İktidar cephesi yanlış kampanya ile kendisini boş yere zora soktu.. Ya beklenmeyen olursa?

Fehmi KORU; Cumhuriyet´i kuran parti CHP 1946´da sarsıldı, 1950´de iktidarı kaybetti. 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi CHP´yi yeniden iktidara İsmet İnönü?yü ülkeyi yönetmeye taşımak istediyse de bu formül uzun ömürlü olamadı.

İktidar cephesi yanlış kampanya ile kendisini boş yere zora soktu.. Ya beklenmeyen olursa?

Sandık başına gidilirken, demokratik her ülkede, bütün siyasi partilerin umudu, seçimi kazanmak veya en azından önceki seçimlerden daha parlak bir başarı elde etmektir.

İktidar parti/leri için de bu böyledir, muhalefet için de; ancak, iktidar için bu beklenti muhalefet partileriyle karşılaştırılmayacak kadar hayati önemdedir.

Kendi siyasi tarihimizden de biliyoruz: Partiler için ebediyyen iktidarda kalmak bir hayalden ibarettir; günü geldiğinde iktidarlar yerini yeni iktidarlara bırakır?

Cumhuriyet´i kuran parti CHP 1946´da sarsıldı, 1950´de iktidarı kaybetti. 27 Mayıs 1960 askeri müdahalesi CHP´yi yeniden iktidara İsmet İnönü?yü ülkeyi yönetmeye taşımak istediyse de bu formül uzun ömürlü olamadı.

Adalet Partisi (AP), Anavatan Partisi (ANAP), Doğru Yol Partisi (DYP), Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP), Demokratik Sol Parti (DSP), Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), Milli Selamet Partisi (MSP) ve Refah Partisi (RP) 1980 öncesi ve sonrasında iktidar yüzü gören partiler?

Ne kadar çok parti, sayması bile zor.

Bugünkü iktidar da eninde sonunda bir başkasıyla yerini değiştirecektir; ancak Pazar günü sandığa gideceğimizde kullandığımız oyla iktidarı yerinden edecek bir sonuç çıkmayacak. Bir ?yerel seçim´ bu ve belediyeler yönetimleri için oy kullanacağız.

/resimler/2019-3/26/0554531557937.jpg

Yerel seçimde genel seçim kampanyası

Öyle olduğu halde, iktidar cephesi bu seçime yereli aşan bir önem atfettiğini belli ediyor. Bakanlık, başbakanlık yapmış bir ismi TBMM başkanlığı koltuğundan kaldırıp İstanbul´a belediye başkanı adayı gösterdiği gibi, Ankara ve İzmir´de de daha önce bakanlığa layık görülmüş isimlerle seçmenin karşısına çıkmakta.

Sürecin başlarında yalnızca AK Parti genel başkanı da olan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan?la kampanyasını yürüteceğini duyurmuş olan AK Parti, son viraja girildiğinde hafif/ağır demeden bütün toplarını cepheye sürdü.

Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminde bakanlar günlük işleri çevirmekle görevli yarı-siyasi tipler olarak belirlenmişken, işte görüyoruz, daha önce siyasete hiç girmemiş bakanlar bile kampanyaya destek veriyorlar.

Bürokrasiden gelme Cumhurbaşkanı yardımcısı dahi son günlerde siyasi tavır aldı.

Muhalif cepheden isimlere yönelik ancak devletin arşivlerinde yer bulunabilecek kişiye özel bilgiler gazete manşetlerine yol bulabildi.

Her şey, sonuç itibariyle yerel olan seçimde mutlaka başarılı olabilmek, iktidarın kazanma serisini devam ettirdiğini gösterebilmek için?

En başta da söyledim: Bütün partiler kazanmak, başarılı olmak ister, iktidar için bu durum daha da hayati önemdedir; ancak iktidar cephesi tarafından yürütülen kampanyanın dozu bana yine de şaşırtıcı geliyor.

Daha da şaşırtıcı olabilecek şey, bütün bu çabalara rağmen, Pazar günü sandıktan iktidar cephesini rahatsız edecek farklı bir sonucun çıkmasıdır. AK Parti-MHP ittifakının ülke genelinde oyların yarısından fazlasını alması siyasetin doğasının gereğidir; en son geçen yıl yapılan seçimde ittifak cephesi yüzde 52 oy alabilmişti.

Bu seçimde de iktidar cephesinin aynı başarıyı göstermesi beklenir.

Ya tersi olursa?

Muhalefeti oluşturan diğer partiler ?daha başarılı´ oldukları kanaati oluşturacak bir oyla seçimden çıkarlarsa?

Geleneksel olarak AK Parti veya MHP´nin elinde bulunan büyükşehir belediyelerinden bazıları muhalefet partilerinin gösterdiği adaylar tarafından kazanılırsa?

Ankara sözgelimi, ya da İstanbul? Bursa, Balıkesir, Antalya gibi AK Partili başkanlarca yönetilen kentlerimiz, Manisa, Adana, hatta Osmaniye gibi MHP´li belediye başkanlarına sahip kentler başka partilerin aday gösterdiği kişileri belediye başkanı seçerlerse?

Olur mu, böyle bir sonuç çıkabilir mi bilemem elbette, ancak geçmişte yaşananlara baktığımda, yenilmez armada gibi görünen nice partinin hiç beklemedikleri seçimlerde seçmen tarafından façalarının bozulduğunu görebiliyorum.

İktidarlar geliyor ve gidiyor?

Bizde de, başka ülkelerde de?

Olmayacak senaryonun olması durumunda?

Ya bu ?yerel seçim´ yerel iktidarları sarsacak sonuçlarla ülkeyi tanıştırırsa?

Özellikle de iktidarın bütün ağır toplarını sanki genel seçim imiş gibi cepheye sürmesi, ?beka sorunu´ türünden ancak en son başvurulabilecek bir silahı erkenden söylem olarak benimsemesi ve her türlü ?mahrem´ bilgi ve belgenin ortalığa saçılması söz konusu iken böyle bir durum yaşanırsa ne olacak?

El altında hazır tutulan ?dış güçler´ mazereti sandık başına yabancı ellerin müdahalesi düşünülemeyeceğine göre geçerli olmayacak, medyanın çok büyük bölümünün bu seçimde iktidar cephesine destek verdiği ortadayken ?iç güçler´ bile mazeret olarak kullanılamayacaktır.

Yazılarımda sürekli ?Olmaz? diyegeldiğim senaryo olur ve muhalefet seçim sonunda iktidar cephesi karşısında daha başarılı görünürse, bu sürpriz durum, siyasette kaçınılmaz biçimde bir şok etkisi yapacaktır.

Hem de hiç gereği yokken? Hatta, muhalefette yer alan bütün partiler, şimdiye kadar gözlemlediğim en düşük profilli, en az gayret gösterilen birer seçim kampanyası ile seçmen karşısına çıkmışken?

Ekonomik zorlukların daha da artacağı beklentisiyle var olan dengelerin değişmesini istemiyor görüntüsünü veriyor muhalefet? İktidar cephesi kayıpla çıkarsa bu seçimden, muhalefet bundan memnuniyet duymayabilir bile?

AK Parti yanlış bir seçim kampanyası yürütüyor.

Bu kadarını belirteyim ve yazımı burada keseyim.

????