Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İktidarın öngörü zaafı

Taha Akyol, karar.com’da “İktidarın öngörü zaafı” başlıklı bir yazı kaleme aldı

İktidarın öngörü zaafı

İktidarın temel problemlerinden biri ekonomideki öngörü zayıflığıdır. Bu bir zihniyet meselesi olduğu için ciddiyetle üzerinde durulmalı, tahlil edilmelidir.

Evvela “2023 Hedefleri”ne bakalım… 2011 Seçim Bildirisi’nde yer alan bu hedeflere göre mesela kişi başı gelirimiz 25 bin dolara çıkacaktı. Aksine, 8 bir dolara düştü!

Çünkü iktidar 2011 yılında “2023 Hedefleri”ni açıklamış fakat bu hedeflere götürecek sanayi, tarım, eğitim, dış politika gibi alanlarda izlenecek politikalara dair teknik programlar ortaya koymamıştı. Yol haritası yoktu.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                    

İddialı hedefler hatta siyasette hamasi ufuklar ortaya koyan ama “metot” içermeyen, “rasyonel” planlama yapmayan bir düşünce biçimi. Zihniyet dediğim, bu.

‘RASYONEL’ PROGRAM FAKTÖRÜ

2003 Hedeflerine göre 500 milyar dolar ihracat yapacaktık! Bu hedefe ulaşmak için dış politika planlaması yapılsaydı, mesela Mısır’la yedi yıl süreyle kavga ederek doğu Akdeniz’de yalnızlığa sürüklenir miydik? Mallarımıza boykotlar yapılır mıydı?

“Faiz sebeptir” gibi dünyada hiçbir ekonominin kabul etmediği politikaları uygulamaya kalkar mıydık?

Bu kadar ihracat yapmak için tarım ve sanayide sektörel bazda verimlilik, teknoloji ve üretim programları yapmak gerekmez miydi? Halbuki İktidarın kendisinin hazırlandığı 2019 tarihli 11. Kalkınma Planı’nda, 2014-2018 döneminde “yüzde 4.9 olan ortalama büyümenin 3 puanının tüketimden, 1 puanının ihracattan, 1.3 puanının sabit sermaye yatırımlarından geldiği” belirtilmektedir.

2023 hedefleri için programlanmış bir ekonomi politikasında, bunun tersine, en büyük payın sabit sermaye yatırımları olması gerekmez miydi? Gerekirdi ama daha fazla borçlanarak tüketimi artırmak daha fazla oy getiriyordu.

Yine aynı düşünme tarzı: İnsanlarda umut yaratan, hatta “yeniden büyük devlet oluyoruz” şeklinde milli duygularımızı okşayan hedefler… “Eyy” hitaplarının bu duyguyu beslemesi…

Ama o hedeflere götürecek “rasyonel” programların yokluğu… Sonuç, kriz…

TAM TERSİ OLDU

Daha yakına gelelim. “İhracatta her ay bir rekor kırıyoruz, ihracatımız 200 milyar doları aşıyor” müjdesi… (5 Temmuz 2021)

TL’yi ucuzlatıp ihracatı artırarak enflasyonu da yenecektik. “Çin böyle kalkındı” idi. (3 Aralık 20121)

Fakat dün açıklanan dış açık rakamları bunun aksini gösteriyor. Enerjideki fiyat artışlarını çıkarsak bile durum iç açıcı değil.

İhracatı şahlandıracak olan asıl faktörün TL’yi ucuzlatmak değil, teknoloji, verimlilik, yüksek katma değer gibi politikalar olduğunu daha başta “öngörmek” gerekmez miydi?

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “faizde düşüşe geçiyoruz, enflasyonda düşüşü de göreceğiz” sözünü hatırlıyorsunuzdur. (4 Ağustos 2021)

Sayın Erdoğan bu konuşmayı yaparken, 12 aylık enflasyon oranı resmen yüzde 19.25’ti… Bugün 12 aylık enflasyon oranı resmen yüzde 61.14 ve geçen 20 yılın rekoru!

Bütün iktisatçılar, emirle faiz indirtme yüzünden enflasyonun tırmanacağını söylerken, Erdoğan “enflasyonda düşüş” başladığını söylüyordu çünkü “faiz sebeptir” diye düşünüyordu. Faizi indirttik öyleyse “enflasyonda düşüşü de göreceğiz” idi… Aksi oldu, enflasyon şahlandı.

‘Faiz sebeptir’ şablonu, öngörüyü ve dolayısıyla doğru politikaları engelliyor, görüyorsunuz. Hem de 2011’den itibaren adım adım…

MODERN İKTİSAT

Niye böyle?.. Modern iktisat biliminde bütün bunlar yazılı olduğu halde ve saygın iktisatçılar bütün bu sonuçları öngörüp uyardığı halde niye bu öngörü eksikliği?

Bu sualin cevabı, Sayın Nebati’nin şu sözlerindedir:

“Biz, bize öğretilmiş şeyleri yapmaktan vazgeçme zamanının geldiğine inanıyoruz…” (23 Aralık 2021)

Bakan Nebati, uyguladıkları politikaları “müthiş bir paradigma değişikliği” diye niteliyor.

İşte öngörü mesafesini daraltan, öngörülerin yanlış çıkmasına ve bu yanlış öngörülere dayalı politikaların krize sürüklenmesine yol açan asli zihniyet faktörü budur!

Yüzlerce yıl on binlerce ekonomik olayda test edilerek sınanmış modern iktisadı bırakıp hiç denenmemiş, teorisi yapılmamış, bu yüzden öngörü kazandırmayan “benim tezim”le ekonomi yönetmek! Neticesi, kriz.

Halbuki ‘ortodoks’ politikalar bu iktidarın ilk on yılında milli gelirimizi kişi başına 12 bin dolara çıkarmıştı, heterodoks politikalar ise 8 bin dolara düşürdü… Özeti bu.                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                           Kaynak: Farklı Bakış



Anahtar Kelimeler: İktidarın öngörü zaafı

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER