Sait Alioğlu yazdı;
Hatırlayanlar bilir, doksanlı yıllar, siyaseten “ülkenin ‘bir türlü’ yönetilemediği” ve buna binaen, darbe söylentilerinin ayyuka çıktığı ve bizzat ‘postmodern’ biçimlerde askeri darbelerin yapıldığı yıllardı.
Buna rağmen, okurluk anlamında, genelde “toplumun okumazlığı” üzerine söylemlerin havada uçuştuğu, her dönemde olduğu üzere o dönemlerde de epeyce kitap yayınlanmış ve kendi okuruna ulaşmıştı.
Her zaman olduğu üzere, o dönemde de çeşitli alanları içeren kitaplar ilgilisince yayınlanmış ve yine ilgilisince okunmuştu.
Bu dönemin, kitap kategorisi açısından, insanın kendi yetiştirmeyi baz alan ‘kişisel gelişim kitapları’ ile birlikte, ‘iş dünyası’ ile ilgili eserler de revaç bulmuştu.
Bunların içerisinde İshak Alaton imzalı kitaplar kendini öne çıkarmıştı.
O ve muadili eserler, iş insanlarının sektör içerisindeki tecrübelerini ve bunlarla birlikte o arada oluşan düşüncelerin, birazda anı bağlamında okuyucuya sunulması amaçlanmıştı.
Ne gariptir ki, o eserlerin önemli bir kısmını, belki de hayatı boyunda iş insanı olmayacak, o alanda yer, makam iştigal etmeyecek ‘sıradan, ama meraklı’ insanla alıp okumuşlardı.
Bunu nereden biliyoruz; sürekli olarak medya (basın) ortamında yayınlanan ‘satıştaki kitaplar’ listesinden…
Aradan bunca uzun yıllar geçti ve kitap çeşidi çoğaldı. Bunun yanında, kitap bazında kategorilerde çeşitlendi. İş dünyasını anlatan kitaplar, mutlaka bu çeşitlenme içerisinde kendi yürüyüşünü sürdürmektedir.
Son on küsur yıl içerisinde ülkenin ve toplumun içerisine düştüğü duruma rağmen, kitap okuma eylemi devam etmekle birlikte, iş dünyasında dışarıya bilgi, görgü ve tecrübe aktaran eselerinde hâlen okunduğuna tanık olmaktayız.
Bu da iyi bir gelişme.
Sadece, ilgilisinin yaptığı üzere bu tür eserlerle birlikte kitaptan ayrı düşmeme pozisyonu açısından…
İşte bu eserlerden birisi, kendiside bir iş insanı olan Dr. A. Tevfik Dönmez’in ‘bilgi, görgü, tecrübe ve düşüncelerinin harmanlanıp ekmek olacak şekilde hamurun yoğrulması misali, kaleminde çıkmış bulunan ve alt başlığı İş Dünyasında Başarmanın Gücü” olan “İşin Hilesi Dürüstlüktür” adlı eseri.
Adı geçen bu eser, aynı zamanda Kültür Bakanlığı nezdinde “uluslar arası” yayın izni bulunan Çıra Yayınları’nın ’kişisel gelişim’ kategorisi içerisinde, adı geçen yayınevinin de 720. Kitabı olarak 2024 yılı Ekim ayında yayınlanıp raflardaki yerini almış bulunmaktadır.
Adı geçen eser, bir ‘önsöz’ ‘Ticari Hayata Dair Aforizmalar’ ve “Kaynakça’ bölümü ile birlikte, konu sadedinde altı ‘ana’ bölümden oluşmaktadır.
Bu bölümler:
>İş ve Sosyal Yaşam Etiketi,
>Profesyonel İş Dünyasında Kişisel İmaj Yönetimi,
>Ömre Bedel Ticari Tecrübeler,
>İş Dünyasında ve Sosyal Hayatta Davranış Sanatı,
>Yaratıcı Yazarlık veya Kurmaca,
>İş Yaşamına Entelektüel Uyum.
