31. 08. 2018 Cuma
Lübnan Başbakanı ve Müstakbel Hareketi lideri Saad el-Hariri´nin 24 Mayıs´tan bu yana sürdürdüğü yeni hükümeti kurma çalışmaları, dış müdahaleler ve iç sorunlar nedeniyle bir türlü sonuç vermiyor.
Cumhurbaşkanı Mişel Avn, 6 Mayıs´ta yapılan genel seçimlerin ardından Arap ve bölgesel taraflar arasındaki anlaşmalar bağlamında Başbakan Hariri´yi 24 Mayıs´ta yeni hükümeti kurmakla görevlendirdi.
General Avn, Lübnan´ın yanı sıra genel olarak bölgede egemenliğini ve çok boyutlu etkisini dayatmaya çalışan İran´ın desteklediği Lübnan Hizbullahının bir müttefiki.
Suudi Arabistan Hariri gibi Riyad´ın varsayılan müttefiklerinin desteğiyle Tahran´a karşı koymaya çalışırken, bir taraftan da Lübnan´ın güvenlik ve istikrarına büyük önem verdiğini, egemenliğine saygı duyduğunu ve yeni hükümetin kurulması dahil ülkenin iç işlerine müdahale etmeme konusundaki kararlılığını vurguluyor.
Arap-Suudi ve Batı-Amerikan-Fransız desteğini alan Müstakbel Hareketi gibi siyasi blokların meclisteki sandalyelerin çoğunu kazandığı 2009 seçimlerinin aksine son seçimde Hizbullah ve diğer siyasi bloklardan oluşan müttefikleri mecliste net bir üstünlük sağladı.
Resmi verilere göre, kayıtlı seçmenlerin yüzde 49,2´sinin sandığa gittiği 6 Mayıs seçimlerinde 500´den fazla aday mecliste sandalye sahibi olmak için yarıştı. Yine resmi veriler, Haizbullah ile müttefiki olan blokların 128 sandalyeli mecliste 67 sandalyeye yani sandalyelerin yarısından fazlasına sahip olduğunu gösteriyor.
Lübnan´daki seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından İran Devrim Muhafızlarına bağlı Kudüs Güçleri Komutanı Kasım Süleymani, 11 Haziran´da yaptığı açıklamada, "meclisteki 74 milletvekilinin direniş eksenini desteklediğini" söyledi.
Süleymani İran´ın Arap ülkesindeki geniş çaplı etkisine işaret ederek, seçimlerde alınan bu sonuç ile Lübnan´da Hizbullah´ın bir direniş partisinden direniş hükümetine dönüştüğünü ileri sürdü.
Bunun üzerine Lübnanlı milletvekili Fadi Saad, "Bu ifadeler İran´ın, Lübnan´ın iç meselelerine müdahale ettiğini gösteriyor." diyerek Süleymani´nin açıklamalarına sert tepki gösterdi.
İran´a yakın güçler koalisyonunda, Hasan Nasrallah liderliğindeki Hizbullah, Lübnan Meclis Başkanı Nebih Berri liderliğindeki Emel Hareketi´nin yanı sıra Cumhurbaşkanı Mişel Avn´ın göreve gelmeden önce kurduğu Özgür Yurtsever Hareketi yer alıyor.
Suriye´deki iç savaşın patlak verdiği 2011 sonrası dönemde Lübnan, bölgedeki Arap ekseninin temsilcisi Suudi Arabistan ile İran ekseni arasındaki bölgesel rekabet ve Suriye, Irak ve Yemen´deki sıcak çatışmaların ağırlığı altında kaldı.
Hariri hükümetinin doğuşu iç ve dış etkenlerin müdahalelerinden dolayı oldukça zor ve sancılı olacak. Hariri´nin 3´üncü hükümetini kurmak için yaratılan engellerin üstesinden gelmesi gerekiyor.
Lübnan´da hükümeti kurmakla görevli güçlere gelecekte yapılacak yardımlar ve verilecek desteğin kapısını açma bağlamında başta Arap ülkelerinden olmak üzere dış baskılar gelmeye devam ediyor.
Dolayısıyla Hariri´nin Lübnan´daki tarafların Suriye, İran ve dış nüfuzdan uzak durulması görüşü üzerinde yoğunlaşarak içerideki toplumsal dengeyi ve bunun bölgesel dengeler üzerindeki yansımasını karşılayabilecek bir hükümet kurması gerekiyor.
ABD ve Körfez ülkeleri, Lübnan Hizbullahı ile bazı yöneticilerini "terörü destekleme, kara para aklama ve uyuşturucu kaçakçılığı" suçlamalarıyla yaptırım listesine aldı.
Ancak Lübnan´daki mevcut denklemde hükümeti kurmakla görevlendirilen kişinin, Hizbullah´ın ortaklığı olmadan ülkede istikrar ve siyasi güvenliği sağlaması mümkün değil.
Raporlar Washington yönetiminin İran´a karşı başlattığı yaptırımların ilk aşamasının devreye girdiği 7 Ağustos sonrası ABD-İsrail-Arap eğiliminin şekillenmeye başladığını gösteriyor.
Bu eğilim İran´ın bölgedeki nüfuzunu engellemeyi öngören ABD hamlesinin bir parçası olarak Hizbullah´ın alanını daraltmayı planlanıyor.
Son haftalarda Hariri, yeni hükümetin oluşturulması önünde içteki engellerin dıştakilere göre ikincil duruma dönüşmesinin ardından, dış engelleri aşma umuduyla içte ve dıştaki çalışmalarını yoğunlaştırdı.
Bölgesel ve uluslararası herhangi bir engel ya da baskının var olduğunu aleni beyanatlarında reddeden Hariri, 7 Ağustos´ta yaptığı açıklamada "hükümetin kurulması sürecini hızlandırmak için uluslararası desteğin var olduğunu" bile söyledi.
Hariri bu açıklamasından üç gün sonra da hükümetin kurulmasında yaşanan gecikmede bölgesel ya da uluslararası bir müdahalenin söz konusu olmadığını vurgulayarak, ülkedeki her partinin hükümetteki payında ısrarcı olmasına dikkati çekti ve sorunun tamamen içeriden kaynaklandığını ifade etti
Öte yandan Hizbullah´tan üst düzey bir yetkili ise hükümetin kurulmasında yaşanan gecikmede, bölgedeki ülkelerin büyükelçiliklerini suçladı.
Hizbullah yetkilisi söz konusu büyükelçiliklerin siyasi partilere "taleplerinin çıtasını yükseltmeleri" konusunda baskı yaptığını ve bunun da hükümetin kurulmasını geciktirdiğini savundu.
Riyad yönetiminin ABD ile koordineli şekilde Lübnan´dan daha çok Yemen, Körfez bölgesi ve Suriye´deki İran nüfuzunu engellemek için ciddi anlamda çabalarını yoğunlaştırması sonrası, Hizbullah ve müttefiklerinin son seçimlerde dikkati çeken bir üstünlük elde etmesi, Müstakbel Partisini destekleyen Suudi Arabistan´ın rolünün gerilediğini yansıtıyor.
Hariri, yeni hükümetin oluşumunda ön koşul olarak "Suriye rejimiyle ilişkilerin normalleştirilmesi" çağrısında bulunan taraflarla görüşmelerde bulundu.
Bu, Beşşar Esed rejiminin hakim olduğu Suriye ile ilişkilerde herhangi bir normalleştirmeye kesinlikle karşı çıkan Hariri açısından, hükümetin oluşturulmaması anlamına geliyor. Çünkü kendisinin de ifade ettiği gibi "Suriye rejimi ile yeniden ilişki kurulması tartışma kabul etmeyen" bir konu.
Suriye ile Lübnan arasındaki ilişkiler Saad Hariri´nin babası Refik Hariri´nin 14 Şubat 2005´teki suikastına ilişkin Suriye rejimini suçlaması sonrasında krize girmişti.
Suriye´de 2011´de başlayan iç savaşın ardından tam olarak ilişkiler kopmuş, Hizbullah ve Emel Hareketi´ne bağlı bakanlıkların dışında iki ülke hükümetleri arasında iletişim tamamen kesilmişti.
