Tarih: 19.02.2021 11:37

İntihar ve cinayet haberleri rahatsız etmiyor mu?

Facebook Twitter Linked-in

Eskiye göre belki gazete satışları azaldı, onun yerini sanal âlem almaya başlasa da, dikkatli okuyucuları tedirgin eden intihar ve cinayet haberleri giderek artıyor. Toplu ya da münferit intihar haberleri karşısında özellikle siyasilerin karşılıklı laf yetiştirmeyi bırakıp toplumun nereye gittiği üzerine kafa yormaları gerekiyor. Bu arada hemen her gün ülkemizin farklı bir köşesinde yürütülen operasyonlarda yakalanan uyuşturucuların yüzlerce kilo ile ifade ediliyor olması da ister itemez ülkemizin bir takım çeteler tarafından uyuşturucu alanı haline getirilmekte olduğunu gösteriyor. Kısacası, toplumsal bir bunalım yaşadığımızı söylemek yanlış olmayacaktır.

Sadece Şubat ayı içinde medyaya yansıyan intihar ve cinayetler karşısında insanın ürkmemesi, tedirgin olmaması mümkün değil. Şimdiye kadar pek görmediğimiz toplu intiharlar ve cinayetler sanki hayatın normal bir parçası imiş gibi görülmeye başladı. Aile içi cinayetlerin sıkça gündeme gelmesi, bir evladın anne, baba ve kardeşini katletmesi ya da amcanın yeğenini öldürmesi üzerinde ciddi olarak durulması ve düşünülmesi gereken sorunlar diye düşünüyorum. Bir çocuk yaşta gencin gözünü kırpmadan üç aile ferdini bıçaklayarak öldürmüş olmasının özellikle üzerinde durulması, sebebinin derinlemesine araştırılması gerekmez mi? Yoksa muhalefete laf yetiştirmek ve hakaret etmekten bu tür konulara ayıracak vakti mi kalmıyor?Advertisement

Son günlerde salgının ortaya çıkardığı kısıtlamaların Mart başından itibaren azaltılarak normalleşmenin başlayacağı açıklamaları toplumda bir rahatlamaya sebep olsa da, artan cinayetler ve intiharların yol açtığı tedirginliğe bir çözüm bulmak çok daha önemli görünüyor. Çünkü Kovid-19 salgınından daha tedirgin edici bir durum söz konusu. Kovid-19 salgınından daha rahatsız edici olduğunu söylerken meseleyi abarttığım anılmasın. Böyle bir değerlendirme yanıltıcı olur. Çünkü salgının bir süre sonra sona erebileceğine dair toplumda bir genel kanaat oluşmuştur. Yürütülen aşı kampanyasının salgına karşı toplumda bir bağışıklık kazandırması söz konusudur. Ancak; sözünü etmeye çalıştığım cinayet ve intihar olaylarının bir aşı ile önlenmesi pek mümkün görünmüyor. Kuzey Avrupa ülkeleri söz konusu olduğunda buralarda refah seviyesinin çok yüksek olduğu belirtilirken, hemen ardından bu ülkelerde intihar olaylarının çok yüksek olduğu belirtilir.

Ülkemizde bazı gazetelerin üçüncü sayfaları sanki bu cinayetler ve intiharlara ayrılmış görüntüsü oluşmaya başladı. Çoğu zaman cinayetler erkeklerin kadın düşmanlığı ile izah edilerek vahşet sanki dikkatlerden kaçırılır olmuştu. Hâlbuki son günlerde yaşanan olayların içinde sebebi topluma net olarak açıklanmamış bir 4 arkadaşın birlikte intiharı var. Birkaç gün olayla ilgili yayın yapıldıktan sonra bir gazete haberinde intihar eden gençlerin kanında uyuşturucu olduğu satır arasında verildi ama olayın derinlemesine inilmedi. Belki toplumu tedirgin etmemek için üzerinde fazla durulmamış olabilir ama bu toplu intihar ve cinayetlerin psikolojik ve sosyal sebeplerinin ilgililer, özellikle de bilim adamları tarafından araştırılması ve çözüm aranması lazımdır. Görmezden gelerek, unutulmaya terk edilerek soruna çözüm bulmanın mümkün olmayacağını unutmamak gerekir.

Sonuç olarak en ufak eleştiri karşısında kıyameti kopararak, muhataplarına hakaret yağdıran siyasiler bundan vazgeçerek adeta bir salgın halini alan cinayet ve intiharlara yoğunlaşırlarsa yararlı bir iş yapmış olurlar. Yoksa karşılıklı birbirlerini mat etmeye yönelik cümleler toplumun sorunlarına çözüm bulmaktan çok uzaktır. Belki de bu sert ve aşağılayıcı üslup giderek topluma da yansıyor ve kamplaşmayı tetikliyor. Derdim felaket tellallığı yapmak değil, sadece yaşanan acılar üzerinde topluca düşünmeye davet etmekten ibaret.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —