“Allah, içinizden iman edenlere ve salih ameller işleyenlere (şunları) va’ad etmiştir: Hiç şüphesiz onlardan öncekileri nasıl ‘güç ve iktidar sahibi’ kıldıysa, bunları da yeryüzünde ‘güç ve iktidar sahibi’ kılacak, kendileri için seçip beğendiği (Hakk) dinlerini kendilerine yerleşik kılıp sağlamlaştıracak ve onları korkularından sonra güvenliğe çevirip (huzura ulaştıracaktır.Çünkü) Onlar, yalnızca Bana ibadet (ve kulluk) yaparlar ve Bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta kendileridir.” [1]
Kendimize şu soruyu sorarak başlayalım.
Biz neden bugün yeryüzünde iktidar sahibi değiliz? Biz neden bugün yeryüzünün halifesi değiliz? Neden bugün yeryüzünde İslam hakim değil? Neden korkular içerisinde yaşıyoruz? Neden İslam ülkelerindeki müslümanlar olarak emniyette (güvenlikte) değiliz? Neden İslam düşmanlarının oyunlarına geliyoruz? Neden Müslümanlar birbirileriyle düşman? Neden Müslümanlar bölünmüşler, parçalanmışlar, birlik ve beraberlik yok, kardeşlik yok?
Sebebi ve cevabı çok basit. Çünkü biz Allah’ın âyette belirtmiş olduğu şartları yerine getirmiyoruz, getirmemişiz de ondan. İmân etmişiz ama ameli salihlerimiz noksan. Yoksa Allah (c.c.) kesinlikle vaadinden dönmez ve caymaz. İmân ettikten sonra bir de ameli salihlerde bulunmamız lazım ki, Allah (c.c.) bize vaadetmiş olduklarını versin. Nasıl ki Peygamber (s.a.s.) ve ashabını ve ecdadımızı yeryüzünde halife kıldıysa, İslam’ı yeryüzüne hakim kıldıysa, bizi de aynı şekilde yeryüzüne halife ve İslam’ı da yeryüzüne hakim kılar.
‘‘Kelime-i şehadet çadırın direğidir. Ameli salih ise çadırdır. Çadırsız direğin faydası olmaz‘‘ Hasan-ı Basri
[1] Nur:55
