Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

İbn Haldun´a göre iktidarların yıkılış nedenleri

Mehmet GÜNDOĞDU(*)

İbn Haldun´a göre iktidarların yıkılış nedenleri

Rahman ve Rahim olan Allah´ın adıyla,

Allah´a hamd, Resulüne salat, selam olsun.

İbn Haldun´a göre iktidarların yıkılış nedenleri

Resulullah (sav) ve Hz Ali´nin yöneticilere nasihatleri yazılarımızdan sonra, büyük İslam mütefekkiri İbn Haldun´un devlet görüşü çerçevesinde, iktidarlara/ yöneticilere tavsiyelerinin kısa bir özetini, mana itibariyle muhteviyatını esas alarak arzetmek istedik.

İbn Haldun (1332-1406), Ortaçağ İslam alimlerinden/düşünürlerinden biridir. Tunus´ta doğdu, Mısır´da (Kahire) vefat etti.

Daha çok tarihçi, sosyolog ve siyaset bilimci olarak tanınan İbn Haldun, aynı zamanda kendine özgü siyasi, felsefi ve ekonomik görüşlere sahiptir.

İbn Haldun´un asıl önemi, tarih ve sosyoloji alanında yapmış olduğu çalışmalardan kaynaklanır.

?Kitab´ül İber? isimli eserine giriş olarak yazdığı ?Mukaddime?sinde; devletlerin doğuşu, gelişmesi, buhranları ve yıkılışlarının nedenlerini incelemiş ve kendisine has bir devlet görüşü/nazariyesi ortaya koymuştur.

?İbn Haldun´a göre iktidarların yıkılış nedenleri? başlığımız için öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, ?yıkılma? yüklemi genelde hem devletler hem de iktidarlar için kullanılınır.

Ancak zamanımızda devletlerden ziyade daha çok devletleri yöneten iktidarlar değişmekte veya yıkılmaktadır.

Bu yüzden, İbn Haldun´un mukaddimesinde ?devletlerin yıkılış nedenleri´ bölümünün özetini, meramımızı daha iyi anlatmak adına ?iktidarların yıkılış nedenleri´ deyimi ile ifade  etmeyi daha uygun gördük. Buyurun okuyalım.

İktidarların yıkılış nedenleri

1.Asabiyetin Zayıflaması

İbn Haldun´un ?asabiyet? kavramına yüklediği anlam özetle şöyledir:

Yerleşik düzene geçmiş medeni toplumlarda, ?Asabiyet?; 

?İnsanların hayatta kalmalarının ön şartı olan her türlü yardımlaşmayı ve dayanışmayı sağlayan, milleti birbirine bağlayan milli-manevi, ahlaki (dini) değerlerlerle, toplumu birbirine bağlayan, toplumsal barışı ve mutabakatı meydana getiren sinerjidir.? İktidara talip olanların  anlattıkları, anlatacakları hikaye,  asabiyete yüklenen anlam dahilinde değerlendirilebilir.

İbn Haldun´a göre; iktidarlar/devlet yöneticileri, medeniyetin ve iktidar gücünün nimetlerine dalıp asıl gerekli olan asabiyeti (milli-manevi ve ahlaki/dini değerlerden oluşan toplumsal, barışı ve mutabakatı meydana getiren sinerji) unutmaları halinde, devletin çimentosu ve ruhu mesabesinde olan asabiyet zayıflamaya başlar.

Asabiyetin zayıflaması ilk olarak iktidarlar ile halk arasındaki ilişkilerde görülür.

Bu olumsuz durum şöyle gelişir:

İktidarlar, halkın bilmesini istemediği, hesabını veremeyeceği icraatlarda bulunduysalar, halklarından korkmaya başlarlar.

Bu durum iktidarları hukuka, adalete dayalı, demokratik sivil yönetime alternatif (totaliter, vesayetçi vb.) yönetim anlayışlarına yöneltir. Böylece asabiyet zayıflaması başlamış demektir.

İşte o zaman asabiyet (milli-manevi ve ahlaki/dini demokratik değerlerden oluşan toplumsal, barışı ve mutabakatı meydana getiren sinerji), iktidarların, iktidara geldikleri zamanki gibi diri ve canlı değildir.

Bu durum bazı rantçı kesimler, vesayetçiler ve lobiler için de bulunmaz bir fırsattır.

Bu vb. kesimler asabiyetin  zayıflamasında ve sonunda yok olmasına birinci derecede etki eden çevrelerdir.

Zamanla asabiyet zayıflaması ilerledikçe halkın memnuniyetsizliği artar ve iktidara muhalefet de geniş kesimlere yayılır ve işte bu da iktidarlar adım adım çöküşe doğru ilerliyor demektir.

İbn Haldun´a göre, asabiyet sinerjisini kaybeden iktidarlar kısa bir süre sonra yıkılır giderler.

2.Devlet Adamlarının Zulmü

İbn Haldun, devlet yönetiminin ?iyiliği?nin, yönetimi elinde bulunduran kişilerin niceliklerine değil niteliklerine bağlı olduğunu, buna göre halkın menfaatlerini kollayan, halkı adaletle yöneten yönetimin ?iyi? olduğunu;

Halka korku salan ve onlara zulmeden, haksız hukuksuz icraatlar yapan yöneticilerin yönetiminin ise ?kötü? olduğunu beyan etmektedir.

