ktidarı kim tenkit edemez, hep över, toz kondurmaz, daha doğrusu bu pozisyonu devamlı göz önüne koyar ve korumaya çalışır?
Sanırım böyle bir tavır ve davranış iktidardan kendisi veya grubu adına menfaatlenen ve bu menfaati korumak ve büyütmek isteyen kimselere aittir.
Benim böyle bir meselem, iktidardan şahsım veya yakınlarım için bir menfaat talebim olmadığı için gerektiğinde tenkit de ederim, ettiğim de olmuştur.
Samimi ve yapıcı tenkit iktidarı desteklemek demektir, ülke/kamu menfaatini önde tutmak demektir, iktidara ve kamuya en büyük zararı verenler, şahsi menfaatleri için hatalara göz yuman; işi gücü yalakalık ve yağcılık olanlardır.
Şimdi ?ama?? ya gelelim:
Eğer iktidarın bir hatası, bir kusuru, bunun kaynaklandığı sorumlu merkez ile görüşerek, onların da açıklamalarını aldıktan sonra doğrudan kendilerini uyararak ve doğru olanı söyleyerek düzeltilebiliyorsa önce bunun denenmesi gerekir.
Tenkit iyi niyetli, yapıcı ve bu niteliklere uygun üslupta olmalıdır. Muhalefetin kötüye kullanacağı usulsüz tenkitler kale alınmaz, her ne pahasına olursa olsun savunmaya geçilir.
Tenkit yalnızca hatalı ve kusurlu olanı seçip ilan etmekle olmaz; iyi, doğru, faydalı olanı da dile getirmek, takdir ve teşvik etmek gerekir.
?Hata, eksik, kusur? kavramı da önemlidir. Önce bunda anlaşmak gerekir. Mesela muhalefete ve muhalif yazarlara göre iktidarın ?doğru, faydalı, eksiksiz? olan hiçbir kararı ve icraatı yoktur.
Ayrıca ictihad, görüş, değerlendirme? farklarına dayalı olarak da hata değerlendirmesi farklı olabilir. Birilerinin görüşlerini iktidarın devamlı kendi görüşlü ile değiştirmesini beklemek de doğru değildir. İktidar ehli ile istişareden, gerekli araştırma ve incelemeleri yaptıktan sonra kararını alır ve uygular; doğru söze kulak vermemiş ise, hatada ısrar etmiş ise, zarar vermiş ise seçimde hesabı görülür ve bedelini öder.
?Çizmeden yukarı çıkma? sözü meşhurdur. Bu sözün hikayesine göre bir çizmeci, bir ressamın sergisini gezerken atının yanında duran bir süvariye takılmış ve tenkit etmeye başlamış, ressam onu çizmenin sonuna kadar dikkatle dinlemiş ve not almış, çizmeci pantolon konusuna geçince ressam, ?Sen çizmeyi aşma, bu senin uzmanlık alanın değil? demiş.
Şimdi bakıyorum köşe yazarlarının çoğunun bilmedikleri konu/alan, fikir yürütmedikleri bir mesele yok. Aslında bilmedikleri, yanlış bildikleri, haklı olmadıkları tenkitlerinde hatalı olan, kendisini düzeltmesi gereken kimdir? İnsanın haddini bilmesi ona en çok yakışan erdem değil midir?
Evet, iktidar öven, yeren, tenkit eden herkesi mümkün oluğu kadar dinlemelidir, ama her esen yele göre yön değiştirmesi ondan beklenemez. Tenkitleri değerlendirmeli, övenlerden çok samimi eleştiride bulunanlara kulak ve değer vermeli, doğru ve uygun olduğu apaçık düşünce ve tekliflere de uymalıdır.
Ben referandumdan önce bir yazı yazmıştım, tıpkı ?örtülü sigara? başlıklı yazım gibi bunu da maksadımın dışına çekerek eleştirenler, hatta hakaret edenler oldu. O yazımda özet olarak şunu demiştim: Bir inancı, bir davası olan insanların bir iktidarı desteklemelerinin ölçütü, o iktidar ile dava arasındaki ilişkidir. Eğer iktidar -davanın sahibi olmasa da- başarıya ulaşması bakımından elverişli ise ve herkesin (başka inanç, dava ve hedef sahiplerinin de) içinde oldukları gemiyi tehlikeye sokmuyorsa desteklenir, değilse desteklenmez.
Fıkıhta, ?Vacip olanı tamamlayan, vacibin yerine getirilmesine yardımcı olan şey de vaciptir? diye bir kural vardır. O yazımda bu kurala da atıfta bulunmuştum.
Yine aynı noktada duruyorum.