Hariri tarafından yalanlanmış olsa da Müstakbel Hareketi Siyasi Büro Üyesi Mustafa Alluş basına yaptığı açıklamada bölgesel engellerin Lübnan´da hükümetin kurulmasına izin vermediğini söyledi.
Alluş "Özgür Yurtseverler Hareketi"nden bazı isimler ve Hizbullahın içinde olduğu 8 Mart Bloku ile koalisyon halinde olanları suçladı.
Alluş´un nitelediği şekliyle bunlar "Lübnan´daki İran grubunu" temsil ediyor. Öte yandan Alluş, her partinin gelecek hükümetteki rolünü güçlendirecek şekilde en fazla bakanlığı elinde bulundurma çabası nedeniyle ülkeyi siyasi bir darboğaza sürükleyen iç etkenlerin olduğunu yalanlamadı.
"Lübnan Meclisi´nde Hizbullah ve müttefik güçlerin çoğunluğu elinde bulundurduğu realitesi" ile uyumlu şekilde bir ulusal birlik hükümeti kurmaya çalışan Hariri, büyük zorluk ve engellerle karşı karşıya bulunuyor.
Hariri aynı zamanda yeni hükümetin izleyeceği politikalarda Hizbullah´ın olası baskıcı etkisine yönelik Arap ve Batı ülkelerindeki mevcut endişeleri bertaraf edecek bir hükümet yapısını ortaya koyması gerekiyor.
Hariri, Hizbullah ve müttefiklerinin hakim olduğu bir hükümet yapısının, ABD´nin Lübnan ordusuna vereceği desteğe engel olacağını çok iyi biliyor.
Yine bu durum Lübnan´daki BM´ye kayıtlı bir milyon kadar Suriyeli mülteciye destek olabilecek Arap dünyası ve Batı´dan gelecek yardımların da nispeten azalması tehlikesini gündeme getiriyor.
Tüm bunların yanında bir de geçen nisan ayında Lübnan´a yardım amaçlı kurulan Paris Kulübü´nün vadettiği 11 milyar dolarlık destekten mahrum olunması da ihtimal dışı görülmüyor.
Washington yönetimi Hizbullah´ın yeni kurulacak hükümete hakim olması ve İran´ın Lübnan, Suriye ve bölgedeki nüfuzunun genişlemesinden daha kötü bir şeyin olmadığını düşünüyor.
Bu kötü durumun yanında korunmalarına dair BM´den herhangi bir garanti alınmadan Lübnan´daki Suriyeli mültecilerin ülkelerine gönderilmeleri konusundaki mevcut tehlike ve zorlukları da dile getirmemiz gerekiyor.
Lübnan´da 1943 Anayasası ve 1975-1990 yıllarında yaşanan iç savaşın ardından 1989´daki Taif Anlaşması´nda geçtiği üzere ülkede hükümet başkanlığı Sünnilere, Cumhurbaşkanlığı Marunilere ve Meclis Başkanlığı ise Şiilere bırakılıyor.
Hükümeti kurmakla görevlendirilen başbakanın yeni kabineyi kurma çalışmaları için tanınan belirli bir süreden bahsedilmiyor. Buna göre kabineyi kurması için görevlendirilen başbakandan bu teklifin geri çekilmesine ilişkin her hangi bir madde de bulunmuyor.
Ancak Cumhurbaşkanlığı kaynaklarına dayandırılan yorumları aktaran Lübnan medyasına göre Avn, içeriği belli olmamakla birlikte yakında hükümet kurulması krizine ilişkin çözüm yolları bulmak konusunda bazı adımlar atmaya başlayacak. Avn, bu tavrına gerekçe olarak eylül ayında Lübnan´ın katılacağı uluslararası konferans ve çalışmalara hazırlık anlamında erken davranılması gerektiğini gösterecek.
Hariri´nin hükümet kurmada başarısız olması durumunda Lübnan çapında geniş kabule mazhar olmuş seçkin ve etkin kişilerden 20 bakanın oluşturduğu bir kabine ile küçültülmüş bir hükümet kurulabilir.