Üzerinde durmak istediğim düne ait iki haber var.
İlki, gözaltında tutulan emekli amirallerle ilgili mahkeme kararı öncesinde savcının “Diğerleri bırakılsın, fakat bildiriyi kaleme aldığı için o tutuklansın” tavsiyesinde bulunduğu Ergun Mengi’nin savunmasıyla ilgili.
Diğeri ise, AK Parti’de genel başkan yardımcısı Nurettin Canikli’nin muhalefetin “128 milyar dolar nerede?” soruna verdiği cevap…
Emekli amiral Ergun Mengi, ifadesinde, “Sayın Cumhurbaşkanımız da duyuru sonrasında gerek Montrö Sözleşmesi, gerekse ‘sarıklı amiral’ haberleri ile ilgili olarak bizimle aynı yönde endişesini dile getirmiştir” demiş.
Dediği doğru. Ülkeyi ‘darbe çağrısı’ olduğu iddiasıyla günlerdir meşgul eden ‘emekli amiraller bildirisi’ konusunda yaptığı açıklamada, Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kesinlikle art niyetli bir girişim” dedikten sonra, bildiride işlenen iki konuya cevap verme ihtiyacı hissetmiş.
Açıklamanın “Montrö Antlaşması’ndan çıkmak gibi bir niyetimiz yok” bölümü, Meclis başkanının bir TV programındaki yanlış anlaşılabilecek ifadelerine karşı bildiride verilen tepkiye bir cevap.
Bir dini toplantıya bir amiralin sarıklı-cüppeli katılmasıyla ilgili fotoğrafa duyulan hassasiyet için de, “TSK’nın disiplin anlayışı ile bağdaşmayacak fotoğraf veren askere olumlu bakmadık, bakmayacağız” demiş Cumhurbaşkanı Erdoğan…
Nitekim emekli amiraller serbest bırakıldı.
AK Partili Nurettin Canikli’nin muhalefetin “128 milyar nerede?” sorusuna Twitter üzerinden verdiği cevabın kısa hali de şu:
“30 milyar doları ithalatçılar satın almış. 2019 ve 2020 yıllarında toplam 36 milyar dolarlık altın ithalatı gerçekleştirildi. 75 milyar doları Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler tarafından satın alınmış. Yani 75 milyar dolarlık TL cinsinden hesaplarını dolara çevirmişler. Bu 75 milyar dolar Türkiye’deki bankalarda hesaplarda durmaktadır.”
Muhalefet “Türkiye’de yerleşik gerçek ve tüzel kişiler tarafından satın alınmış” bilgisinin içinin doldurulmasını ‘gerçek ve tüzel kişiler’ diye geçiştirilenlerin kimler olduğunun açıklanmasını istiyor zaten.
Güven bunalımı
Bu iki haber iktidar cephesinin kendisine yönelik bir ‘güven’ sorunu yaşandığının farkına varmakta olduğunu göstermesi bakımından önemli.
Henüz bakanken katıldığı bir toplantıda (1 Haziran 2018), Berat Albayrak, kendisine partisinin bir seçmeninin söylediğini belirttiği bir sözü aktarmıştı. Seçmen “Cumhurbaşkanımız aya kadar 4 şeritli yol yapacağım dese, vallahi inanırız” demiş…
Gerçekten de, AK Parti, her seçimde sayılarını biraz daha artırarak kendisine böylesine güven duyan bir seçmen kitlesi oluşturmuştu. O güvenle bugünlere gelindi.
Ancak son zamanlarda vatandaşın iktidar cephesine güveninde bir aşınma meydana geldiği hissediliyor. Ben bunu bayağı bir zamandır hissediyordum da, AK Parti zirvesinin aynı hissi duyduğundan kuşkuluydum.
Yukarıda alıntıladığım açıklamalar orada da farkındalığın meydana geldiğinin dışa vurumu kabul edilebilir.
