İffet sadece kadına mahsus bir değer değildir aksine insan olan her kişinin başında taşıdığı bir meşalesi, onurudur. Siz bu üst değeri insandan alıp sadece kadına hasrettiğinizde, zina, taciz, şiddet ve nefreti meşru gören bir beşer türü ortaya çıkacaktır ki, bugün bunun dramatik yansımalarına sıklıkla rastlıyoruz.
Ülkemizin bazı bölgelerinde yaygın olan töre anlayışı ne yazık ki dinleştiriliyor ve iffetsiz ilan edilen kadınlar fanatik taraftarların kararı ile katlediliyor. Bu anlayışın yaygın olduğu toplumlarda onlarca kadın aşiretin namusunu temizlemek adına işkence ile öldürülüyor, kendilerini namus kavramından soyutlayan erkekler ise şiddeti güç olarak addetmeye başlıyorlar. İlginçtir Ürdün, Fas, Suriye gibi ülkelerde ailenin iffetini korumak adına yapılan cinayetler için ceza indirimi dahi uygulanıyor. Bu toplumlarda namus cinayetine kurban gidecek kadınları sözde korumak için, özel hapis cezası uygulanıyor ve kadın katilinden kurtulabilmek için yıllarca karanlık mahzenlerde kalıyor. Sorumluluk sahibi Müslümanlar, yöneticiler İslamiyet’te bu tür uygulamaların olmadığını ifade etseler de, cehaletten beslenen topluluklar İslam’ın ilkelerine değil törenin koyduğu kurallara itibar edip katletmeye devam ediyorlar. Çünkü bu topluluklarda töre dinin yerine geçiyor ve insanlar ektikleri şiddetten kendilerini sorumlu tutmuyorlar.
Töreyi din olarak gören kişiler ailenin şerefine leke getirdiği gerekçesiyle cinayeti gerçekleştiriyor ve bu kişi bağlı bulunduğu aile tarafından ödüllendiriliyor, kahraman ilan ediliyor. Hak, adalet, vicdan ve merhamet gibi değerlerden uzak olan töre, erkeklerin icra ettiği kokuşmuşluğu hatta zinayı meşru görürken kadını kötülüğün sembolü olarak değerlendirip katlediyor.
Zina eden erkek törenin kuralları dâhilinde aklanıyor ve itibar görüyor. Bazı kardeşlerimiz bu ifadelerimi yanlı bir bakış açısı ile değerlendirip feminizmle damgalayabilirler ama kendimi tanıyorum ve şartlar ne olursa olsun olaylara adalet ekseninden bakmaya çalıştığımı biliyorum. Kadın için haram olan zinanın erkek için de haram olduğuna tereddütsüz iman ediyorum, zaten burada vurgulamak istediğim de budur. Töreyi din olarak addeden topluluklarda yamuk bir düzen anlayışının hâkim olduğunu görmekteyiz. Düşünün ailenin iffeti kadının attığı adımlarla ölçülüyor ve sözde bir kişinin yaptığı hata bütün kabilenin etki alanını kirletiyor ve cinayetle sözde bu kir ortadan kalkıyor. Ekonomik, kültürel ve sosyal öğeleri de barındıran töre ne yazık ki, intiharı ve ruhsal sorunları tetikliyor ve bu topluluklarda yaşayan bireylerin güven duvarları yıkılıyor. Törenin kararları dini bir görev olarak algılandığı için kişi katlettiği can adına hiçbir sorumluluk hissetmiyor, vicdani bir rahatsızlık duymuyor aksine ailenin iffetini korumak için hayatını riske attığını düşünüyor ve ödüllendiriliyor.
Fertlerin beşeri zaaflarından doğan töre bir hak değildir, adalet değildir, insan onurunu koruyacak bir güç de değildir. Aksine şiddet ve nefreti tetikleyen ve insanın zaaflarını besleyen bir sorundur. Ayrıca dinleştirildiği için de bir vebaldir… Düşünün kişi aile içinde güç elde edebilmek için öz kardeşiyle bütün bağlarını koparıyor ve onu katlediyor. Katil bu tavrının nereye gittiğini sorgulamıyor, vicdanında zerre kadar rahatsızlık hissetmiyor. Neden? Çünkü ona göre ailenin itibarı zedelenmiş, onuru kırılmış ve şerefe leke sürülmüş bu da ancak cinayetle temizlenebilir…
Toplumumuzda töre, kıskançlık, güç gösterisi, saplantı, anti sosyal eğilimler ve toplumun iffet kavramına yüklediği çarpık anlayış adına onlarca kadın katlediliyor. Sokaklara taşan cinayetlerin önlenmesi için çözüm yolları aranıyor. Ancak hâlihazırda çözüme ulaşılmış değil. Peki, bu durumda ne yapacağız? İlk evvela bilinçaltımızı işgal eden çarpık düşünceleri vahyin ışığı ile tarayıp değiştirmek zorundayız. Referansımız köhne zihniyetlerin ürettiği şiddet ve nefret değil, İslam’ın öngördüğü ilkeler olmalıdır…
Söyler misiniz zina kadına da erkeğe de haram değil midir? İffet kadına da erkeğe de lazım değil midir? Hayâ kadının da erkeğin de ihtiyacı olan bir değer değil midir? İslam asli değerler noktasında hiçbir ayrım yapmaz, haram ve helal insana emredilmiştir, kadın ya da erkeğe değil.
Değişim her yaşta ve her şartlarda gerçekleşebilir. Kişinin dünya ile irtibatı kesilmemişse, hayatla bağı devam ediyorsa ve nefes alıp veriyorsa hakkı bulma şansı mutlaka vardır. Sorumluluk bilinciyle yaşayan Müslümanlar bu değişimin gerçekleşebilmesi için tebliğ görevlerine ağırlık vermelidirler. Elbette töreyi din olarak görenlerin bu çağrılara olumlu cevap vermeleri kolay olmayacaktır ancak azimle yapılan çalışmaların karşılığı bugün olmasa da yarın karşımıza çıkacaktır buna inanıyoruz.