İran´da, Devrim Muhafızlarını taşıyan bir otobüse düzenlenen intihar saldırısında en az 27 kişi öldü.
İran´ın resmi haber ajansı IRNA, saldırıda 20 kişinin de yaralandığını duyurdu. IRNA, saldırının Sistan ve Belucistan eyaletinde, Zahedan ve Kaş kentlerini bağlayan yolda düzenlendiğini bildirdi.
Devrim Muhafızları karargahından yapılan açıklamada, intihar saldırısının "patlayıcı yüklü bir otomobil" ile düzenlendiği bildirildi.
Reuters ajansına göre Pakistan sınırı yakınlarındaki bölgede bazı militan grupların ve uyuşturucu kaçakçılarının aktif oldukları biliniyor.
Devrim Muhafızları´nın üst düzey komutanlarından Ali Fadavi ´bu saldırıya verilecek yanıtın sadece ülke sınırları içinde kalmayacağını´ söyledi.
İran Cumhurbaşkanı Yardımcısı İshak Cihangir, bu saldırının ardından terörizme karşı ´acımasız´ bir mücadele verileceğini aktardı.
Ceyş el Adl üstlendi
Saldırıyı, Sünni militan grup Ceyş el Adl üstlendi. Grup, otobüsteki "40 yolcunun tümünün" öldüğünü iddia etti.
Ülkede Pazartesi günü İslam Devrimi´nin 40. yıl dönümü kutlanmıştı.
Telif hakkıEPAImage captionGeçen yıl Aralık ayında liman kenti Çabahar´da düzenlenen bir saldırıda 2 kişi ölmüş, 40 kişi de yaralanmıştı. İran Dışişleri Bakanı Muhammed Cevad Zarif, radikal Sünni gruplara istinaden "yabancı destekli teröristleri" suçlamıştı.
İran´da son dönemin en kanlı saldırısı ise Eylül ayında ülkenin güneybatısındaki Ahvaz kentinde bir askeri geçit töreni sırasında düzenlenmiş, saldırıda 24 kişi ölmüştü.
Geçen yıl Temmuz ayında ise Irak sınırında bir Devrim Muhafızları üssüne saldırı düzenlenmişti.
Bu saldırı sonucu da en az 10 kişi ölmüştü.
Sistan ve Belucistan eyaletinde Şii ve Sünni nüfus bir arada yaşıyor.
Beluci silahlı gruplar, Pakistan ile uzun sınır, uyuşturucu ve silah kaçakçılığı, ayrımcılık gibi sorunların yanı sıra halkın yerel ve merkezi hükümete karşı hoşnutsuzluğunun bölge güvenliğini etkilediği ifade ediliyor.
BBC
News/Turkçe
CEYŞU´L ADL; İRAN´DA MUHALİF BİR ÖRGÜT:
16. yüzyılda Safevi hanedanının İran´a hakim olmasıyla birlikte, İran´da Şiileştirme hareketi başlamıştır. Bu süreçten sonra gelen diğer hanedanlar da Şiiliği kabul ederek halkı cebren Şiiliği kabul etmeye zorlamıştır.
17. yüzyıla gelindiğinde ise gerek Şahlık döneminde gerekse İslam Devrimi sonrasında ülkenin resmi dini İslamiyet´in Şiilik mezhebine bağlı Caferiye kolu belirlenmiş ve bu durum anayasa ile tescil edilmiştir. Bu bağlamda tarihsel sürecin vermiş olduğu birikim ve ülkenin yüzyıllar boyunca uyguladığı siyasi politika bağlamında ülkenin yüzde 85´i Şii iken yaklaşık yüzde 10´u da Sünniliği benimsemiştir.
Sünni nüfus ekseriyetle Afganistan ve Pakistan sınırındaki Belucistan bölgesinde yoksulluğun ve işsizliğin yoğun olduğu, su ve elektrik sorunlarının yaşandığı bölgede yaşamaktadır.
Bununla birlikte İran Şahlık ve İslam Devrimi sonrasında baskıcı asimile politikası ile bölgede mezhebi, etnik grupları; Farslılık ve Şiilik kimliği altında eritme politikası içine girmiştir. Bu suretle ülke içinde etnik ve mezhebi gruplar bu politikaya karşı gelerek direnişe geçmiştir. Bu direniş gruplardan birisi de Ceyş´l Adl´ dir.
Örgütün Kuruluş Evresi
Ceyş´l Adl İran´da faaliyet gösteren diğer bir Sünni bir grup olan Cündullah bünyesinde faaliyet göstermekteydi. Fakat 2010 yılında Cündullah lideri Abdulmelik Rigi´nin Tahran yönetimi tarafından yakalanıp idam edilmesinden sonra örgüt bölünme evresine girmiştir. 2013 yılından sonra Selahaddin Faruki takma isimli Abdurrahim Mollazade tarafından Cündullah´ tan ayrılarak Ceyş´l Adl ismiyle kuruldu[1].
Örgütün etkin olduğu bölge Sünni nüfusun yoğunlukla yaşadığı Sistan ve Belucistan Bölgesi´dir. Örgütün amacı Sünni nüfusa ayrımcılık yapan Şii İran´a karşı saldırıları yönetmektir. Bu minvalde adaleti sağlayacaklarını düşündükleri için örgütü Ceyş´l Adl, ?adaletin askerleri? şeklinde isimlendirmişlerdir.
