İranlı ekonomistler ve uluslararası ilişkiler uzmanları, İngiltere, Fransa ve Almanya tarafından kurulan INSTEX´in ABD´nin yaptırım listesinde olmayan gıda ve ilaç ürünlerinin alım ve satımı için oluşturulduğundan dolayı bunun İran için özel şartlar meydana getirmeyeceği ve sorunları çözemeyeceği görüşünde.
İngiltere, Fransa ve Almanya´nın ABD yaptırımlarını aşıp İran ile ticarete devam edebilmek için kurdukları ve "ticari faaliyetlere özel araç desteği" INSTEX (Instrument in Support of Trade Exchnages) adını verdikleri mekanizmayı AA muhabirine değerlendiren İranlı uzmanlar, bu kanalın ihtiyaçlara cevap veremeyeceği ve ABD ile müzakere yapılmadan ekonomik krizin sona ermeyeceğini belirtti.
Tahran Üniversitesi İktisat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Muhammed Kuli Yusufi, AB ülkelerinin ABD´nin yerini alamayacağını, AB´nin ekonomik ve siyasi açıdan ABD´ye fazlasıyla bağlı olduğunu ifade ederek, "Tahsis edilen mekanizma İran´ın sorunlarını çözme kapasitesine sahip değil." dedi.
Yusufi, 3 ülkenin kurduğu INSTEX´in özel şirketlerin çıkarları doğrultusunda faaliyet yürütmediğini, çünkü özel şirketlerin çıkarlarının ABD ile yapacakları ticarette olduğunu dile getirerek, bu şirketlerin devlet yöneticilerinin görüşlerine göre hareket etmeyeceğini ve ABD ile yaptıkları ticaretin zarar görmesine yanaşmayacaklarını söyledi.
İran´ın tüm yumurtaları aynı sepete koyduğu eleştirisinde bulunan Yusufi, "Büyük ve güçlü bir ülke olan İran, neden kendini uluslararası imkanlardan mahrum etsin? Hakikat şudur ki; İran halkı için ABD ve AB arasında fark yoktur. Eğer AB ile müzakere ediyor ve ilişki kurabiliyorsak neden ABD ile direkt müzakere etmiyoruz?" görüşlerini paylaştı.
İnsanların sorunlarını müzakere yoluyla çözebileceğini ve devlet yöneticilerinin bu konudaki görüşlerini yeniden gözden geçirip ABD ile müzakere yapması gerektiğini kaydeden Yusufi, "ABD ile ebediyen ihtilaf içinde kalamayız. Mevcut sorunlar çözülmelidir. Siyasetçilerin sahip olduğu duruşların halk için bir önemi yok. Önemli olan ekonominin üzerindeki baskıların azalması, teknolojinin ilerlemesi ve dünyadan geri kalmamaktır. Fırsatı elden kaçırmamalı ve dünyanın gelişmişlik düzeyinin gerisinde kalmamalıyız." değerlendirmesinde bulundu.
İran halkının tüm ülkeler ile sağlıklı ve rasyonel ilişkilerin olmasını istediğini ve yetkililere millet iradesini göz ardı etmemelerini tavsiye eden Yusufi, şunları kaydetti:
"ABD ile müzakere yapmanın zamanı gelmiştir. İnsanlarımız refah seviyelerinin yükselmesini ve sorunlarının çözülmesini talep ediyor. ABD ile ilişki kurulmaması tüm halkın zararına sonuçlar doğuracaktır."
Yusufi, halk tepkisini defalarca kez gösterdiğini ve artık kalkınma yönünde irade beyan ettiğini ifade ederek, "40 yıllık caydırma çabalarına rağmen halkın geri adım atması noktasında başarı sağlanmadı. Bugün halkımız bazı grupların etkisi altına girmeyecek kadar bilinçlidir. Kalkınmamız, gelişmiş ülkelerle ve ABD ile kurulacak ilişkilere bağlıdır." diye konuştu.
