ABD Başkanı Donald Trump’ın, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından Türkiye’nin uzun süredir hazırlığını yaptığı Fırat’ın doğusuna güvenli bölge harekatı için yeşil ışık yakması dünyada ve bölged ebüyük yankı uyandırdı. Türkiye’nin Fırat’ın batısında Suriye’nin 8 yıllık kanlı sorununa çözüm için Astana masasını kurduğu İran ve Rusya’dan ise harekata kırmızı ışık yakan açıklamalar geldi.
Rusya’dan yapılan açıklamada Türkiye’nin Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygı göstermesi çağrısında bulunuldu. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov Moskova’nın Türkiye’nin güvenlikle ilgili endişelerini anladığını, ancak “Suriye’nin toprak ve siyasi bütünlüğüne saygı gösterilmesi gerektiğini” kaydetti. Peskov, Moskova’nın “Suriye hükümeti tarafından davet edilmemiş tüm yabancı güçlerin ülkeyi terk etmesi gerektiği” yönündeki görüşünü de yineledi. Kremlin sözcüsü, ABD’nin çekilmesinin Kürtleri Esad rejimiyle diyaloğa yönlendirme olasılığıyla ilgili soruya yorumda bulunmaktan ise kaçındı.
İran Dışişleri Bakanı Cevad Zarif ise Twitter hesabından yaptığı açıklamada “ABD’yi Suriye ile ilgisi bulunmayan bir işgalci” olarak nitelendirerek ABD’nin iznini aramak ya da güvenlik için ona güvenmenin nafile olduğunu kaydetti.
Zarif, “Suriye’de barışı sağlamak ve teröre karşı savaş sadece ülkenin toprak bütünlüğüne ve halkına saygı yoluyla başarılabilir. Adana, Türkiye-Suriye konusunda çerçeve sunmaktadır. İran yardıma hazırdır” ifadelerini kullandı.
Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin
Cumhurbaşkanı Erdoğan bu yıl Ocak ayında yaptığı bir açıklamada, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Moskova’daki görüşmeleri sırasında Adana Mutabakatı’nı gündeme getirdiğini hatırlatarak mutabakat üzerinde ısrarlı bir şekilde duracakları mesajını vermişti. Erdoğan’ın mutabakatla ilgili sözleri, Ankara’nın Esad rejimini yeniden resmi muhatap olarak tanıyacağı değerlendirmelerini beraberinde getirmişti.
Suriye yönetiminin PKK’ya verdiği destek nedeniyle iki ülkenin savaşın eşiğine geldiği dönemde 1998 yılında imzalanan mutabakat ile Şam, topraklarında Türkiye’ye yönelik terör faaliyetlerine izin vermeyeceği taahhüdünde bulunmuştu. Suriye topraklarından çıkarılan PKK lideri Abdullah Öcalan Rusya, İtalya ve Yunanistan’ın ardından gittiği Kenya’da yakalanarak 1999 yılında Türkiye’ye götürülmüştü.
YPG'DE BÜYÜK HAREKETLİLİK
Suriye’de YPG’lilerin Ceylanpınar ilçesinin karşısındaki Rasulayn’daki hazırlıkları, Anadolu Ajansı (AA) tarafından görüntülendi. Sınır hattında bulunan bazı evlerin damlarını ve camlarını brandalarla kapatan militanların, ağaçlık alanların çevresini de branda ve bez parçalarıyla kapatarak mevzi hazırladığı görüldü. Sınıra çok yakın bölgeleri de çadır şeklinde bezlerle kapatarak mevzi oluşturan YPG mensuplarının iş makineleriyle çalışmalar yaptığı gözlendi. Rasulayn kent merkezinden çıkan bazı kamyonların sınır hattına hafriyat getirip boşaltmaları da kameralara yansıdı.
İSRAİL’DEN DİKKAT ÇEKEN DESTEK
Türkiye’nin harekat için saatleri saydığı bir dönemde YPG’ye İsrail’den destek geldi. Başbakan Binyamin Netanyahu ile kabine üyeleri Türkiye’nin muhtemel operasyonu ve ABD askeri unsurlarının Suriye sınırından çekilmesine ilişkin sessizliğini korurken, eski Eğitim Bakanı ve Yamina (Sağ) İttifakı milletvekili Naftali Bennett, Twitter’da yaptığı paylaşımında, “İsrail halkı olarak şu anda Türkiye’nin saldırısı altındaki Kürt halkına dua ediyoruz. Bundan çıkaracağımız ders çok basit: İsrail her zaman kendi kendini koruyacak. Yahudi devleti kaderini asla büyük dostumuz ABD’nin de aralarında bulunduğu başkalarının eline bırakmayacak” ifadelerini kullandı.