Örgütün Askeri Yapısı
Ceyş´l Adl´i üç tugay meydana getirmektedir. Her tugaya İran tarafından öldürülen liderlerinin isimleri verilmiştir. I. Tugay´a örgütün kurucusu olan Abdulmelik Mollazade, II. Tugay´a Nimetullah Tevhidi, III. Tugay´a ise Şeyh Ziya ismini verilmiştir[2]. Örgütün üye sayısı net bir şekilde bilinmemekle beraber 500´den fazla üyeye sahiptir. Örgütün eylemlerine katılan üye sayısı ise 350´den fazladır. Bununla birlikte eylemlerin planlandığı dönemde Pakistan´dan da milis güç gelmektedir. Aynı zamanda örgütün en büyük destekçileri Beluç aşiretleridir.[3] Bununla birlikte örgütün karargahının Pakistan sınırında olduğu tahmin edilmektedir.
Örgütün Faaliyetleri
Örgüt ilk siyasi eylemini 2013 yılında gerçekleştirmiştir. Bu süreçte Sistan- Belucistan sınırında görev yapan sınır güvenlik güçleri ile girdikleri çatışmada 14 DMO askerini öldürülmüştür. Örgüt ekseriyetle kanlı eylemler planlamakla birlikte, İran askeri personeli kaçırmaktır.
Ceyş´l Adl´in Mayıs 2015 ile Şubat 2016 arasında ülkede kırktan fazla saldırı gerçekleştirdiği iddia edilmektedir. Fakat bu durum biraz abartılıdır. Zira İran İçişleri Bakanlığı Emniyet Muavini Ali Abdullahi Mart 2016´da yapılan toplantıda bu örgütün yaptığı eylem sayısı ve eylemlerdeki can kaybı sayısının gerçeği yansıtmadığını ifade etmiştir[4].
Pakistan-İran İlişkilerinde Ceyş´l Adl
İki devlet arasındaki diplomatik ilişkilerde terör örgütleri her zaman sorun olmuştur. İki komşu ülke arasında da Ceyş´l Adl sorun olmuştur. Zira Ceyş´l Adl Pakistan menşeili bir örgüttür. Öte yandan bölgede yaşanan Sünni-Şii mücadelesi meydana gelmektedir. Bu mücadele kapsamında Pakistan´ın bölgedeki radikal Sünni grupları desteklediği iddia edilmiştir.
Ceyş´l- Adl´in İran´daki adam kaçırma ve sınır saldırılarından sonra, İran yönetimi bir takım tahkikatlar başlatmıştr. İran bu tahkikatların sonucunda Pakistan´ın bu örgüte destek verdiğini iddia etmiştir.[5]Bununla birlikte bu Pakistan´ın örgüte barınak sağladığını da iddialarına eklemişler, bu suretle Tahran Cuma İmamı Seyyid Ahmed Hatemi, Pakistan hükümetinin İran´da işlenen suçlardan sorumlu olduğunu dile getirmiştir[6]. Bununla birlikte İran Dışişleri Bakanlığı da durumu diplomatik ve siyasi yönleriyle takip edeceklerini birçok kez dile getirmişlerdir. Pakistan yönetimi ise bu iddiayı reddetmiştir.
İran´ın bölgesel konumu ve çevresindeki ülkelerle ikili ilişkileri dikkate alındığında gerek Arap Devletlerinin gerekse Pakistan yönetiminin sadece Ceyş´l Adl değil, ülkede bulunan bütün Sünni gruplara destek vermesinin mümkün olduğunu göstermektedir.
Sonuç Yerine
2014´de IŞİD´in kurulup bölgede etkin olması İran´ı endişelendirmiş ve IŞİD ile mücadelede kapsamında ön saflarda yer almasına neden olmuştur. Bununla birlikte 2016´da İran meydana gelen parlamento saldırısı ve İmam Humeyni saldırıları gözlerin başta IŞİD olmak üzere ülkedeki Sünni gruplara çevrilmesine neden olmuştur. Bu suretle İran ülkede güvenlik zafiyetlerini önlemek amacıyla bir dizi önlemler almıştır. Başta Sünni grupların etkin olduğu 50´den fazla yere baskınlar yapılmıştır. Aynı zamanda sınır boylarındaki sınır muhafızı sayısını artırılmıştır. Bununla birlikte örgütlerin sosyal medyadan militan devşirmesini önlemek amacıyla, sosyal medya hesapları engellenmiştir.
Bölgede ABD-İran gerginliği ve bu minvalde ABD´nin Arap Devletleri ile olan ilişkilerinin İran´ı zor durumda bırakması muhtemeldir. Güneydoğu sınırında istikrarsızlığın bulunması İran açısında tam bir dezavantajdır. Zira zaman zaman Belucistan sınırında İran milis güçleri ile Taliban militanlarının çatıştığı sır değildir. İran´ın bu süreçten rahat çıkabilmesi için öncelikle Sünnilerin bulunduğu bölgelerde bir takım reformlar yaparak özgürlüklerin genişletilmesi gerekmektedir. Bununla birlikte bölgedeki alt yapı çalışmaları artırılarak yoksulluğun giderilmesi de önemlidir. Öte yandan ise ülkedeki Sünni grupların pasif kaldığı da gözlerden kaçırılmamalıdır.