Uluslararası ilişkiler uzmanı Rıza Hücceti, Avrupalıların yapmak istedikleri şeyin tam olarak gerçekleşmediğini çok iyi bildiğini, yine de bu mekanizmaya iyimser yaklaşılması ve özel bir fonksiyon icra edebilmesi için koruma aracı olarak bakılması gerektiğini belirtti.
Nükleer anlaşma imzalandığında ülkenin bir kısmının buna tamamen karşı olduğunu ve hâlihazırda muhalif tarafın hem anlaşmaya hem de FATF´a karşı çıkmak için çok uygun argümanlara sahip olduğuna işaret eden Hücceti, şu değerlendirmede bulundu:
"Nükleer anlaşmayı destekleyenler ve diplomatlar AB´nin kurduğu mekanizmaya şüphe ve tereddütle yaklaşıyor. Hükümet de bu mekanizmanın ekonomide nasıl bir rol oynayacağı konusunda AB tarafından aydınlatıcı açıklamaların yapılmadığı görüşünde."
INSTEX ile yapılacak ticaret ve alış verişin düzeyinin çok düşük olduğunu ve AB´nin bir yandan İran´ı nükleer anlaşmada tutmak için tereddütlü ve tedbirli adımlar attığını diğer taraftan da ABD´nin taleplerini yerine getirmeye dikkat ettiğini söyleyen Hücceti, şu görüşleri paylaştı:
"INSTEX şartları altında sadece küçük şirketler İran ile ticaret yapmayı kabul edebilir. Bu mekanizma büyük şirketlerle rekabet içinde olmayan küçük şirketler için motivasyon faktörü olabilir. Elbette bunun da zorlukları yok değil. Alış verişte paranın nasıl ödeneceği var olan karmaşıklığı daha da artıracaktır. Eğer küçük şirketler ABD´nin yaptırım baskısına maruz kalırsa geri adım atmak zorunda kalacaklar."
Petrol satışının İran´ın en önemli gündemi olduğunu ifade eden Hücceti, "AB´nin açıkladığı araç, petrol satışı için rol oynayabilir mi? Geliri tek ürüne dayanan ve tek kaleme bağımlı ülkelerin zaaf noktası her zaman müdahaleye açıktır. Diğer alanlarda güçlenemedik ve bu bizim zaafımız." şeklinde konuştu.
Katar´a da yaptırım uygulandığında bu ülkenin komşularının potansiyelinden yararlandığını ve yaptırım uygulayan ülkeleri de geri adım atmak zorunda bıraktığını dile getirerek, şunları kaydetti:
"Bu noktada nükleer anlaşmadan ayrılmak da İran için seçeneklerden bir tanesidir. Ancak bu süreçte yaptırımları delmekten başka çıkış yolu görünmüyor. Bu konuda İran´ın jeopolitik konumundan yararlanabiliriz."
İran´a yönelik yaptırımların Katar ile mukayese edilemeyeceğini ancak komşular ve ilişkide olunan ülkelerin potansiyelinden yararlanmaları gerektiğini kaydeden Hücceti, "Ne zaman zor durumda kalsak Çin ve Rusya´ya yöneliyoruz, ancak sorunları aştığımızda da uzaklaşıyoruz. İlişkilerimizi çeşitlendirmek bizim için iyidir. ABD gücüne muhalif güçlerle irtibat kurmalıyız. Elbette bu noktaya gelmeden başka çözüm yolları bulmalıydık. Yıllar önce etkili adımlar atmış olmamız gerekiyordu." dedi.
İran İslami Azad Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Görevlisi Erdeşir Senayi ise nükleer anlaşmaya taraf ülkelerin 9 ay süren yoğun müzakerelerden sonra İran´ın anlaşmada kalması için ekonomik çıkarları koruyacak mekanizmayı açıkladığını ancak bu aracın SPV´den farklı ve İran için sınırlamalar getirdiğini savundu.
İngiltere, Fransa ve Almanya ilk etapta içinde olacağını, zamanla başka ülkelerin eklenebileceğini ifade eden Senayi, "Bu kanalın olumlu yönü dolar olmadan da ticaretin mümkün olmasıdır. Oluşturulan mekanizma ABD yaptırımlarını aşacak şartlara sahip değil." dedi.
Kurulan araç ile AB şirketlerine mal satma imkanının olduğunu ancak paranın bu mekanizmada kalacağını belirten Senayi, şunları aktardı:
"İran AB´nin her hangi bir şirketinden ürün aldığı zaman hesaptaki para o şirkete aktarılacak. Netice olarak ilaç ve gıdanın satılıp alınabileceği şartları oluşturdular, fakat bu ürünler ABD´nin yaptırım listesinde değil. Bu sınırlamaların yetkilileri ne kadar razı edeceğini bekleyip görmek lazım. Belki de başlangıç için iyidir ve daha fazla imkanlar sonra oluşacaktır. Mevcut mekanizma para çekme imkanı sunmuyor."
Senayi, ülkedeki FATF yasasının kabul edilmesiyle ilgili olarak da "Bir diğer mesele de alış verişin FATF ile uyumlu olması gerektiğidir. Avrupa bunun için FATF yasasının İran´da onaylanmasını bekliyor. Bununla birlikte İran Avrupa´ya göre terörizm olarak görülen faaliyetlere son vermelidir." görüşlerini dile getirdi.
AB´den asgari beklentilerin karşılandığını ancak ne ölçüde uygulanacağının belli olmadığını ifade eden Senayi, sözlerini şöyle noktaladı:
"İran´ın istekleri ne kadar karşılanır ve ABD´nin tepkisi ne olur bekleyip görmek lazım. İran siyasi açıdan bu mekanizmayı olumlu karşıladı, ekonomik açıdan ise ilaç ve gıdanın yaptırım kapsamında olmadığını söylememiz gerekiyor. Ancak yine de büyük ve muteber şirketler risk alıp İran ile ticari ilişki içine girmiyor."
ABD´nin anlaşmadan çekilmesinin ardından Tahran yönetimini nükleer anlaşmada tutmak isteyen AB, İran´la ticareti kolaylaştırmak ve Avrupalı şirketleri ABD´nin yaptırımlarından korumak için eylülde yeni bir ödeme mekanizması geliştirildiğini açıklamıştı.
Fransa, İngiltere ve Almanya dışişleri bakanları, 31 Ocak´ta Romanya´nın başkenti Bükreş´te INSTEX adlı bir ödeme mekanizmasının kurulduğunu ortak açıklamayla duyurmuştu.
Fransa Dışişleri Bakanı Jean-Yve Le Drian, İngiltere ve Almanya ile "ticari faaliyetlere özel araç desteği" (INSTEX) adlı mekanizmayı kurduklarını, böylece özellikle sağlık ve gıda sektöründe İran´la ticaret yapmak isteyen Avrupalı şirketlerin bunu meşru şekilde yapabileceğini belirtmişti. Bunun İran için önemli bir jest olduğunu ve nükleer anlaşmaya bağlılıklarını gösterdiğini ifade eden Le Drian, "İran nükleer anlaşmasına riayet ettiği sürece bu ülkeyle ticari ve mali faaliyetlere devam edeceğiz." açıklamasında bulunmuştu.
İngiltere Dışişleri Bakanı Jeremy Hunt da İran nükleer anlaşması kapsamında önemli bir adım atıldığını vurgulayarak, devreye alınacak mekanizmayla AB ile İran arasında meşru ticarete izin verileceğini bildirmişti.
Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas da "Bu mekanizmayla eylem kabiliyetine sahip olduğumuzu gösteriyoruz. Nükleer anlaşmaya inandığımızı gösteriyoruz çünkü bunun Avrupa´nın güvenlik çıkarlarını doğrudan etkilediğini düşünüyoruz." ifadelerini kullanmıştı.