2024-25 üretim sezonunda Türkiye’de ve dünyada tarım-gıda sektörü farklı doğa ve iklim olaylarıyla sınanmakta ve zorlanmaktadır. Tarımsal üretimin varoluşsal riskleri arsında yer alan kuraklık, seller, dolu zararları, aşırı yağışlar ve aşırı soğuklar farklı dönemlerde tarımsal üretime ve dolayısıyla çiftçi gelirlerine olumsuz etki yapmaktadır. Bu durum birçok dönemsel ve uzun vadeli riskle mücadele etmeye çalışan gıda ve tarım sektöründe, üreticiler ve tüketiciler üzerinde baskı oluşturmaktadır.

Son dönemde yaşanan zirai don olayları, Türkiye gündeminde gıda arz güvenliğini ve bunun üzerinde iklimin etkilerini yeniden ve tüm toplum nezdinde tartışılır duruma getirdi. Esasında çok bilinmese de bu üretim sezonunda yaşanan üçüncü zirai don olayıyla karşı karşıya bulunuyoruz. Geçmiş yıllarda da Türkiye’de zirai donlar yaşanmış ve genellikle lokal ve ürün bazında sınırları belli etkiler oluşturmuştur. Bu dönemde yaşadığımız zirai donları geçmiş yıllardan ayıran dört temel özellik söz konusudur.
Birincisi, geçmiş dönemlere nazaran aynı üretim döneminde ve farklı periyotlarda yaşanan üç zirai don olayı çok rastlanan bir durum değildir. İkincisi, geçmişte yaşanan zirai donlar genelde lokal ve bölgesel etki yapmıştır. Özellikle 10-13 Nisan döneminde yaşanan zirai don ise ülkemizin tarımsal üretiminin yapıldığı illerin ve bölgelerin büyük çoğunluğunda etkili olmuş ve geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Üçüncüsü, yine geçmişte yaşanan zira donlar belli ürünler bazında etkili olmuş ve bunlar genelde birkaç ürünü geçmemiştir. Bu sezonda yaşadığımız zirai donlar başta açıkta meyve ve sebze ürünleri olmak üzere birçok ürün grubunda etkili olmuştur. Malatya’da kayısı üretimi, Isparta ve Niğde’de elma üretimi, Bursa’da şeftali üretimi, Çorum’da ceviz (ki ceviz zirai donlara dayanıklılığı yüksek bir meyve olmasına rağmen) gibi ürünler ve tek yıllık bitkiler büyük zarar görmüştür. Dördüncü farklılık da zirai donun devam etme süresidir. Zirai donlar kısıtlı bir süre devam ettiğinde zararı sınırlı kalmaktadır. Ancak bu dönemde saatler boyu devam eden çok düşük sıcaklıklar ortaya çıkan hasarı da artırmıştır.
Zirai Donlarla Nasıl Mücadele Edilir?
Zirai donlar ve diğer iklim olaylarıyla mücadelede birçok kadim ve yeni teknolojik yöntem vardır. Bu yöntemler, zararı tamamen engellemeye yönelik etkiler de yaratabilir, oluşması muhtemel zararı azaltmaya da yardımcı olabilir.
Öncelikle günümüzde yeni normal dediğimiz bu tarz iklimsel etkileri azaltmada yeni bitki tür ve çeşitlerinin ıslah edilmesi önemlidir. Türkiye tarımsal hasılası 68,5 milyar dolara ulaşmıştır. Ülkede 206 farklı çeşit ürün üretilmekte ve dünyaya 32,5 milyar dolarlık yıllık ihracat yapılmaktadır. Tüketicilerin gıda tüketim alışkanlıkları ve taleplerinin değişimi, tarımsal ürünleri her sezonda yetiştirmeye, değişken ve yoğun tarımsal üretime neden olmaktadır. Dolayısıyla mevsiminde üretilmeyen bitkiler alışmadıkları iklimsel baskılarla karşı karşıya kalmaktadır. Bu noktada bitki ıslah ve genetik çalışmalarıyla yeni çeşitler geliştirilmektedir. Bu çeşitler hem tüketici taleplerine cevap verecek tat, aroma ve kaliteye sahip olmalı hem de iklimde meydana gelecek ani ve beklenmedik zararlara karşı dayanıklılığı artırmalıdır. Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığı’na bağlı 49 tarımsal Araştırma Enstitüsü, üniversitelerin ziraat fakülteleri ve son dönemde sayıları artan özel şirketler ıslah çalışmalarıyla bu çeşitleri geliştirmektedir.
