İhvan ve terör

Hakan Albayrak, kurulduğundan beri, terör olarak düşünülebilecek silahlı bir eylemi benimsemeyen; sürekli barışa vurgu yapan, ama Sisi yargısı tarafından terörist olarak yaftalanan iHvan-ı Müslümin’in olumlu tavrına vurgu yapıyor.

İhvan ve terör

İhvan-ı Müslimin (Müslüman Kardeşler), yabancı güçlerin işgaline uğrayan İslam ülkeleri hariç hiçbir yerde silahlı mücadeleye başvurmaz, başvurulmasını tasvip etmez.

Mısır’da da, Kral Faruk döneminden beri maruz kaldığı korkunç baskılara rağmen şiddete yönelmedi.

İhvan-ı Müslimin’den koparak şiddete yönelenler oldu ama İhvan-ı Müslimin’in kendisi buna asla tevessül etmedi.

Kurucu lideri Hasan El-Benna, faili meçhul (!) bir cinayete kurban gittiğinde bile…

İkinci kurucu lideri diyebileceğimiz Seyyid Kutub idam edildiğinde bile….

Rabia Meydanı’nda yüzlerce taraftarı katledildiğinde bile…

Barışçıl mücadeleden kesinlikle taviz vermedi, vermiyor; ama yine de 70 küsur senedir “terörist” damgası yemekten kurtulamıyor İhvan-ı Müslimin.

***

Mısır yargısı (daha doğrusu Sisi yargısı), 31 İhvan-ı Müslimin mensubunu daha “terör listesi”ne ekledi.

Bunların arasında, uluslararası insan hakları örgütlerinin “insan hakları aktivisti” olarak tanımladığı, yıllardır mahpus ve işkence altında bulunan Ayşe Şatır da var.

Yaşama hakkı da dahil olmak üzere insan haklarını vahşice ihlal etmenin adı “hukuk” olunca, insan haklarını savunmanın adı tabii ki “terör” oluyor.

***

2017’de İhvan-ı Müslimin Rehberlik Konseyi Başkanı Muhammed Bedii de “terör listesi”ne eklenmişti.

Bedii’ye yönelik başlıca suçlamalardan bir tanesi “şiddete teşvik”.

Şaka gibi.

2014’teki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde İhvan-ı Müslimin mensuplarına avukatı vasıtasıyla şöyle seslenen adamdan bahsediyoruz:

“(Darbeci) General Abdulfettah es-Sisi’nin cumhurbaşkanlığına aday olması sizi şiddet kullanmaya sevk etmesin. Sizler barışçıl olmaya devam edin… Cemal Abdünnasır döneminde de aynı durumu tecrübe eden İhvan, geçmişte olduğu gibi bugün de şiddete başvurmayacaktır.”

Nasıl şiddet teşvikçisi ama?

***

Ankara-Kahire ilişkilerinin düzelme yoluna girmesinden duyduğumuz memnuniyet, Mısır’da hüküm süren rejimin aşırılıklarını görmezden gelmemizi gerektirmez.

Kahire ile müzakerelerin ikinci turuna hazırlanan hükümet de, Sisi rejiminin “terörle mücadele” başlığı altındaki taleplerini değerlendirirken bunları muhakkak göz önünde tutmalı.