İdlib’e dikkat

Milli Gazete yazarı Mustafa Kaya Analiz Etti...

İdlib’e dikkat

İdlib’de sanki fırtına öncesi sessizlik yaşanıyor. Sanki bir şeyler olacak da onun zamanı bekleniyor gibi bir hava var. O olması hedeflenen şeylerin -Allah korusun- bölgenin hayrına olmayacağı da çok açık. Bu sürecin öncesinde hatırlanacağı gibi kimin tarafından gerçekleştirildiği bilinen ama dile getirilmeyen saldırı ile 36 askerimiz şehit edilmiş, ardından da 5 Mart tarihinde Moskova’da Türkiye-Rusya ile bir mutabakata varmıştı. Bu mutabakatla birlikte bölgenin stratejik karayolu olan Halep ve Lazkiye’yi birbirine bağlayan M-4 Karayolu’nun 6 km kuzeyi ve 6 km güneyi gruplardan arındırılacaktı. Türkiye ve Rusya o alanda devriye atma kararı almışlardı. Bu sürecin ardından İdlib kısmen rahatlamış, sorun en azından zamana yayılmıştı. Bölgeden gelen son haberler, İdlib’de tekrar enerji birikiminin başladığını gösteriyor. Bu doğrultuda Suriye ve Rusya’nın İdlib’e dönük yeni bir saldırı planlaması yaptıklarına dair bilgiler paylaşılıyor. Yapılan devriyeler esnasında, çeşitli gruplar tarafından tacizler yapılması da buna gerekçe olarak öne sürülüyor. Bu saldırıları bazen Rusya karşıtı gruplar üstleniyor, bazen de Türkiye karşıtları tarafından gerçekleştirildiği iddia ediliyor. Ancak istihbarat örgütlerinin cirit attığı İdlib’de kim, kimin adına iş tutuyor sorusu öylesine karmaşık ki, cevabı kolaylıkla verilebilecek gibi de değil. Tabiri caizse dünyada ne kadar istihbarat örgütü varsa, hepsi ya doğrudan ya da dolaylı olarak bölgede faal durumda. Aslında İdlib bu haliyle Suriye meselesinin kilidi haline çoktan gelmiş oldu. “Suriye’nin ‘Afganistanlaştırılması’ projesinin laboratuarı artık İdlib’dir” desek tam da yeridir artık.Advertisement

Diğer taraftan İdlib artık önü ve sonuyla masada konuşulup bitirilmesi mümkün olmayan bir sorun haline de dönüştü. Türkiye, Rusya, Amerika nerede, hangi başlıklar üzerinden tartışma yaşıyorsa, oralardaki pazarlıkların sonuçları da İdlib’i doğrudan etkileyecek. Libya konusu, Fırat’ın doğusu ve PYD/YPG meselesi, Doğu Akdeniz’de yaşanan tartışmalar yani İdlib büyük fotoğrafın küçük ve önemli bir parçası oldu. Diğer sorunlarla arasında kopması mümkün olmayan bağlantılar oluşturuldu.

Bunun yanında Amerika İdlib ve Suriye özelinde çift taraflı bir oyun oynuyor. Bir yandan İdlib’i şu anda kontrol altında tutan, İdlib’i ilan ettiği bakanlar kurulu ile yöneten(?) heyet Tahrir-el Şam (HTŞ) örgütü ile yakın temas kuruyor. Diğer yandan ise PYD/YPG güçlerine alan açtığı Fırat’ın doğusundaki fiili durumu meşru hale getirmeye çalışıyor. HTŞ’yi terör örgütü olarak tanımlamasına rağmen, son günlerde ABD kaynaklarının HTŞ lehine yaptığı ılımlı açıklamalar aslında ilgiyi İdlib’e çekerek Fırat’ın doğusunu perdelemeyi hedefliyor. Rusya ise YPG’yi Amerika’dan uzaklaştırma ve kendi yörüngesine dâhil etmenin hesaplarını yapıyor. YPG de burada ABD ve Rusya arasındaki “paylaşılamama” durumunu kendince değerlendirmek istiyor. “Amerika nasıl olsa buralarda uzun soluklu kalamaz” diye düşünerek, Rusya’nın tekliflerine de kapılarını kapatmıyor. Davetlerine icabet etmekten geri durmuyor. Bu noktadan çıkışla şunu rahatlıkla söyleyebiliriz; Amerika ve Rusya arasında YPG’yi Suriye’de koruyup kollama konusunda bir ittifak net olarak var.

Sonuç olarak tekrar İdlib’e bakarsak, Amerika İdlib’deki mevcut statükoyu devam ettirmenin, yani “sürdürülebilir kaosu” ayakta tutmaya çalışıyor. Rusya ise İdlib’deki yapılanmayı Sovyetler Birliği döneminde Afganistan’ı işgal girişimi sırasında kendisine karşı oluşturulan ‘ittifak’ gibi yorumluyor. Bu stratejilerden doğrudan etkilenecek ülke de tahmin edilebileceği gibi Türkiye. Çatışmaların yeniden alevlenmesi ile birlikte yeni bir insan göçünün yaşanma ihtimali en büyük sorun olarak görünse de aslında onun dışında Suriye’nin -eğer başarılabilirse- yeni anayasa süreci de YPG’nin konumu açısından Türkiye’yi etkileyecek denilebilir. İdlib’deki grupların akıbeti ne olacak? İdlib bu örgütlerden arındırılabilecek mi, bunlar büyük bir muamma olarak duracak gibi görünüyor. Geçtiğimiz ay sonunda İstanbul’da uzun namlulu silah, 5 adet şarjör ve 150 adet fişekle yakalanan, Taksim ve çevresinde keşif yaptığı emniyet tarafından ortaya çıkarılan teröristin bu girişimi de İdlib’deki olanlardan bağımsız düşünülmemelidir. Burada bir mesaj var. Terör örgütü ön almaya çalışıyor. İşte bu yüzden, İdlib’e hele bu saatten sonra daha da dikkat etmek ve bölge üzerine detaylı bir şekilde yoğunlaşmak gerekir.