AİHM, 47 yaşındaki bir Avusturyalının 2009´da Hz. peygamber´e yönelik kullandığı hakaret içerikli ifadelerin İnsan Hakları Sözleşmesi´nin düşünce özgürlüğü ile ilgili 10. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğine oy birliği ile karar verdi. Yani, hiç kimsenin bir dinin peygamberine hakaret etme özgürlüğü yoktur.
Açıklamada, Avusturya mahkemelerinin şahıs hakkında yerinde ve doğru gerekçelerle hükmettiğinin altı çizilerek, ?Kullanılan tartışmalı ifadeler objektif tartışma sınırlarını aşmıştır. Kullanılan ifadeler İslam Peygamberi Hz. Muhammed´e hakaret içeren bir saldırı olarak değerlendirilmiştir. Ayrıca bu tür başka saldırılar, ön yargıları körükler ve Avusturya´daki dini özgürlüğü tehdit eder? değerlendirmesine yer verildi.
***
Zaman zaman bu köşede yaptığımız analizlerde, Avrupa ülkelerinde insan hakları ve özgürlükler konusunda vahim hataların yapıldığını ve bu yüzden de İslamafobik rüzgarların güç kazandığının altını çizmeye çalıştık. Gerçekten de son yıllarda Macaristan, Polonya ve Çekya başta olmak üzere demokratik dünyada güç kazanan popülist liderlerin ?hukukun üstünlüğü´nü hiçe sayan uygulamaları liberal demokrasi için tehlike çanlarının çalınmasına yol açtığını artık hepimiz biliyoruz.
Maalesef Amerika´nın ağırlığını demokrasiden yana koymadığı bir dünyada liberal demokrasinin bütün dünyada gerileme dönemi yaşadığı bir gerçek. Macaristan ve Polonya´da yargı bağımsızlığı kısıtlanıyor, basın özgürlüğü şeytanlaştırılıyor, sivil toplum ?yabancı ajanı´ olarak değerlendiriliyor. ABD Başkanı Trump basını ?halk düşmanı´ ilan ediyor. Çin ve Rusya gibi otoriter devletler, demokrasiyi küresel ölçekte durdurmak için adeta eşgüdüm halinde çalışıyorlar.
Popülist liderlerin demokrasiden hazzetmediklerini artık biliyoruz. Ne yazık ki demokratik kurumların halk nezdinde güven kaybına uğraması ve küresel kapitalizmin yarattığı eşitsizlikler liberal demokrasinin kan kaybını daha da derinleştiriyor. Kısacası sadece Türkiye´de değil, bütün dünyada demokrasi derin bir kriz yaşıyor. Herkesin gördüğü yalın gerçek şu; popülist liderler çağını yaşıyoruz ve demokrasinin geleceği hepimiz açısından kaygı verici.
Ancak her şeye rağmen, yönetim anlamında demokrasi dışında başka bir alternatifimiz yok. Çok kısa bir araştırmayla bile demokratik dünya dışındaki ülkelerin halini net olarak görmek mümkün. Sofistike cinayet işleri yapan Veliaht Selman´ın ülkesinden İslam Cumhuriyeti adı altında baskı rejimi kuran İran´a ve diğer tüm despotik rejimlere kadar hiçbir ülkede insan hakları yok, özgürlük yok ve hukukun üstünlüğünün esamesi bile okunmuyor.
İşte bu çerçevede Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi´nin, Hz. Peygambere hakaret eden Avusturyalı ile ilgili verdiği karar, liberal demokrasinin geleceği adına umut vericidir. Çünkü dünyadaki bütün olumsuz gelişmelere rağmen, hala hepimizin sığınabileceği tek güvenli liman ?hukuk´tur.
***
Siyasal iktidarlar zaman zaman hatalar yapabilirler, hatta kimi ülkeler ve halkları popülizmin şehvetine de kapılabilirler, ancak hukuk ?adalet rotası´ndan saparsa bu hepimiz için tahmin bile edemeyeceğimiz felaketlere yol açabilir.