fotoğraf: Reuters
Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtıyla birlikte IŞİD militanlarının geleceği ve onların ailelerinin akıbeti tekrar gündeme geldi.
ABD Başkanı Trump, “IŞİD’lilerin sorumluluğu artık Türkiye’de, ABD, IŞİD'li mahkumların en kötülerini elinde tutuyor. Türkiye ve Kürtler, kaçmalarına izin vermemeli… Avrupa, çok sayıda talepten sonra onları IŞİD'lileri geri almış olmalıydı. Şimdi bunu yapmalılar. ABD'ye asla gelemeyecek ya da girmelerine izin verilmeyecek!" ifadelerini kullandı.
Çatı yapısını YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) yaptığı açıklamada, "IŞİD'le mücadeleye ara veriyoruz...Yabancı cihatçıların tutulduğu cezaevlerinin korunması artık bizim önceliğimiz değil” dedi.
NATO başta olmak üzere birçok kurum da IŞİD’e karşı kazanımların kaybolmaması gerektiğinin altını çiziyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’da Suriye'de IŞİD’li sayısının abartıldığını ifade ederken Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Hami Aksoy, "Barış Pınarı Harekatıyla terörden arındırılacak alanlardaki alıkoyma merkezlerinde bulunan IŞİD unsurlarının ve yine harekat alanındaki kamplarda bulunan ailelerinin gözetimini üstleneceğiz" dedi.
Hem Irak hem de Suriye’de ciddi bir IŞİD varlığı bulunuyor. Geçen ay biz de durumu yerinde incelemek için Irak’a gittik.
Independent Türkçe olarak uzun zamandır peşinde olduğumuz bir röportaj için izin alabilmiştik.
İzin aldığımız kişi dünyada birçok basın kurumunun röportaj yapmak için sırada beklediği IŞİD’in eski Fırat bölgesi valisi Saddam El Cebel’di.
Röportajı beklerken Iraklı yetkililerden IŞİD’lilerin olduğu kampları ve yaşananları dinledik.
Konuştuğumuz yetkili uzun zamandır IŞİD’le mücadele eden Irak güvenlik bürokrasinin en yetkin isimlerinden.
Yetkili en büyük sorunumuz bunları nereye göndereceğimiz diyor ve o can alıcı örneği açıklıyor:
Yurt dışından önce Nusra’ya oradan da IŞİD’e katılan bir kadın var. İlk evliliğini Iraklı biri ile yaptı ve ondan bir çocuğu oldu ve IŞİD’li kocası öldürüldü. Daha sonra bu kadın Suriyeli bir militanla evlendi ve ondan da bir çocuğu oldu ve o da öldürüldü. Son olarak bu kadın Ürdünlü bir IŞİD militanı ile evlendi ve ondan da bir çocuğu oldu ve bu kocası da çatışmada öldürüldü.
Bu kadın şimdi bizim kaplarda ve üç çocuğu bulunuyor. Bu çocuklar hangi ülkenin vatandaşı ve bunlar nereye gönderilecekler.
Biz bu kadının çocukları ile mülakat yaptık ve çocuklar bize en büyük hayallerinin IŞİD’e hizmet etmek ve IŞİD’de savaşmak olduğunu söylediler.
Birçok ülke kendi militanlarını almak istemiyor. Şu an cezaevlerinde ve kamplarda sayıları yüz bine yaklaşan IŞİD mensupları ve aileleri bulunuyor. Bunları rehabilite etmeden toplumun içerisine nasıl bırakacağız. Herkes bunları bir şekilde kullanıyor ama kimse almak istemiyor.
Önce Nusra Cephesi’nin Doğu Devrim Tugayı Komutanı daha sonra ise IŞİD’in Fırat bölgesi valisi olarak görev yapan 1978 Suriye doğumlu Saddam Ömer Hüseyin Yahya el Cemel’in hikâyesi de aslında IŞİD’in bölgedeki varlığını ve karmaşık ilişki ağını çok güzel ortaya koyuyor.
Saddam el Cebel künye ismi ile Ebu Adiy, Ebu Ubeyde, Ebur Rkiyye el-Ensari
1978 yılında Deyr-i Zor bölgesindeki Ebu Kemal şehrinde dünyaya geldi.
1997 yılında okulu bırakıp Irak’tan Suriye’ye sigara ve küçükbaş kaçakçılığı yapan babası gibi kaçakçılık faaliyetlerine başladı. Sigara kaçakçılığı nedeniyle birçok kez Esed’in cezaevlerinde kaldı. Hayatı Suriye iç savaşının başladığı 2011 yılına kadar bu şekilde devam etti.
Doğu bölgesinde Özgür Suriye Ordusu’ndan (ÖSO) bir askeri lider için Irak ve Suriye arasında kaçakçılık faaliyetleri gerçekleştirdi.
Daha sonra ÖSO'nun genelkurmay başkanlığında Haseke, Rakka ve Deyr-i Zor’u kapsayan Doğu bölgesinde komutan olarak başladı.
Nusra Cephesi aracılığıyla IŞİD’e katıldı
Nusra Cephesi çok sayıda komutanını ve 2 kardeşini öldürdü. Evini havaya uçurdular ama kendisine bunu yapanın Nusra değil IŞİD örgütü olduğunu söylediler.
IŞİD'le görüşmeye giderken tutuklandı. Serbest bırakıldıktan sonra üçüncü kardeşi de öldürüldü.
El Kaide, “IŞİD yaptı” dedi. IŞİD ise “El Kaide öldürdü” dedi. Daha sonra işler açığa çıktı her iki taraf da Cebel’i öldürmeye çalışıyordu.
Yaşananlar üzerine Suriye ve Irak arasındaki sınır bölgesi olan Ebu Kemal’i terk etmek zorunda kaldı ve IŞİD’in hâkimiyetindeki Şeddadi bölgesine gitti ve orada videoyla IŞİD’e biat etti.
Muaz el- Kesasibe davası ve Şaitat katliamı sanığı. Irak istihbaratı tarafından Suriye’de yakalandı. Şu an idam ile yargılanıyor.
Saddam el Cebel’in hikâyesini yakın zamanda Independent Türkçe’de okuduğunuzda IŞİD’in neden bu kadar bölgede anahtar görevi gördüğünü daha iyi anlayacaksınız…
Mesele gerçekten IŞİD mi, yoksa IŞİD eliyle bölgenin dizaynının tamamlanması mı, yoksa daha da vahimi bölgede bir Arap-Kürt savaşının zeminini oluşturma mı?
© The Independentturkish