AK Parti tarafından düzenlenen, AK Parti’nin genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın da konuşmacı olarak katıldığı mitinglere ilginin azlığı dikkat çekmeye başladı.
Birbiri ardına üç miting ve hiçbirinde beklenen miktarda kalabalık ile katılanlarda daha önce alışılmış heyecan yok.
Muhalif kalemler, doğal olarak, bu durumu yolun sonuna gelinmesi olarak yorumlama eğiliminde.
Gidiş AK Parti içinden de görünür hal almış olmalı ki, daha önce itirazcı kimlikleriyle bilinmeyen, bazısı halen partide görevli isimler de, ekonomide çekildiği neredeyse herkes tarafından fark edilen sıkıntıları aleni platformlarda eleştirmeye başladılar.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ısrarla “Battık diyorlar, herkesin altında araba var” yollu olayı hafife alma girişimlerine rağmen…
Yorumcular, mitinglere ilgi ve heyecan azlığının ekonomik durumla ilgili olduğunda ittifak halindeler.
Hiç kuşkusuz ekonomi en belirleyici unsur.
Kamuoyu yoklamalarına göre, “Düne göre bugün ekonomik olarak daha iyi durumdayım” diyenlerin oranı yüzde 10’un altında. AK Parti’ye oy verdiğini söyleyenlerde de bu oran fazla yüksek değil (yüzde 25.2); geri kalan AK Parti seçmeni ya “Kötüleşti” (%40.8) ya da “Değişmedi” (%33.9) cevabını vermekte.
Ekonomi bu haldeyken gidilecek seçimde AK Parti’nin MHP’li ortağıyla birlikte iktidarı muhalefete terk edeceğine mutlak gözüyle bakılıyor.
Doğrusunu söylemem gerekirse, seçimde iktidarın değişmesi ihtimalini ben de yüksek görüyorum.
Ancak, sebebi teke indiren ve patenti Süleyman Demirel’e ait “Tencere iktidarları götürür” vecizesini sıkça tekrarlayanlara katılmıyorum.
İktidarın artık hiçbir şeyi doğru yapamadığı, bulduğunu sandığı her çözümün yanlış sonuç verdiği gerçeğine rağmen, yine de konumu itibariyle elinde bulunan imkanlarla sorunu hissettirememe gücü potansiyel olarak var.
Potansiyel olarak ama.
O yola başvursa ve insanlar ekonomideki yanlışlara rağmen sıkıntıyı daha az hissetmeye başlasalar dahi, iktidar değişikliği yine de yaşanabilir.
Faize yanlış tanım verildiği için enflasyonun devasa boyutlara ulaşması ve o yüzden bütün ekonomik dengelerin hemen herkes için bozulması, açlık sınırı altına düşen ailelerin, iş bulamayan geniş kitlelerin varlığı -şimdiki kadar belirgin olmasa da- daha önce de söz konusuydu.
İnsanlar o dönemlerde şimdilerin ‘sabır’ tavsiyesini dinleyebiliyordu.
Bu defa kendilerine ‘sabır’ tavsiyesi pek çoklarını “Ya sabır” diye öfkelendiriyor.
Neden bu defa ekonomik sıkıntılar daha fazla etkiliyor insanları, neden konuya yaklaşım ve tavsiyeler insanlardan daha çok tepki çekiyor olabilir?
Sıkıntılardan hemen hiç etkilenmeyen, şikayet etmeyenin kalmadığı günümüz ortamında bile, sorulduğunda “Benim durumum eskisinden daha iyi” cevabını verdiği görülen o yüzde 10’luk kesimle iktidar arasında zihinlerde kurulan ilişki olabilir mi?
Kendisinden, kendilerinden sorunlara çözüm üretmesi beklenen kişi/lerin yaşanan sıkıntıları görmezden gelmeye çalışmaları, her şeyi süt liman gösterme eğilimine girmeleri, yüzde 10’luk tuzu kuru kesimin sözcüsü görüntüsünü vermeleri?
AK Parti’nin övünme konusu yaptığı, ‘dev eserler’ adıyla anılan köprüler, paralı yollar, devletin itibarını dosta-düşmana gösterme amacı taşıyan binden fazla odaya sahip külliye, yılda sadece bir kez gidilen bir tören mahalline orada sadece bir gece kalınacağı halde bir yerel külliye ile aynı yere yine bir günlüğüne uğrayacak küçük ortağın lideri ve bakanlar için konutlar inşa edilmesi…
Sanki bunlar da muhaliflerin özel vurgu yapmasını gerektirmeyecek kadar göze batan yanlışlar gibi…
O köprülerin, paralı yolların üzerinden “Benim durumum düne göre daha iyi” diyemeyenler geçebiliyor mu acaba?
Her evin önünde var olduğu her fırsatta yüze vurulan araçlar eskisi sıklıkla kullanılıyor mu? Satın alınmaları için bankadan elde edilen kredilerin geri ödemeleri ne durumda? Konunun övünme amaçlı kullanılması zorda olan araç sahiplerine yaşadıkları sıkıntıları hatırlatmaya yarıyor olmasın?
Üzerinde düşünülmeyi hak eden sorular bunlar…
Ekonomik sıkıntılar seçime gidilirken elbette iktidarın en ciddi sorunu, ancak o sıkıntıların yaşandığı günümüz ortamı da yaşanan sıkıntılardan bile daha fazla insanları etkileme gücüne sahip.
Ve galiba iktidar cephesi bunu tam idrak edemiyor.
İdrak edebilse de bu sorunun üstesinden gelinebileceğini sanmıyorum.
Muhalefetin sözcülüğünü üstenmiş görünen CHP lideri ‘Bay Kemal’, ele almaya başladığı konulara ve en son “Birkaç ay piyasadan uzak durun, yolun sonunda ikinci el araç fiyatına 0 kilometre araç alabileceğinizi vaat ediyorum” çıkışına bakılırsa, iktidarın Aşil topuğunu, en zayıf halkasını fark etmişe benziyor.
AK Partililer düzenledikleri mitinglere katılım azlığının ve katılımcılardaki heyecansızlığın sebepleri üzerinde kafa yoruyorlarsa, konunun bu yönüne de baksınlar derim.
Bakmadıklarını görüyorum da…