Her insan yapıp ettiklerinden sorumludur. İnsanların değer bulması da bunlarla ilgilidir.
İnsanlar fikren ve düşünsel olarak farklı olabilir, tercihlerde ortak yanlar bulunmayabilir. İnsanların duruşları onları büyük ölçüde tanımlar.
Günümüz ortamında ve yaşanmakta olan süreçte insanların değişkenlikleri, yol ve kulvar değiştirmeleri sıklaştı. Bunun nedeni idealden ve inanıştan çok çıkar duygusuyla ilgili. Pragmatist bir yaşam tarzı denebilir. Dalgalara ve etkilere göre yöneliniliyor genelde. Bundandır kişiliklilik ve insan ağırlığı değer yitimine neden oluyor.
Geçmişi, insanın yaşadıklarının ve tutumlarının birikimidir. Kimse bunları silip atamaz. Oldukları yerde duruyorlar. Müslümanlar için bunun bir tartısı, belirleyiciliği var ve bunun da farkındadır. Böyle olunca doğal olarak kendi kendine bir otodenetim sağlıyor. Günah işleme, yanlışlık yapma ancak böyle kontrol altına alınabiliyor. İyilik ve güzelliklerde sınır yoktur.
Düşünürlerin sorumluluğu büyük. Gündelik hayatın sıradan düşünüşlerinin dışındadır. Olayların, durumların geçmişi ve geleceği, sosyolojik değişimlerin etkilerini, sonuçlarının ne olabileceğini, kestirir ya da bilir.
İdeolojik, partizanlık ve çıkarcılık insanların sağlıklı düşünmelerini olumsuz etkiler. Daralmış bir açıdan ve çıkarlar açıdan bakıldığından yapılanlar ve edilenler her koşulda kabul görür. Onlar ne tartışılır ne de üzerinde düşünülür. Olduğu gibi kabul edilir ve uyulur. Belki de günümüz kitlelerinin savruluşu, kapılışı ve giderek çıkmazda oluşlarının nedeni de budur. Arayışlardan ve hakikate, inancın esas temellerine uzak durulur. Sonuçları doğal olarak kendi lehlerine işlemez.
Bir de iyice bozulmuş kimi inanış ve düşünüşlerin birer hakikatmiş gibi hayata egemen oluşu savruluşlara neden. Hakikat yolunu bulmanın ve onun peşinden gitmenin yerine, oluşturulanın peşine takılışlar da çıkmazları çoğaltıyor.
Genel anlamda insanlıktan sorumluyuz, ancak içinde bulunduğumuz topluluklar doğrudan bizi ilgilendiriyor. Onların muhatabıyız, onların oluşturduğu ya da kapıldığı dalgalar çevresindeki herkesi ilgilendirir ve etkiler. Olumsuzluklar giderilemeyince sorunlar giderek büyür ve işin içinden çıkılamaz olur.
Siyasal çekişmeler ideolojik olmaktan çok çıkarlarla ve bulunulan çevrelerle ilgilidir. Liberal ve burjuva düşünüşü genel anlamda insanlığa egemen. Uluslararası çekişmeler de buna dayanıyor. Çıkar paylaşımı veya bunun üstüne hak iddiası insanları daha çok çıkarcı yapıyor.
Günümüz siyasal partilerin durumu bundan ibaret.
Bir de ideolojiler yerine çıkara bağlı çevrelerin kendi yapılarını dini bir renge büründürmeleridir asıl sorun. Yapılan birtakım iyi şeyler olumsuzlukların üstünü örtemez.
Futbol, spor bir dindir, onların mekânları tapınma alanlarıdır.
Kişilere dayalı oluşlar da böyledir. Bugün Kemalizm diye bir din var. Hiç kimse bu bir din değildir diyemez. Onların amentüleri var ve o kuralların asla dışına çıkılamaz.
Irklar ve ırkçılık düşünüşleri birer dindir. Onların etrafında oluşturulanların da amentüleri vardır.
Partiler ve onların liderleri de ne yazık ki birer dini yapı oluyor. Onların her söz ve davranışları birer amentü kuralı gibidir.
Bunların hiçbir zaman ne tartışması olur ne de reddi. Eleştiri asla kabul edilmez. Anında hayat dışı bırakılırlar.
Düşünürlere düşen bunların dışında kalmaları. Bir milletin asıl değerlerini merkeze almaları ve özellikle de Müslümanların Hakikat Medeniyeti’nin yeniden inşası için çabalamalarıdır.
Bizler bugün dönüp geriye baktığımızda neler olup bittiğini görüyoruz. İnsanları, kimi öncülerin tartışılıyor olmasının nedeni de budur. Kendimiz dâhil bu tartının özüne sadık kalmalı, hayatımızı dikkat üzere sürdürmeliyiz. Kendimizden emin ve yönümüzü bozmadan.