İbn Haldun, iktidar yönetiminin zulüm tavrı içinde bulunması halinde, halkın iktidarı yalnız ve desteksiz bırakacağını, iktidarı değiştirmek için harekete geçeceğini belirtir.

Asabiyet sinerjisinin zayıflamasıyla iktidar ile halk arasındaki uçurum her geçen gün daha da büyürken, bir de buna yöneticilerin zulmü eklenirse, iktidarın tavanı çatırdamaya başlayacaktır. Halkın yönetime karşı güveni sarsılacaktır, der.

Ona göre; haksız, hukuksuz uygulamalarla yöneticilerin zulmü yaygınlaştıkça, ülke genelinde bir hoşnutsuzluk, kargaşa ve karışıklık ortaya çıkar. Kimin haklı, kimin haksız olduğu anlaşılmaz. Devletin hiç bir kurumu sağlıklı olarak çalışamaz.

Bu durumda halk devlet kurumlarına olan inancını, güvenini kaybeder, devlete olan sevgisini yitirir görüşündedir İbn Haldun.

İbn Haldun´a göre; zalim yöneticilerin haksız hukuksuz uygulamaları halkı yabancı devletlere iltica etmeye zorlar ve onları kendi devletlerine düşman yapar.

Böyle bir olumsuz duruma düşen iktidarlar, devlet yönetiminde, içten ve dıştan gelecek  tehlikeler karşısında zayıf düşerler. Dolayısı ile yıkılma trendine girmiş olurlar.

3-Ekonomik/Mali Yapının Bozulması  

İbn Haldun´a göre; iktidarların yıkılışına etki eden nedenlerden bir diğeri de devletin mali yapısının bozulmasıdır.

Ona göre, devletin tabii doğası gereği, refah ve lüksü getirdiğini, bu nedenle devlet yöneticilerinin, şayet dikkatli olmazlarsa, gün geçtikçe israf, ve lüks harcamalarının normal harcamalarmış gibi algılamaya başlayacaklarını ve sonuçta bu tutumun gerektirdiği masrafları devlet gelirleri ile karşılamada zorlanacaklarını ifade eder.

Ona göre; bu durum başta savunma ve kalkınma yatırımlarına/harcamalarına yeterince pay ayrılmaması sonucunu da doğurur. Böylece, devlet, askeri ve ekonomik yönden güçsüzleşir ve düşman devletlerinin saldırılarına açık hale gelir.

İktidarlar, devlet yönetiminin israf içinde bulunmasından kaynaklanan fazla harcamaları karşılamak amacıyla halkın vergi borcunu arttırır. Ayrıca vergi alanlarını da genişletirler.

Vergilerdeki bu artışlar da halkın iktidarlara olan güvenini sarsar.

Bu durum birçok esnaf ve zanaatkârın işini bırakması/iflasları sonucunu doğurur.

Bu takdirde vergi yükümlülerinin azalması nedeniyle vergilerde de azalmalar görülür.

Vergilerin azalması vergi oranlarının arttırılmasını doğurur. Böylece bu yapı kısır döngü içerisinde devam eder.

İbn Haldun, mali yapının devletin en önemli kurumlarından biri olduğunu gözden ırak tutmamak gerektiğini söyler.

Mali yapının bozulmasını devletin yüksek kademelerinde ehil, liyakatli yöneticilerin bulunmadığının göstergesi olarak görür.

Ona göre; mali yapının bozulması iktidarların çöküşünü çok önceden haber veren bir alarm sistemidir.

Eğer zamanında önemli tedbirler alınamazsa iktidarların yıkılışında birinci derecede rol oynayabilir diyerek, ekonomi/maliye yönetiminin iktidarlar için ne kadar çok hayati öneme haiz olduğunu vurgulamıştır.

Sonuç itibarıyla;

İbn Haldun yazdığı ?Mukaddime? isimli eserinde;

Devletlerin kuruluş aşamalarını, yükselişlerini ve yıkılış nedenlerini sosyolojik açıdan değerlendirerek;

Çağımız yöneticilerine ne kadar önemli ve faydalı, tecrübe edilmiş, tarihi bilgiler miras bırakmıştır. Ancak farkedip istifade edenlere!

Vesselam.

Kaynak:

Z. F. Fındıkoğlu  ? H. Z. Ülken, İbn Haldun, Kanaat Kitabevi, 1940,

İbn Haldun, Mukaddime, C ; I-li-III, çev. Zaklr K. Ugan, 2, bas, M.E.B. yay., istanbuL. 1968

İbn Haldun: Mukaddime (Hazırlayan: Süleyman Uludağ), İst. 1988,

 

Makaleler:

İbn Haldun´a Göre Siyasi Otorite ve Liderlik, Ali Yaşar

İbn Haldun´un Devlet Görüşü (Yönetimler Döngüsü), Dr. A. Ezeli Azarkan

İbn Haldun´da Devlet Görüşü, Recep Yumuk

İbn Haldun´un Asabiyet Kavramı, Oktay Kaymak

___________________

(*)Emekli Müftü

 

 


Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER