Diyarbakır’da, önceki pazar günü, bir çalıştay düzenlendi. HÜDA PAR’ın organize ettiği bu toplantıya farklı görüşlerden siyasetçiler ve akademisyenler katıldı. Çoğunluğunu Kürt aydınların oluşturduğu konuşmacılar, farklı düşüncelerini dile getirdi. Katılımcılar arasında Mehmet Metiner, Galip Ensarioğlu ve Orhan Miroğlu gibi AK Parti’nin eski ve mevcut milletvekilleri de yer aldı.
“Silahların bırakılması” konusunun gündemde olduğu bir dönemde gerçekleşen bu buluşmanın, tartışmalara yol açması doğal. Nitekim çalıştay sonucunda yayımlanan bildiri, farklı mecralarda tartışma konusu oldu.

Gazeteci Murat Ağırel de Cumhuriyet’te bu çalıştayla ilgili bir yazı kaleme aldı. Ancak çalıştaya dair bir değerlendirme yapıyormuş gibi görünse de aslında klasik çözüm karşıtı tezlerin öne çıktığı bir yazı olmuş. Yazıda, Devlet Bahçeli’nin çözüm sürecine yönelik attığı adımlar da eleştirilmiş, reddedilmiş ve şu söylenmiş: “Özellikle son günlerde Devlet Bahçeli, Abdullah Öcalan denen terör örgütü liderine Meclis kürsüsünden seslenince liboşu, bölücüsü, Cumhuriyet düşmanı, 2. cumhuriyetçisi sözde akil adamlar yine meydana çıktı.”
“Çalıştaya katılan yok; Taraf’ta yazan tek benim“
Ağırel’in yazısındaki ‘Taraf şürekası’ olarak tanımlanan 6 isimden biri de benim.
Murat Ağırel şöyle diyor: “İşin garibi, yazının girişinde saydığım Taraf gazete tayfasının tamamı da bu çalıştaya katılmış.”
Ağırel’in kastettiği altı kişinin, ben hariç hiçbiri Taraf yazarı olmadı. Ayrıca yine bu altı kişi içinde Diyarbakır’daki HÜDA PAR çalıştayına katılan yok. Ağırel, biraz araştırma yapma gayreti gösterseydi, böylesine bariz yanlışlara düşmezdi. Gazeteciliğin en temel ilkesi, gerçeğin peşinde koşmaktır.
Peki eğer bu çalıştaya katılmış olsak, ne olurdu? Fikirlerimizi ifade eder, silahların bırakılmasına desteğimizi açıklardık. Ne olursa olsun, bu kadar iddialı yazılar yazan bu gazetecinin, böylesine basit hatalar yapması üzücü.
Ülkemizin siyaset, sanat ve akademi dünyasının birçok önde gelen ismini ziyaret eden, farklı ülkelerin deneyimlerini Türkiye’ye aktarmaya çalışan bir kuruluş olan DPI; milletvekilleri ve kanaat önderlerini, çatışma çözümüne yönelik olarak dünyanın çeşitli ülkelerindeki çalışmalarına davet ediyor. Abdullah Gül, Kemal Kılıçdaroğlu gibi isimler de DPI’ın çalışmalarını izlemişlerdir. Murat Ağırel ise yazısında, benim de içinde bulunduğum altı kişiyi hedef göstererek, “Daha önce ‘açılım saçılım süreci’ zamanında da aynı konulu tartışmalar yapılıyordu, şimdi de yapılıyor” şeklinde yazabiliyor.
Zaten, bir gazetecinin bir toplantıya katılması, gazeteciliğin parçası. Öte yandan isimleri sayılan altı kişinin bu şekilde haber (?) konusu edilmesindeki maksadı anlamak da mümkün. Ağırel’in bu hatayı düzeltmesini umuyoruz.