Doğru Haber Gazetesi yazarı Yusuf Can yazdı;
-ABD’nin Suyu Kaynamaya Başlayınca Kuzey Suriye’de İşleri Hızlandırıyor!
Dünya gündemi Afganistan ile meşgulken Kuzey Suriye’de yine Amerika merkezli önemli gelişmeler yaşanıyor.
Taliban karşısında tarihsel bir hezimet yaşayarak adeta kaçarcasına Afganistan’ı terk eden Amerika, Kuzey Suriye’de müttefik olarak gördüğü PYD/PKK ile ilgili planlarını hızlandırıyor.
Geçen yıl ABD'nin Suriye Özel Temsilcisi James Jeffrey’nin başlattığı temasların ardından ABD gözetiminde PKK/PYD ile Irak Kürdistan’ı kontrolündeki ENKS arasında uzlaşı sağlanmış ve “Kürt Yüksek Konseyi” kurulmuştu.
İki tarafın söz dinlemesi karşılığında Jeffrey de iki tarafa mali destek ve özerklik sözü vermişti.
Geçtiğimiz Mayıs ayında da ABD’den önemli misafirler ağırlayan PYD/PKK yeni lojistik ve destek sözü almıştı.
Üç gün önce bu ziyaretlere yenisi eklendi.
ABD Dışişleri Bakanı Yardımcısı Joey Hood başkanlığında üst düzey bir heyet, Kamışlo’da PYD/PKK ile görüştü.
Bu heyette Hood'a Dışişleri Müsteşar Yardımcısı ve Suriye Özel Temsilcisi Vekili Bimee Cutrona, Suriye Temsilci Yardımcısı David Brownstein, Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Irak ve Suriye Direktörü Zehra Bell'in eşlik ettiği belirtilmişti.
Hood’un yaptığı görüşmede PYD/PKK ila ENKS arasında varılan mutabakatın bir an önce hayata geçirilmesi için gerekli işlemlerin yapılması gerektiği belirtiliyor.
Aynı dönemde Fransa C.Başkanı Macron’un Kuzey Irak’ta Kürdistan onursal Başkanı Barzani ile görüşmesi tesadüf veya sıradan bir ziyaret değil elbette.
Hood, Kamışlo’da görüşmeler yaparken ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Yardımcısı David Brownstein, ENKS yetkilileri ile çevrimiçi bir toplantı gerçekleştirerek aynı konuyu gündeme getiriyor.
Tüm bu girişimlerden anlaşılıyor ki;
Afganistan hezimeti ile dünyanın yeni bir sisteme (Çok Kutuplu Dünya Sistemine) geçişinin tamamlanacağı görülüyor.
Bu realite ile hareket eden ABD dış politikası Afganistan’da yaşadığı ağır travmanın benzerini yaşamamak için Kuzey Suriye ile ilgili kafasındaki planı hayata geçirmek adına kolları sıvamış görünüyor.
Önümüzdeki yıllarda (Orta vadede) ABD’nin Ortadoğu’daki güçlerini de ardı sıra çekeceği beklenmelidir artık.
Batı Dünyası güç kaybına uğrarken yükselen doğunun nasıl bir manevra yapacağı da ayrı bir merak konusu!
-Taliban’ın ‘İslami Yönetim Modelini’ İhraç Etmemesi İçin Elbirliğiyle Çalışıyorlar!
20 yıldır Afganistan’ı işgal altında tutan ABD askerleri kaçarcasına üslerini ve ülkeyi terk etmeye başlamışlardı ki çevre ülkeler Rusya, Tacikistan ve Özbekistan adeta Taliban’a gözdağı verircesine ortak tatbikat yapmışlardı.
Taliban dolayısıyla Orta Asya’nın yani Rusya’nın arka bahçesinin tekrar karışacağı iddiası ortaya atılarak başta Rusya olmak üzere Orta Asya’nın tüm diktatöryel yönetimleri teyakuza geçiriliyordu.
Taliban yönetimi, Afganistan’ın başkenti Kabil’i ele geçirdiği günün ertesi ülkedeki yönetim modelinin “Şeriat” olacağını ilan etti.
O güne kadar kısmen sakin olan Kabil aniden karışmaya başladı.
Art arda patlayan bombalar ne NATO güçlerini ne Taliban askerini ne de sivil halkı ayırt ediyordu.
Öte yandan ülkenin kuzeyindeki Pencşir bölgesi Taliban’ın hakimiyetini kabul etmeyeceğini belirterek onu uğraştırıyordu...
Tüm bunları alt alta koyunca insanın aklına şu geliyor haliyle;
Acaba Taliban’ın sahip olduğu ve Afganistan’da uygulamaya koyacağı İslami Anlayışın bir ‘Devrim İhracına’ dönüşmemesi adına mı yapılıyordu tüm bunlar?
Öyle ya Taliban uzun süre iç işleriyle meşgul olacak ve Dünyaya- İnsanlığa İslami Yönetimin güzel yönlerini sunamayacak.
Böylece İslam düşmanları ekranlardan rahatlıkla “Siyasal İslam uygulanabilir bir rejim değil” diyebilecekler...