Ahmet Varol yazdı;
31 Ekim 1917 tarihi, o dönemde küresel emperyalizmin başını çeken İngiliz işgalcilerin Filistin topraklarına girdikleri tarihtir. O tarihte Filistin’in güneyinde Nakab Çölü olarak isimlendirilen geniş sahranın batı kesiminde yer alan Bi’ru’s-Seba’ şehrine girdiler.
Bugün medyada daha çok siyonist işgalcilerin kullandığı Berşeva adıyla anılan bu şehrin Arapçadaki adı “Canavarlar Kuyusu” anlamına gelir. İşgalci siyonistler, Mavi Marmara gemisine baskın düzenlemelerinden sonra bizi de bu şehirdeki bir cezaevine götürmüşlerdi.
İngiliz işgalcilerin bu şehre girmelerinden sadece iki gün sonra, 2 Kasım 1917 tarihinde o zamanki İngiliz Dış İşleri Bakanı Arthur James Balfour’un adını taşıyan ünlü Belfur Deklarasyonu’nun yayınlanması onların burayı kendi hesaplarına değil siyonist hareket hesabına işgal ettiklerinin ilanı anlamına geliyordu.
Dönemin İngiliz Dış İşleri Bakanı Arthur James Balfour
İngiltere’nin siyonist hareketle işbirliğini en açık bir şekilde ortaya koyması Belfur Deklarasyonu’nu yayınlamasıyla oldu. Çok kısa bir metinden ibaret olan deklarasyonda; “Haşmetli İngiliz kraliyet hükümeti, Filistin’de Yahudi halkı için milli bir devlet kurulmasını memnuniyetle karşılıyor. Bu gayeye ulaşmayı kolaylaştırmak için en değerli mesailerini harcayacaktır. Şurası açıkça bilinmelidir ki haşmetli kral, Filistin’de bulunan Yahudiler dışındaki milletlerin dini ve medeni haklarına zarar verecek veya Yahudilerin başka herhangi bir ülkede elde ettikleri haklarını ve siyasi nüfuzlarını zedeleyecek hiçbir şey yapmayacaktır.” deniyordu.
Bu deklarasyonun yayınlanmasıyla birlikte Filistin’de uluslar arası bir yönetim oluşturulması ile neyin amaçlandığı herhangi bir şüpheye mahal bırakmayacak şekilde açığa çıkmıştır.
Filistin’in işgali için başlatılan hareketin gerçekte neyi amaçladığını ortaya koyan deklarasyonun yayınlanmasından sonra işgalin genişletilmesi amacıyla saldırılar artırıldı ve General Allenby komutasındaki İngiliz işgal kuvvetleri 9 Aralık 1917’de Kudüs’e girdi.
Edmund Henry Hynman Allenby, Britanyalı Mareşal
İngilizlerin bu toprakları işgal etmesi öncesinde yahudilerin Filistin’de edindikleri mülk miktarı çok azdır. Onun da dört yüz yıl öncesine kadar uzanan bir geçmişi var. Yani Filistinliler kesinlikle topraklarını yahudilere satmamış bilakis ümmet adına bu toprakların bekçisi olmak için mücadele etmişlerdir.
Fakat İngiliz işgal güçleri yahudilerin bu topraklardan mülk edinmelerini kolaylaştırmak için çeşitli baskı uygulamalarına başvurdular. Örneğin çok ağır arazi vergileri koydu, bu vergileri ödeyemeyenlerin arazilerini gasp etti ve sembolik fiyatlarla yahudilere sattılar. Yahudilerin Filistin’e göç etmelerini teşvik için bütün araçları kullandılar.
Filistin topraklarında bir siyonist işgal devleti kurulmasının altyapısını oluşturan iki önemli hadise var: Birincisi İngiliz işgali, ikincisi ise Nazi fırtınası.
Bunlardan birincisi siyonist hareket için toprağı işgal ederek ortamı hazırladı. Ancak asıl önemli olan insan unsuruydu. İngilizlerin tüm teşviklerine ve Filistinlilerden gasp ettikleri arazileri sembolik fiyatlarla yahudilere satmalarına rağmen 1933’e gelindiğinde Filistin topraklarında oluşan yahudi nüfus 170-180 bin civarında idi. Bunların 30-40 bin kadarını da İngiliz işgali öncesinde yerleşenler oluşturuyordu. Doğal nüfus artışını da göz önünde bulundurunca bu dönemde dışarıdan göçün çok yavaş olduğu görülür.
Ama Avrupa’da Nazi fırtınasının ve yahudileri göçe zorlayan şiddetin artmasıyla birlikte yahudiler büyük kalabalıklarla Filistin topraklarına akın ettiler. Böylece 1945’in sonunda Filistin topraklarındaki yahudi nüfus sayısı 800 bini buldu.
Siyonist terör örgütlerinin bir devlet ilan edebilmesi için yeterli nüfusun oluştuğuna kanaat edilmesinden sonra İngiliz işgalciler artık kendi işlerinin bittiğini düşünerek bölgeden çekilmeye başladılar ve 1947 sonuna doğru siyonist terör örgütleri aralarında ittifak kurarak devlet ilan etmeyi kararlaştırdılar. 14 Mayıs 1948 tarihinde de “İsrail” adında bir siyonist işgal devletinin resmi kuruluş deklarasyonu yayınlandı.