Irak’taki İrancı partiler, kaybettikleri 10 Ekim 2021 seçimlerinin sonuçlarına itiraz etmişti.
İtirazları değerlendiren Irak Yüksek Federal Mahkemesi 27 Aralık 2021’de seçim sonuçlarını onayladı.
Sandıktan birinci parti olarak çıkan -Şii- Sadr Hareketi’nin lideri Mukteda Sadr, aynı gün yaptığı açıklamada, barış ve huzuru korumak için “ulusal çoğunluk hükümeti”nin elzem olduğunu söyledi; (Arap) Sünni partileri ve Kürt partileri ile koalisyon işareti verdi.
Irak meclisinde yeni dönemin ilk toplantısı 9 Ocak 2022’de gerçekleşti.
Sadr, meclisin çalışmaya başlamasından bir gün evvel sosyal medya hesabından paylaştığı bir mesajda, mezhepçiliğin, ırkçılığın, yolsuzluğun, milisçiliğin ve yabancı devletlere tabiiyetin sonunun geldiğini savundu.
Dedi ki:
“Bugün artık mezhepçiliğe ve ırkçılığa yer yok. Şimdi ulusal çoğunluk hükümeti zamanı. Bu hükümette Şiiler azınlıkların, Sünnilerin ve Kürtlerin haklarını savunacak; Kürtler azınlıkların, Sünnilerin ve Şiilerin haklarını savunacak; Sünniler azınlıkların, Şiilerin ve Kürtlerin haklarını savunacak.
“Bugün artık yolsuzluğa yer yok. Bütün toplumsal kesimler reformları desteklemeli.
“Bugün artık milislere yer yok. Herkes ordunun, polisin, güvenlik güçlerinin yanında yer alacak. Kanunlar ve nezih Irak yargısı herkesin üzerinde olacak.
“Bugün halkla beraber diyoruz ki: Başkalarına tabi olmaya hayır! Şii’siyle, Sünni’siyle, Kürt’üyle, Türkmen’iyle, Hıristiyan’ıyla, Feyli’siyle, Şabak’ıyla, Yezidi’siyle, Sâbiî’siyle Irak ulusal mozaiğine tabiyiz biz.”
Sadr, bu çerçevede bir koalisyon hükümeti için temaslarını yoğunlaştırırken, Irak’ın başkenti Bağdat birdenbire (!) yeni bir şiddet furyasına maruz kaldı.
13 Ocak’ta ABD Büyükelçiliği’ne roketli saldırıda bulunuldu.
14 Ocak’ta Irak’ın ikinci büyük partisi -Sünni- Takaddum’un genel merkezine ve Sünni siyasetçi Muhammed Albusi’nin yazıhanesine el bombası atıldı.
16 Ocak’ta Kürt siyasetçilerle irtibatlı iki bankaya bombalı saldırı düzenlendi.
Failleri meçhul olan bu saldırıları, Diyala bölgesinde 11 Irak askerinin -resmi açıklamaya göre IŞİD tarafından- öldürülmesi izledi. (21 Ocak)
Peş peşe gelen bu ‘geniş yelpazeli’ saldırıların, Irak’ı yeniden kan davalarına sürükleyerek -veya “Gücümüz, ayrıcalıklarımız, menfaatlerimiz, manevra alanımız tehlikeye girerse ortalığı karıştırırız” mesajını vererek- mevcut siyasi süreci baltalama hedefine dönük bir(çok) komplonun parçaları olduğu ortaya çıkarsa hiç şaşırmam.
Komplo teorisi bir yana; Irak’ın mevcut halinden istifade edenlerin Sadr’a “Vay sen misin mezhepçiliği ve ırkçılığı bitirmeye kalkışan!”, “Vay sen misin yolsuzluğa savaş açan!”, “Vay sen misin milislerin silahlarını toplamaya niyetlenen!”, “Vay sen misin hukuk devleti diye tutturan!”, “Vay sen misin yekvücut bir halkla Irak’ı hakiki bağımsızlığa taşımaktan bahseden!” diye ateş püskürdükleri ve Sadr’ı bu yoldan döndürmek için seferber oldukları kesin.
Yeşeren ümitleri soldurmaya güçleri yetmez inşaallah.
Ve o ümitler tez zamanda çiçek açar inşaallah.