Kendiside bir iş insanı olan Ahmet Güleç, esere dair şu uzun notu düşmüş: "İşin Hilesi Dürüstlüktür - İş Dünyasında Başarmanın Gücü kitabında yazar daha çok ülke insanının iş yaşamındaki yerini saptamaktadır. On iki yıllık bir çalışmanın ürünü ve altı ayrı bölümden oluşan kitap aynı zamanda dillere pelesenk iş hayatının gizemli evrenine ayak basmak için sabırsızlanan gençlerimize teori ve pratiğin harmanlandığı bir nevi iş / ticaret simülasyon deneyimi sunmaktadır.
Yazar, kitapta diksiyon fonetik ve hitabetin kendini gerçekleştirmede hayati rolünü, protokol ve imaj yönetiminin cemiyet içinde yer edinmede olmazsa olmaz bir şart olduğunu ve gençlerin ticari yaşamlarında ihtiyaç duyacakları daha birçok ipucunu belirtmektedir.
Türkiye'de ilk defa bir kitapta yazar İşlediği konuları sahadan örneklerle ele almaktadır.
Dr. A. Tevfik Dönmez'in iş yaşamında başarılı olmanın inceliklerini samimi bir dille anlattığı "İşin Hilesi Dürüstlüktür" kitabı kariyer yolculuğunda sağlam adımlar atmak isteyen herkes için vazgeçilmez bir kaynaktır.
Ahmet Güleç dışında, birçok iş insanı da esere dair görüş ve kanatlarını eserle buluşturmuşlar.
Yazar, eserinin önsözüne şu ifadelerle başlamaktadır: “Ne mutlu bana ki çocukluğumu Malatya Şİrepazarı, Mısır Çarşısı, Gaziantep Şirehanı ve Mersin Uray Caddesinde ticaretin çıplak elle değil fiilen sahada yüz yüze yapıldığı tarihi mekanların tam da ortasında yani kalbinde yaşadım. … Ticaretin sihirli dünyasının her köşe başında yanan her kandil beni bir sonrakine cezp ederken soluklandığım aralarda aldığım küçük notları sizler için derlemeye çalıştım.”
Önsözden alıntıladığımız bu kısa, ama yaşanmışlık açısından önemli değerli olduğuna inandığımız bu cümleler bize çok, ama çok şey söylemekte…
Yazar, aynı zamanda işin hilesini ‘dürüstlük’ olarak tanımlayan ve belki de ileride iş ve gündelik hayatımızda, giderek sakilleşen ve dürüstlüğün neredeyse tüm toplum nezdinde ‘enayilik’ olarak algılanmaya başladığı günümüzde bir motto haline gelecek olan “İşin hilesi dürüstlüktür” ifadesiyle bizlere alacağımız nice dersler vermektedir.
Tecrübelerde, aynen tehlikeler gibi –o da bir tecrübedir aslında- geliyorum, ben de varım demez, ama birike birike bir yekûn oluşturur ve hayatımızda arz-ı endam eder durur.
Yazar, tecrübelerinin bir özetli olan önsözden sonra işe girişmekte ve konuyu dair olup okuyucusuna aktarılması gereken bilgileri, yukarıda belirttiğimiz üzere altı bölüm başlığı arlında sunmaktadır.
Yazar dilimizde ‘özdeyiş’ olarak yer etmiş bulunan aforizmalara ya sayfalarında yer vermiş bulunmaktadır.
>“İmajınız kendinize verdiğiniz kıymetin, başkalarından gördüğünüz hürmetin ta kendisidir.”
>“İntiba çat kapı gelir, kırk sene misafir olur”
>“Sağlam adam yok, sağlam kafa var.”
…ve kısacası işin aslı “işin hilesi dürüstlüktür.”
vesslam…