Tarih: 28.07.2021 11:55

İkinci Taliban dönemi

Facebook Twitter Linked-in

Yusuf Ziya Cömert yazdı;

Afgan cihadı bir cazibe merkeziydi, özellikle şu dünyada boş işlerle uğraşacağıma gideyim komünist Rusya’ya karşı Allah rızası için savaşayım diye düşünen genç Müslümanlar için.

Türkiye’den de gidenler oldu. Gidenlerden bazıları hatıralarını yazdı. Bahattin Yıldız ve Bekir Tank iyi hatırladığım hatırat sahipleri.

Merhum, şair ve yazar Erdem Bayazıt’ın yazdığı seyahat notları cihat günlüğü mahiyetinde değildi doğal olarak. Fakat Afganistan cihadı hakkında önemli bir bilgi kaynağıydı.

Arap dünyasından da -bunlar sayıca Türkiye’den gidenlerden çok fazlaydı- gittiler.

Filistinli bir akademisyen ve aktivist Abdullah Azzam sadece organizasyon yeteneğiyle değil, cihad temasını merkeze aldığı çok sayıda kitabıyla da hem Afgan cihadını, hem İslam dünyasını etkiledi.

Azzam, 1989’da Peşaver’de yanında iki oğlu olduğu halde otomobiliyle Cuma namazına giderken bombalı bir saldırıyla katledildi.

Özellikle 11 Eylül saldırılarından sonra el-Kaide lideri olarak şöhreti bütün dünyaya yayılan Üsame Bin Ladin de Afgan cihadının etkili isimlerindendi.

Azzam ile Bin Ladin’in birbirlerine mesafeli durduklarını, Azzam’ın vefatından sonra ağırlık merkezinin Bin Ladin tarafına kaydığını belirtelim.

Bu arada ABD ve bazı Avrupa ülkeleri Afgan halkının direnişini Sovyet Rusya’yı mağlup etmek için bir fırsat olarak gördü.

Cihad liderlerini ayni ve nakdi olarak desteklediler, istihbarat örgütleri üzerinden onlarla yakın ilişkiye girdiler.

Hollywood bile boş durmadı, Afganistan’ı kurtaran bir Rambo filmi çekti.

İçinde para ve silah olan bir ilişkiyi mükemmel bir şekilde kontrol edemezsiniz. Umduğunuz ve ummadığınız sonuçlar verebilir.

Sovyetler’in Afganistan’dan çekilmesi muhtemelen umulan bir sonuçtur.

El-Kaide’nin gelişip büyümesinin istenen bir sonuç mu yoksa ilişkinin istenmeyen bir yan etkisi mi olduğu bugün bile tartışılıyor.

Ortam müsaitti, Cihad sebebiyle bölgede bir enerji birikmişti, kendi kendisine de bu noktaya gelebilirdi diyebilirsiniz.

Bunun doğru olma ihtimali var.

Ancak CIA’in bölgeye müdahalesinin, ABD ve Suudi dolarlarının (Zaman zaman yıllık 250’şer milyon dolar) el-Kaide ve türevlerinin güçlenmesine yaramış olma ihtimali de hemen hemen aynı kuvvette.

Yani, ABD’ye yöneltilen Kaide’yi, DAEŞ’i sen kurdun, şimdi müdahale için bahane ediyorsun suçlamasının altı tamamen boş değil.

Neyin doğru olduğundan ziyade doğruların ve yanlışların nasıl kullanıldığının, ne işe yaradığının önemli olduğu bir çağda yaşıyoruz.

Boşuna demiyorlar post-truth.

İddiaların altı dolu bile olsa stratejik değeri yok. Amerika bildiğini okuyor.

Cihad yıllarında Üsame Bin Ladin Taliban medreseleriyle iyi ilişkiler kurdu. Bu ‘iyi’ ilişkiler Üsame Bin Ladin’den sonra da devam etti. Bir ara Bin Ladin’in halefi el-Zevahiri Taliban’ın lideri Ahtar Mansur’a bağlılığını bile ilan etti.

Malum, Taliban, 1996’da Afganistan’a hakim oldu. 2001’e kadar 5 yıl süreyle ülkeyi yönetti.

‘Engineer’ liderlerin birbirleriyle iktidar mücadelesine girmeleri, taze, kullanılmamış bir kuvvet olarak zuhur eden Taliban’ın iktidarı ele geçirmesini kolaylaştırdı.

2001’de ikiz kulelere yapılan saldırılardan sonra ABD, el-Kaide’yi himaye ettiği gerekçesiyle Taliban yönetimini hedef aldı.

Kısa sürede Taliban’ı Kabil’den ve büyük merkezlerden söktü attı. Yeni bir devlet kurdu, Karzai’yi başına getirdi. Karzai’den sonra da Eşref Gani’yi.

Fakat, Afganistan hükümeti Batı’nın desteği olmadan kendini taşıyamıyordu.

Yönetimden uzaklaştırıldığı sürede Taliban yok olmadı. Pakistan’da ve Afganistan’ın çeşitli bölgelerinde varlığını sürdürdü.

2012’den itibaren Nato’ya ve ABD birliklerine saldırmaya başladı.

Bugünlerde ABD Afganistan’dan çekiliyor. 11 Eylül saldırılarının 20. Yıldönümü (11 Eylül 2021) çekilme takvimi olarak telaffuz edildi.

Eş zamanlı olarak, Taliban’ın saldırıları Afganistan’ın tamamını kontrol etmeye ve ABD himayesinde kurulan Afganistan hükümetinin yerini almaya yönelik bir silahlı kampanyaya dönüştü.

Şunu göz önünde bulundurmalıyız. Tamamen yeni bir durumla karşı karşıya değiliz. Taliban iktidarı Afganistan’da tecrübe edilmemiş bir şey değil.

Eğer başarırsa, önümüzdeki dönem ikinci Taliban dönemi olacak.

Benim hafıza tazeleme çalışmam bu kadardı.

Artık misyonumuzun Kabil Havalimanı’nı korumak ve Afganistan’dan gelen yeni göç dalgasını göğüslemekle sınırlı olduğu bugünlere gelebiliriz.




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —