Fahiş ÖTV zammıyla Alman otomotiv devlerine darbe vurmuşuz.
Bizim ithal araba alacak vatandaşımıza değil. Onların ihraç araba satıcıları paniklemiş. Yerli ve milli arabayı özendirmiş bu süper hamle. Yabancı arabalara da okkalı bir Osmanlı tokadı indirmiş.
Hakeza... Liramız değer kaybedince rekabet gücümüz artmış, ihracatçımız sevinmiş, kötü değil pek iyi olmuş. Şimdi dolar borç alıp faiz ödediğimiz Hans’la George düşünsünmüş. Şamarı küffar yemiş. Cebindeki parası, durduğu yerde şıpır şıpır eriyen Müslümanımız değil.
E zaten, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile AİHM kararlarını ecnebilerin suratına çarpma zamanı da gelmiş. 2004’te, Anayasa reformuyla onları yerel kanunların üstüne çıkaran irade, şimdi de indirmiyor mu?
O da AK Parti’nin temsil ettiği milli iradeydi, bu da. Amaç ithal hukuktan yerli ve milli hukuka geçmek, kanun yazıp dünyaya ihraç etmek. Aleme nasıl düzen, nizam verilirmiş göstermek.
Kadına karşı şiddetle mücadele için evrensel İstanbul Sözleşmesi’ni yazan, yedi düvele imzalatan ve şimdi çekilip iptal etmek isteyen de aynı irade değil mi?
Yapan bozuyor, sağ gösterip sol vuruyor, kime ne!
Türkiye’nin devri başlıyor nasılsa. İnsanlık, tarafımızdan yönetilmeyi bekliyor.
Sömürgeci Haçlı zihniyetinin feleği şaşacak, sillenin nereden geldiğini bile anlayamayacaklar, ona bakın siz!
İşte bu göstergelerden yola çıkacaksak, şunu söyleyebiliriz:
İdam cezası da olsa olsa emperyalizmi sallandırmak için geri getirilmek isteniyordur. Suçlu suçsuz kendi insanımızı, hele muhaliflerimizi değil.
Bizim yargımız, her yıl yanlış tutuklama kararları yüzünden milyonlarca lira tazminata mahkum ediliyor. Ve kanun yetkisi kötüye kullanılarak yılları çalınan mağdurlara tazminatları vergilerimizle ödeniyor. Buna yanlışlıkla idam edilenleri hangi iktidar eklemek ister?
Hem, haksız yere astıklarınıza hayatlarını nasıl geri ödeyeceksiniz! Var mı hatanın geri dönüşü, telafisi, düzeltme ve iade imkanı?
Üstelik, iktidar partileri, infaz indirimiyle 100 bin mahkumu cezaevlerinden erken tahliye edeli daha kaç ay oldu?
Mevcut cezalar tam uygulandı, suçu önlemeye yetmedi, suçluyu caydırmadı, her yol bitti de sıra darağacı kurmaya mı geldi?
Baktık afla, cezalarını çekmeden sokağa salarak suçluları durduramıyoruz. Bir de boyunlarına yağlı ilmek geçirmeyi denemek mi kaldı?
Ayrıca, Uluslararası Af Örgütü’nün 2018’de bir raporu çıkmıştı. İstatistiklere göre, idam cezalarının en çok uygulandığı yerlerde tecavüz vahşetleri daha az işlenmiyordu. Meydanda bile infaz etseniz işe yaramıyor. Çin, Hindistan, ABD, İran, Irak, Arabistan gibi ülkeler bu suçlarda dünyadan iyi yönde ayrışmıyor. Tersi!
Bunun gayet farkında olmasalar, bugün savunanlar, dün idam cezasını sistemimizden kaldırırlar mıydı?
AB’ye uyum için ve insan haklarına aykırı diye kanunlarımızdan 2004’te tamamen çıkarılmıştı. AK Parti’nin gurur duyduğu bir reformdu.
Kaldıranlar geri getirmek istediğine göre...İdam popülizmi, emperyalizmi ipe çekme ihtiyacından depreşmiştir. Yani ÖTV zammı, liranın erimesi gibi bizi doğrudan alakadar etmiyordur. Var mı başka izahı!
İMAM HATİP AYRIMCILIĞIYLA ÖRNEK MÜCADELE
Uzatmadan geldi özrü, akşamına.
Ancak dünkü yazım o saatte baskıya girmişti. “Bir özürle tatlıya bağlanır” demiştim.
Erol Mütercimler yarım ağızla kaçamak konuşmadı, nağme yapmadı. Sorumluluğunu kıvırmadan üstlendi ve TV ekranından tam bir özür diledi. Açıklamasını bana da gönderdi dün.
“İmam Hatiplerden sahtekar, sapık çıkar” sözleri, kendi bakışını yansıtmıyormuş. Yayında, toptancı algı ve önyargıları tartışıyorlarmış. Ne kadar sakat olduğunu anlatmak için kullanmış o genellemeyi. Asla katılmadığı, şiddetle kınadığı bir yaklaşımmış.
Ama eksik ve dikkatsiz ifade ettiği için hatayı kendisinde buluyor, tepkilere de hak veriyor. İmam Hatip mezun ve öğrencilerinden başlayarak kırdığı, incittiği herkesten özür diliyor.
Bu olay; ayrımcılıkla nasıl etkin mücadele edileceğini de gösterdi bize.
İmam Hatip dernekleri, duyarlı kesimler, tekmili birden medya, Milli Eğitim Bakanlığı, RTÜK, savcı...Saatler içinde harekete geçti hepsi.
Olmayan darbe çağrısını varmış gibi sunarak ölüm listesi hazırlayan, komşularını fişlediğini yayında ağzından kaçıran bile türemişti. Ona tepkideki gibi gecikilmedi, geçiştirilmedi. Nefret suçu bu kez kollanmadı, ağırdan da alınmadı.
Dilerim örnek olsun.