ÖNCE DAVET SONRA TEHDİT
Açıklamaları ve mesajlarıyla bütün dünyayı kaosa sürükleyen ABD Başkanı Trump, günlerdir tansiyonun en yüksek olduğu Suriye meselesinden de benzer stratejiyi izliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı önce Washigngton’a davet eden Trump “Önemli ticaret partenirimiz ve NATO müttefiğimiz’ dediği Türkiye ekonomisini göçertmekle tehdit etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile 5 Eylül Cumartesi günü sürpriz bir telefon görüşmesi gerçekleştiren ABD Başkanı Trump bu görüşmenin ardından Türkiye’nin uzun süredir hazırlığını yaptığı Suriye’nin kuzeyine yönelik harekat için yeşil ışık yaktı. “Türkiye yakın zamanda bölgeye girecek. IŞİD tutuklular artık Türkiye’nin sorumluluğunda” diyen Trump ardından da sınır hattındaki iki üssün de boşaltılması talimatını vermişti. Türkiye sınırdaki hazırlıklarını yoğunlaştırırken Washington’dan bu kez Türkiye’ye yönelik ilk ‘tehdit’ mesajı geldi. Sosyal medya hesabından önce Türkiye’nin ne kadar değerli bir müttefik olduğunu tekrarlayan Trump daha sonra da “Türkiye belirlediğimiz sınırları aşarsa kırılgan ekonomisini yerle bir ederiz” tehdidini savurmuştu. Trump, Türkiye saati ile gece yarısında da düzenlediği basın toplantısında yine aynı tezatlıkları içeren bir konuşma yaptı. “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile diyaloğumuz iyi. Ancak Suriye’de kimsenin tarafını tutmuyorum” diyen Trump, Türkiye’ye yönelik ekonomik tehdidini burada da tekrarladı. “Suriye’de savaşmıyoruz. Polislik yapıyoruz. Türkiye için Kürtler doğal düşman. Tarihçiler bana yüz elli yıldır savaştıklarını söyledi. Biz kimsenin tarafını tutmuyoruz ama artık bu bitmeyen savaştan da çıkmak istiyoruz” ifadelerini kullanmıştı.
ABD Başkanı övgü ve tehdit mesajlarını dün de sürdürdü. Kendisine ait sosyal medya hesabından dün yeni mesajlar yayınlayan Trump
“Erdoğan 13 Kasım’da konuğum olacak” deikten dakialar sonra yine Türkiye’yi tehdit etti. Trump’ın paylaşımının tamamı şöyle: “Çok fazla insan sürekli olarak Türkiye’nin büyük bir ticaret ortağı olduğunu hatta F-35 savaş uçakları için yapısal çelik çerçeveyi onların ürettiğini unutuyor. Aynı zamanda İdlib’de milyonlarca insanın hayatını kurtarmak konusunda bana çok yardımcı oldular daha çok uzun yıllar hapis süresi olan Rahip Brunson’u çok sağlıklı bir şekilde talebim doğrultusunda geri gönderdiler. Türkiye NATO’nun itibar sahibi önemli bir üyesi. Benim misafirim olarak 13 Kasım’da ABD’ye gelecek. ”
Trump bu twitllerinden kısa süre sonra ise mesalarına şöyle devam etti: “Suriye’yi terk etme sürecinde olabiliriz ancak, özel insanlar ve muhteşem savaşçılar olan Kürtleri hiçbir şekilde terk etmiş değiliz. Aynı şekilde NATO ve ticaret ortağı olan Türkiye’yle ilişkilerimiz de çok iyi olageldi. Türkiye’nin hali hazırda kalabalık bir Kürt popülasyonu var ve Suriye’de o bölgede yalnızca 50 askerimiz kalmışken onların çekilmesinin ardından Türkiye’nin zorunda kalmaksızın ya da gereksiz olan herhangi bir çatışma başlatması ekonomisi ve oldukça kırılgan parası için yıkıcı olacaktır. Biz Kürtlere finans ve silah desteği de veriyoruz.”
