyla mücadele içinde olma durumundan dolayı bitmeyen bir savaş hali. Görünen bütün araçlar eski ve pejmurde halde. Sokaklarda gezen insanların sayısı bir hayli az ve onlar da ellerinde silahları olan asker görünümlü sakallı cüppeli insanlar, eğitim öğretim yok denecek kadar az ve o da sistemin ilerlemesi için asker yetiştirme üzerine kurulu, kadın hakları ve eşitlik konuşulacak bir konu bile değil çünkü ?kadın, erkeğe hizmet için var olan bir varlık´ düşüncesi bütün ülkede hakim, cihad üzerine kurulu hayat olduğu için sanat ve estetik zaten mevcut değil.

Üçüncü, dördüncü ve diğer pencereler de aslında çok farklı değil.

Evet acı bir durum. Çünkü İslam devleti diye sunulan bu düşünce hep din (inanç ve ibadet) endeksli olarak algılanmakta.

Temel haklardan olan ?aklın korunması´ ilkesi bile sadece alkol, uyuşturucu ve müslüman için zararlı olan diğer etkenlerden aklın korunması olarak algılanmakta.

Aklın korunması, düşünce-fikir hürriyeti-özgürlükler-tartışma kültürü-ötekine söz hakkı gibi algılanmadığı için aslında bütün pencerelerden görünen manzaralar aynı.

İslam´ın penceresinden görünen İslam Devleti manzarası ise bunlardan tamamen farklı.

İslam Devleti manzarası yok, çünkü İslam açısından ?Hukuk devleti´ asıl olandır.

Hukuk devleti dediğimiz de; kişilerin hukuklarını oluşturabilecekleri, oluşturdukları hukuku birlikte yaşadıkları bölgelerde uyguladıkları, özgürlüklerin kimsenin keyfine bırakılmadığı, bireylerin düşüncelerinin üzerine tahakkümün kurulamadığı, her kişinin dinini (inancını) özgürce seçtiği ve bunu yaşarken de ?dinci ruhban sınıfı´nın etkisi-baskısını hissetmediği (çünkü böyle dinciler olamayacağı için), üretim ve tüketimin piyasa kurallarına göre çalıştığı ama bunun yanında paradan para kazanılmadığı, kadınların da erkekler gibi söz söyleme-siyaset yapma ve özgürce kadın olduklarını hissettikleri ve ?kadınların erkeklerin hizmetçileri olduğu´ düşünce tarzının ne kültürde ve ne de hayatın içinde görülmediği, ekonominin ülkenin geneline yayılmasından dolayı şehirlerde beton yığınlarında tıkılıp kalmak zorunda kalınmadığı, İslami eğitim diye dünyadan kopuk, bağnaz ve baskıcı bir eğitim sisteminin olmadığı, inanmadıklarını açıkça söyleyebilen insanların bile mutlu oldukları bir manzara karşımıza çıkar.

Bu manzarada önemli olan hayatı yaşamaktır. İnsanlar özgürce, hukuk´a bağlı kalarak reel hayatı hissederler.

İslamcılık ve İslam Devleti söylemleriyle müslümanların hayatlarını önemsiz hale getirerek, gelecekte kurulacak -daha ne olduğu bile belli olmayan- bir yapıyı sunup insanları kandırmak, onların hayatlarını çalmaktan başka bir şey değildir.

Bu hırsızlığın önüne geçmek,sadece İslam ve hayat hakkında düşünenlerin başarabileceği bir iş değildir. Bu hırsızlığın önüne geçmek için, bütün olarak müslümanların düşünmeleri ve öz düşünceleriyle hayata bakabilmeleri gerekir.

Bakara suresi 30. Ayette geçen, Mutlak Yaratıcı´nın insanı ?halife´ olarak yaratması bir ölçüdür. Bu büyük görevi veren de Yaratıcı´dır. Bu görevi hak eden insan kendi hayatında da, İslam´ın sunduğu sistemi anlamada da güce ve yeterliliğe sahiptir.

Yaratıcı´nın verdiği bu görevi insandan almaya çalışan din tüccarları (din tüccarlarına alan açan yandaşları), böyle yaparak Yaratıcı´ya isyan içine girdiklerini de düşünmelidirler.

Sevgi ve Bilgiyle kalın



Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER