Hüzünle Anılan Ülke: Endülüs

Endülüs medeniyeti bir tarafta Kurtuba, Tuleytula, İşbiliye, Gırnata gibi şehirlere hayat vermiş; diğer tarafta İbn Meserre, Bin Hazm, İbn Bacce, İbn Tufeyl, İbn Rüşd, İbn Meymu, İbn Arabi gibi bilgeler yetiştirmiştir.

Hüzünle Anılan Ülke: Endülüs

Kitap Haber'den Ferhat Özbadem yazdı;

Hikâyesini bildiğiniz, verilen emeğe şahitlik ettiğiniz kitaplarla buluştuğunuzda adını koyamadığınız bir duygu kaplıyor ruhunuzu. Abdulvehap Ballı, Endülüs medeniyetini, Endülüs ufkunu, Endülüs güzelliğini bize tanıtmak için Endülüs’e gittiğinde bu eser çok iyi bir eser olacak diye düşünmüştüm. Sonrasında Abdulvehap Ballı, Endülüs’ten döndüğünde bu eseri meydana getirmek için kendisini bir odaya kapattığında bu eser çok iyi bir eserden çok daha iyi bir eser olacak diye düşündüm. Eserle buluştuğumda yanılmadığımı gördüm.

İberya[1], fethedilirken Müslümanlarla Yahudiler ve Vizigotlar ittifak yapıyorlar. İberya fethedildikten sonra Endülüs adını alacaktır.

Puvatya savaşının yapıldığı yere “Belatuşşuheda” yani şehitler düzlüğü deniyor. İlimde derinleşen âlimlerin çabası ve âlime değer veren devlet ricalinin çabaları ile Endülüs inşa edilir. Devlet adamlarının tasavvur dünyası; insanların, şehirlerin ve ülkelerin kaderini de etkiler.

1031 yılında Kurtuba’da Endülüs hilafeti ilga edilir. Bu tarihte Ümeyyeoğulları Endülüs’ten sürgün edilir. Böylelikle Endülüs Emeviler dönemi biter. Emirlikler dönemi başlar. Sonrasında Hristiyanlara karşı ittifak için Murabıtlar çağırıldı. Hristiyan tehlikesi bertaraf edildikten sonra 1040 yılında Murabıtlar dönemi başladı. 1170 yılında Muvahidler dönemi başladı. 1238 yılında Beni Ahmer dönemi başladı. 1492 yılında Endülüs yıkılır.

Eserde Endülüs kelimesinin kökeni ve bugünkü adıyla İspanya’nın tarihine derinlemesine bir değerlendirme yapılıyor. Dördüncü asırdan itibaren o bölgede Yahudi, Hristiyan ve Vizigotların yaşadığı taht kavgalarından dolayı, Müslümanları davet ettiklerini, Müslümanların bu coğrafyaya gelmesi ile esenlik ve barışın geldiğini görüyoruz. Belki de Endülüs’ü en kıymetli kılan yönü budur. Esenlik ve barış yurdu olması.

Anlatılarda ve bir kısım kitaplarda yer alan Tarık bin Ziyad’ın gemileri yakması olayının olmayabileceği görüşü üzerinde mülahazalar yapılıyor. Endülüs seferi bir medenileştirme/medineleştirme seferidir.

Ziryab’ın Endülüs medeniyetinin oluşumuna katkıları ayrıntılı şekilde ele alınıyor. Müzik ve yemek kültürü konusundaki katkılarına yer veriliyor. Ziryab aynı zamanda dönemin moda tasarımcısı ve uzmanı olarak da bir kısım yenilikler getiriyor.

Endülüs’ün Murabıtlara bağlanması için fetva veren İbn Arabi ile Gazali’nin Bağdat’ta görüştüğünü öğreniyoruz. Muvahidler hareketinin lideri Muhammed bin Tumert, Gazali ile görüşüp duasını aldıktan sonra Gazali’nin de desteği ile harekete geçer. Gazali ile görüşmesinden sonraki dönemde bir kısım fikri sapkınlıklar neticesinde Tumert kendisini Mehdi ilan ediyor. O çağın masum imamı olduğunu ilan eder. Murabıtlara çok zarar verir.

Endülüs devletinin yıkılışı ve Moriskolar ile ilgili kısım çok duygusal bir dil ile ele alınıyor. Endülüs’ün bilgeleri bölümünde bilgelerin önemi ve işlevi ile ilgili müellif şöyle diyor: “Devletler tarih sahnesinden çekilse bile varlıklarını inşa ettikleri medeniyetlerle devam ederler. Medeniyetlerin görünen yüzü şehirlerse görünmeyen yüzü de bilgelerdir. Unutulmamalıdır ki devletleri liderler ve komutanlar yönetir. Onları sonraki nesillere bilgeler aktarır. Tüm yaşanmışlıklara da şehirler şahitlik eder.

Endülüs medeniyeti bir tarafta Kurtuba, Tuleytula, İşbiliye, Gırnata gibi şehirlere hayat vermiş; diğer tarafta İbn Meserre, Bin Hazm, İbn Bacce, İbn Tufeyl, İbn Rüşd, İbn Meymu, İbn Arabi gibi bilgeler yetiştirmiştir. O itibarla Endülüs, sadece bir coğrafya değildir. Endülüs bir medeniyet havzasıdır. Bu havzayı mümbit hale getiren bilgeler ilk tahsillerini Endülüs’ten almış, ilimde derinleşmek adına Mağrib’den Mekke’den Medine’den Bağdat’tan Şam’dan ve diğer islam beldelerinden faydalanmıştır. Bunların önemli bir kısmı Endülüs’e dönerek ilim halkalarının oluşmasına öncülük etmiştir.”

Kitabın son bölümünde Endülüs gezisi izlenimlerine yer veriliyor. İspanya’nın 17 özerk bölge 50 şehirden oluştuğunu öğreniyoruz. Müellif Toledo şehrini çok seviyor. İnsanlarla ünsiyet kuran şehir olarak tanımlıyor Toledo’yu. Gezi esnasın şahit olunan güzellikler fotoğraflarla belgeleniyor. Toledo İstanbul’a Diyarbakır’a Mardin’e benzetiliyor. Kurtuba güzellemesi okuyoruz. Ve eser son buluyor.

Hemen her yönü ile mükemmel ve etkileyici olan bu eser, gezi kısmına daha fazla yer verilseydi mükemmel ötesi olabilirdi.

Endülüs, islam medeniyetinin erken koparılmış çiçeği.

Endülüs, kalbi olan bir coğrafya…

Endülüs, bulutları fetih özlemi ile ağlayan coğrafya…

Endülüs, bir medeniyetin kültür haritalarını bağrında saklayan coğrafya…

Endülüs, bilgi ve hikmetin aşka dönüştüğü coğrafya…

Endülüs, umudun coğrafyası.

Endülüs
Abdulvehap Ballı
Çıra Yayınları


[1] Avrupa kıtasının Akdeniz'e uzanan üç yarımadasından biridir. İber Yarımadasında İspanya ve Portekiz devletleri yer almaktadır. Yarımadanın en güneyinde yer alan Cebelitarık, Birleşik Krallık'ın idaresindedir.