Irak’ın başkenti Bağdat’ta geçtiğimiz hafta sonu düzenlenen uluslararası işbirliği ve koordinasyon toplantısının toplu fotoğraf çekimi, ilginç bir protokol karmaşasına sahne oldu. İran’ın yeni Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir-Abdullahiyan, dışişleri bakanlarına ayrılan ikinci sıra yerine, devlet ve hükümet başkanlarıyla birlikte ilk sırada poz verdi. Birleşik Arap Emirlikleri Başbakanı ve Dubai Emiri Şeyh Muhammed Râşid Âl-i Mektûm ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah Sisi’nin arasına “sığışan” İranlı Bakan’ın, arka sırada Suudi Arabistan Dışişleri Bakanı Faysal bin Ferhan ile İslâm İşbirliği Teşkilâtı Genel Sekreteri Yusuf el Useymin arasındaki kendi yeri de böylece boş kaldı.
Toplantının ardından, Emir-Abdullahiyan’ın “acemilik sebebiyle” böyle davranmış olabileceği konuşulurken, İranlı Bakan’ın diplomatik teamülleri yok sayan tavrı İran basınında da eleştiri konusu oldu. Eski diplomat Kasım Mohebali “Suudi temsilcilerin yanında durarak Riyad’la ilişkilerin geliştirilmesine dair önemli bir şans kaçırıldı. Ayrıca diplomatik nezaket, ev sahibi ülkeye saygının da göstergesidir” değerlendirmesinde bulunurken, İtimad gazetesi “Nerde duracağını bilmiyorsa, o toplantıda ne işi vardı?” diye sordu. Emir-Abdullahiyan’ın toplantıda Arapça olarak yaptığı konuşmanın metni de, ifadedeki zayıflık ve eksiklikler nedeniyle eleştirilerin hedefine yerleşti.
Bağdat’tan Şam’a geçerek Suriyeli yetkililerle bir araya gelen İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir-Abdullahiyan, ülkesine döndükten sonra devlet televizyonunda katıldığı bir canlı yayında, zannedildiği gibi “protokol hatası” yapmadığını şu sözlerle açıkladı: “İran İslâm Cumhuriyeti’nin konumuna uygun ve temsilcisinin durması gerektiği yerde durduğuma inanıyorum.” İran hariciyesinin kendisini nerede konumlandırdığı, herhalde bundan daha net bir biçimde açıklanamazdı.
İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi’nin kabinesinde göreve başlayan Hüseyin Emir-Abdullahiyan, uluslararası diplomatik çevrelerin yakından tanıdığı bir isim. İran Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İlişkiler Okulu’nu 1990’da bitiren Emir-Abdullahiyan, yüksek lisans ve doktorasını da diplomasi sahasında tamamladı. 2007-2010 arasında ülkesinin Bahreyn’deki büyükelçisi olan Emir-Abdullahiyan, 2011-2016 arasında dışişleri bakan yardımcılığı yaptı. Akıcı Arapça’sıyla bakanlığın Irak, Suriye ve Yemen’den sorumlu direktörlüğüne getirilen Emir-Abdullahiyan, Ali Ekber Salihi’nin dışişleri bakanlığı döneminde başladığı görevini Cevad Zarif’in bakanlığa gelişinden sonra da sürdürdü. 2016’da Zarif, Emir-Abdullahiyan’ı görevden aldığında, bu tercihle ilgili çok sayıda spekülasyon yapılmıştı. Bunlar arasında, “Körfez ülkelerinin İran hükümetine ricada bulunarak, kendilerine yönelik sert tutum takınan Emir-Abdullahiyan’ın görevden alınmasını talep ettiği” iddiası özellikle dikkat çekiciydi.
Hüseyin Emir-Abdullahiyan’ın, Ortadoğu’nun çeşitli ülkelerinde İran kontrolünde hareket eden silahlı Şiî gruplarla çok yakın bağlantılarının olduğu biliniyor. Keza, 3 Ocak 2020’de Irak’ın başkenti Bağdat’ta ABD tarafından düzenlenen bir saldırıda öldürülen İranlı General Kâsım Süleymanî de Emir-Abdullahiyan’ın hayranlık duyduğu bir isimdi. İran Devrim Muhafızları Kudüs Gücü’nün komutanı olan Süleymanî’nin, sahadaki silahlı güçlerin İran yönetimi nezdindeki siyasî koordinasyonunda Emir-Abdullahiyan’la birlikte hareket ettiği kaydediliyor. Emir-Abdullahiyan, Süleymanî’yi “O olmasaydı, bölgemizdeki birçok ülke şimdiye kadar çoktan bölünmüştü” şeklinde överken, İranlı generalin de Lübnan, Suriye, Irak ve Yemen’deki silahlı Şiî gruplarla Emir-Abdullahiyan’ın doğrudan temasını sağladığı belirtiliyor.
2013-2021 arasında dışişleri bakanlığı yapan Cevad Zarif, Batılı eğitimi ve kusursuz İngilizce’siyle, İran’ın uluslararası arenadaki en tanınmış ve “diyaloga açık” olarak değerlendirilen yüzlerindendi. Ancak Zarif’in İran’daki “demir leblebi” derin devlet katmanlarıyla yaşadığı gerilimler ve görüş ayrılıkları da sır değildi. Zarif’in yerini, tamamıyla İran eğitim sisteminin ürünü, Araplarla Arapça konuşabilen, İngilizce performansı Zarif’e göre daha zayıf, ideolojik aidiyetleri çok güçlü bir bakanın almış olması, İran’ın sahadaki etkinliğini artıracak gibi görünüyor.
Bağdat’taki fotoğraf çekiminde sergilediği tavırla, Hüseyin Emir-Abdullahiyan, nasıl bir bakanlık yapacağını ve bölge ülkeleriyle ilişkide ne türden bir yaklaşım içinde bulunduğunu da göstermiş oldu zaten.