Brett McGurk
SİLAHLAR TRUMP DÖNEMİNDE GİTTİ
Barack Obama’nın IŞİD Karşıtı Koalisyon Özel Temsilcisi olan ve Trump’ın Aralık 2018’de Suriye’den tamamen çekilme kararını açıklamasının ardından görevi bırakan Brett McGurk, ABD Başkanı Donald Trump’ın önceki gece bütün yaşananlardan dolayı eski Başkan Barack Obama’yı suçlayan açıklamalarına kendi sosyal medya hesabından tepki gösterdi. McGurk, YPG’yi Obama’nın değil Trump’ın silahlandırdığını vurgulayıp ABD Başkanı’nın ‘doğru söylemediği’ maddeleri tek tek sıraladı:
BAŞKAN DEZENFORMASYON YAPIYOR: “Suriye ve Türkiye ile ilgili olarak bazı dezenformasyonlar var (Amerika Başkanı’nın kendisi dahil), işte kolay ve sihirli formüllerin olmadığı karmaşık bir meselenin arka planları:
SİLAHLANDIRMA ONAYI TRUMP’IN: Birincisi: Suriye Demokratik Güçlerinin (SDG) Kürt bileşenini (YPG) silahlandırmaya karar veren ve daha sonra IŞİD’in başkenti olan Rakka’yı almaya karar veren Trump’tı (Obama değil). Bu kararı, ulusal güvenlik ekibinin incelemesi için seçenekler geliştirmesinin ardından verdi. SDG, Rakka savaşında binlerce zayiat verdi. Tek bir Amerikan hayatını kaybetmedi. Trump daha sonra işlemi ERV’ye doğru genişletti. Bu operasyonları siyasi mitinglerde başlatıyor, ancak savaşı ve ölümü kimin yaptığını açıkça düşünmeden yapıyor.
SOSYAL YARDIMLARI BİZ YAPMADIK: “Trump’ın söylediği gibi “büyük miktarda para ve ekipman ödendi” ifadesi de doğru değil. Neredeyse tüm istikrar fonları uluslararası koalisyondaki diğer ortaklarımız tarafından sağlandı.”
İKİ ABD BAŞKANI DA BU SEÇENEĞİ REDDETTİ: İkincisi: ABD’nin SDG ile işbirliği zorlu bir süreçti. Bizzat yaşadığım uzun ve tartışmalı bir dönemden sonra Ankara’nın sunduğu alternatifler ikna edici bulunmadığı için bu yol tercih edildi. En iyi stratejistlerimizin Ankara ile uzun süren müzakarelerinde bu seçeneklerin onbinlerce ABD askeri gerektireceği ortaya çıkınca iki ABD başkanı da ‘Obama ve Trump’ bu seçenekleri reddetti.
ABD’NİN ELİNDE IŞİD TUTUKLUSU YOK: Üçüncüsü: ABD’nin binlerce IŞİD tutuklusunu elinde tutuğu ve bunun maliyetini yüklendiği iddiası da doğru değil. Hepsi SDG tarafından oldukça yetersiz ve kıt kaynaklarla tutuluyor. Devlet ve Savunma Bakanlığı Müfettişleri bunu derinlemesine ele aldı.
SURİYE’DEKİ SÜREYİ UZATAN DA O: Dördüncü: ABD ordusunun misyonunu 2018’deki talimatlarıyla iç savaş çözülene kadar (uzun yıllar anlamına gelene kadar) yerde kalmayı da içerecek şekilde, IŞİD’in ötesinde dramatik bir şekilde genişleten Trump yönetimiyidi. Minimalist bir Amerika Birleşik Devletleri Başkanı için maksimalist hedeflerin bir başka örneği.
İNGİLTERE ÇEKİLMEK İÇİN ABD'Yİ BEKLİYOR
AB, BM, Fransa ve Almanya’nın ardından İngiltere’den de Türkiye’nin harekatına karşı uyarı mesajı geldi. İngiltere Başbakanı Boris Johnson’un sözcüsü tarafından yapılan açıklamada Türkiye’nin olası bir harekatından duyulan ‘derin kaygı’ ifade edildi. Sözcü. Suriye’nin kuzeyinde halen görevde olan İngiliz özel birliklerinin akıbetinin sorulması üzerine “Şu an için net bir bilgi veremem. Birleşik Devletler’in tavrı belirleyici olacak” demekle yetindi. İngiliz medyası ise hükümet kaynaklarına dayandırdığı haberlerinde ABD birliklerinin çekilmesi halinde İngiliz birliklerinin de bölgeden ayrılacağını yazdı. Kaynaklar ancak bölgede şu an için çekilme yönlü bir hareketlilik olmadığına da dikkat çekti.