Emekli amirallerin kendilerinin ‘duyuru’ diye adlandırdıkları açıklamaların ‘darbe çağrısı’ olduğuna dair AK Parti içerisinden ve AK Parti’nin itibar ettiği medyadan gelen ağır ithamlarla Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuya ilişkin açıklaması arasında ciddi bir yaklaşım farkı var.
Daha alttan alıyor AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bildirinin içeriğinde yer alan iki konuya cevap verme ihtiyacı duyuyor. Mahkeme de savcının birine yönelik “Tutuklansın” talebine rağmen gözaltındaki emekli amirallerin hepsini serbest bırakıyor.
İyi de yapıyor.
Anketlere bakalım
Ülkemizin bir araştırma kurumunun yaptığı bir çalışma neden “İyi yapıyor” dediğimi destekliyor.
İstanbul Ekonomi Araştırma 5-7 Nisan tarihlerinde 12 ilde 1515 kişi ile görüşmüş.
Kurum çalışmayı ve sonucunu şöyle tanımlıyor:
“Çeşitli aralıklar ile gündeme gelen darbe tartışmalarına bir yenisi daha eklendi. Geçtiğimiz hafta sonu 104 emekli amiralin imzasının yer aldığı bir bildirinin yayınlanması adeta ülkenin gündemine oturdu. Bir kesim bu bildiriyi bir muhtıra veya darbe girişimi olarak değerlendirirken, diğer kesim ise bu bildiriden bir darbe iması çıkarılamayacağı görüşünde. Bildirinin yayınlandığı günün hemen ertesinde 10 emekli amiral gözaltına alındı. Emekli amirallerin sabah erken saatte gözaltına alınmasından, bildiride kullanılan dil ve üsluba kadar pek çok konu fikir ayrılıklarına yol açmakta ve tartışmaları derinleştirmekte. İktidar temsilcilerinden gelen sert açıklamalar ise önümüzde önemli bir yargılama süreci olacağını gösterir nitelikte. Türkiye Raporu olarak Nisan ayının ilk anketinde bu konuyu ele aldık ve katılımcılara Türkiye’de darbe tehlikesi olup olmadığı hakkındaki düşüncelerini sorduk.”
Sonuç şu: “Türkiye’de darbe tehlikesi olduğunu düşünüyor musunuz?” sorusuna, vatandaşların yüzde 73.5’i “Hayır, düşünmüyorum” cevabını vermiş. “Evet, düşünüyorum” diyenlerin oranı yalnızca 22.8…
AK Parti’nin emekli amiraller tarafından yayımlanmış bildiriyi değerlendirmesi ile sıradan vatandaşların konuya yaklaşımı arasındaki fark, önemli bir bölümü AK Parti seçmeni sayılabilecek kitle ile arada ‘güven’ sorunu yaşandığının işareti.
Benzer bir durum, 128 milyar dolar konusunda ve İstanbul sözleşmesine yaklaşımda da kendini belli ediyor.
MetroPoll araştırma kurumunun sıcağı sıcağına yaptığı bir ankette Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilen İstanbul Sözlemesi’nin halk tarafından değişik değerlendirildiği görülmüştü. “Kararı onaylamıyorum” diyenler yüzde 52.3, “Onaylıyorum” diyenler ise yüzde 26.7 çıkmıştı ankette.
Siyasete yansır
Nurettin Canikli’nin 128 milyar dolarla ilgili daha önce hiç girilmeyen ayrıntılara yer verdiği açıklaması da toplumdan gelen taleplere bir cevap sayılabilir.
“Aya kadar 4 şeritli yol yapacağım” denildiğinde bile inanmaya hazır olduğu düşünülen kitleler, bugün iktidarı verdiği tepkileri geri almaya, hiç girmediği ayrıntıları paylaşmaya zorluyor.
İktidar cephesine güven aşınıyor. Bunun elbette siyasete yansıyacak sonuçları olacaktır.
[İstanbul Ekonomi Araştırma’nın anketi bir Arap gazetesinde karşıma çıktı. Kurumun internet sitesinde yer aldığı halde anketin ‘yerli ve milli’ gazetelerde haber değeri bulmaması çok ilginç.]