Bunların dışında kadimden beri; zirai don saatlerinde duman yapma, ateş yakma, yağmurlama sulama yaparak yeraltı sularının etkisiyle don etkisini azaltma gibi yöntemler uygulanmaktadır. Yeni dönemde geliştirilen zirai don pervaneleri, sisleme ve dumanlama makineleri, otomasyonlu sulama sistemleri gibi teknolojik yöntemler de mücadelede kullanılmaktadır. Ayrıca bazı organik ve kil bazlı minerallerle bitki yüzeylerinin kapatılarak don zararını azaltmak da kullanılan yöntemler arasındadır. Kaolin gibi kil minerallerinin ağaç ve bitki yüzeyine püskürtülmesi ve bitkisel antifriz uygulamaları bunlara örnek olarak gösterilebilir.
Zirai Donlarla Mücadelede Yapay Zekâ Desteği Alınabilir mi?
Son yıllarda yapay zekâ desteğiyle bazı uygulamalar ve yöntemler geliştirilmeye başlanmıştır. Bu uygulamaların yaygınlaşması, tarım ve üretimde devamlılık açısından son derece faydalı olacaktır.
Öncelikle yapay zekâ desteğiyle zirai don olaylarının 48-72 saat önceden tahmin edilmesine yönelik çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Bu çalışmalar, hazırlıkların yapılması ve tedbirlerin alınması açısından zaman kazandıracağı için çok faydalı olacaktır.
Yapay zekâ desteğiyle gerçek zamanlı ve noktasal izleme yapılmasına yönelik çalışmalar söz konusudur. Bu sayede arazi ve parsel bazında değişimler takip edilebilmektedir.
Yapay zekâ destekli bazı uygulamalar, rüzgâr pervaneleri, sisleme sistemleri ve ısıtıcıları otomasyonla devreye sokarak ve zararın oluşması muhtemel alanlara odaklanarak insani kusurları engelleyecektir.
Zarar sonrası yapay zekâ uygulamaları ise hasarın etkisini tespit etmede hızlı ve etkili sonuçlar ortaya çıkarmaktadır.
Bu uygulamalar ve çalışmalar henüz büyük alanlarda ve geniş kitlelerde uygulamaya geçmemiştir. Bununla beraber yapılan çalışmalar umut vericidir.
Sigorta Uygulamaları ve Tarımsal Sigortacılık Sistemi TARSİM
Türkiye’de tarımsal riskler ve afetlere karşı mücadele bağlamında 2005 yılında Tarım Sigortaları Kanunu çıkartılmış ve TARSİM kurulmuştur. Üreticiler bu kapsamda sigorta bedellerinin yüzde 50-67’sini destek olarak alabilmektedir.
TARSİM kapsamında sigortalılık başlangıçta çok ilgi görmemiş; ama destek oranlarının artması, kapsama alınan yeni riskler ve iklim kaynaklı hadiselerin artmasıyla yıllar içinde yaygınlaşmıştır. 2024 yılı itibarıyla sektörel olarak tarımsal sigortalılık oranı arıcılıkta yüzde 35, büyükbaş hayvancılıkta yüzde 41, küçükbaşta yüzde 27, seracılıkta yüzde 25 ve bitkisel üretimde yüzde 23 oranındadır. Bu oranların artması için çalışmalar yapılması ve teşviklerin güncellenmesi önemlidir. Bunun yanında ABD’de uygulanan ve son dönemde birçok ülkenin desteklemelerde esas almaya başladığı minimum geliri korumayı ve üreticinin gelirini esas alan minimum gelir sigortası uygulaması da TARSİM tarafından uygulanmaya başlanmıştır. Bu uygulamanın yaygınlaşması ile üreticiler en az gelir düzeyini garanti altına alacak bir modele geçmiş olacak ve doğal nedenlerle oluşması muhtemel senaryolara karşı korunacaktır.
Son yaşanan zirai don olaylarında TARSİM eksperleri saha çalışmalarına başlamış olup bahçe bazlı tespitlerini sürdürmektedir. TARSİM uygulamalarının yanında sigorta desteğinden yararlanamayan üreticiler için de zaman zaman Cumhurbaşkanlığı afet fonundan bazı destekler verilerek veya AFAD vasıtasıyla acil destek ödenekleri aktarılarak üreticilerin zararlarının bir kısmı telafi edilmektedir.
Zirai Donlar Tarımsal Üretime Ne Kadar Zarar Verdi?
Bu sorunun cevabının ortaya çıkması için Tarım ve Orman Bakanlığı uzmanları ve TARSİM eksperleri sahada çalışmalara başlamıştır. Aynı zamanda bazı üniversitelerin ziraat fakülteleri de bu konuda çalışama yapmaya başlamışlardır. Ancak oluşan zirai donun net zararını ortaya çıkarmak ve hasılaya olan etkisini anlamak için biraz daha beklemek gereklidir. Öncül tahminler yapılmakta ve buna yönelik projeksiyonlar ortaya konmaktadır. Kesin sonucun alınması içinse çiçeklenme döneminin bitmesini beklemekte yarar vardır. Nitekim Şubat ve Mart ayında meydana gelen zirai donun etkisi incelendiğinde, ilk etapta ağaçlarda ve tek yıllık bitkilerde çok şiddetli don zararları gözlenmiş, belli bir süre geçtikten sonra bitkilerin yeniden canlanmaya ve çiçeklenmeye başladığı görülmüştür.
Ne Yapmalıyız?
Şunu kabul etmeliyiz ki bundan sonraki dönemde iklimsel olayların tarımsal üretime baskısı ve zararı her zaman potansiyel olarak mümkün olacaktır. Toplumların gıda tüketim taleplerindeki değişimler, üreticileri daha önceki yıllarda üretim yapmadıkları dönemlerde üretim yapmaya ve daha önceki dönemlerde üretmedikleri ürünleri yetiştirmeye sevk etmektedir. Dolayısıyla bu tüketim talebi kırılganlığı artırıcı bir etkiye neden olmaktadır.
Doğa olaylarının, tabiatta meydana gelen değişimlerin ve tarımdaki varoluşsal risklerin etkisini azaltmak ve yönetmek için:
* Araştırma geliştirme çalışmalarına hız verilmeli ve dayanıklılığı yüksek çeşitlerin geliştirilmesi için kamu sektörü ve özel sektöre daha fazla kaynak aktarılmalıdır.
* Yapay zekâ destekli uygulamaların iklim değişikliğine adaptasyonu için yeni teşvikler oluşturulmalıdır.
* Zirai donlara, sellere, dolu zararına ve diğer doğal zararlanmalara karşı öncelikle önleyici daha sonra da zararı azaltıcı tedbirler ve teknoloji destekli uygulamalar hayata geçirilmelidir.
* Destekleme modelinde minimum gelir garantisini esas alan yenilikler yapılarak çiftçilerin riskleri azaltılmalıdır.
* Tarımsal üretim planları doğal riskleri esas alarak geliştirilmelidir.
* Teşviklerde ve sübvansiyonlu kredilerde don pervanesi, sisleme makineleri, dumanlama makineleri ve zirai donları engelleyecek makine ve ekipmanlara daha fazla ağırlık verilmelidir.
* Üreticilerin eğitim çalışmalarında ve çiftçi demonstrasyonlarında doğal olayların meydana gelme risklerini esas alan uygulamalar artırılmalıdır.
Kaynak: perspektif.online