Orta Doğu’daki çatışma dinamiklerinin incelenmesinde, Yemen’deki Husiler hareketi, özellikle son dönemde uluslararası gündemin odak noktası haline gelmiştir. ABD Başkanı Donald Trump’ın gerçekleştirdiği hava saldırısı emrinin ardından Husiler, sahip oldukları ileri teknoloji unsurlar ve geniş cephanelikleri ile stratejik bir tehdit olarak algılanmaya başlanmıştır. Bu çalışma, Husiler’in tarihsel gelişimi, askeri kapasitesi ve bölgedeki jeopolitik etkilerini mercek altına almayı amaçlamaktadır.
Husiler’in Tarihsel ve İdeolojik Kökenleri
1990’lı yıllarda Yemen’in kuzeyindeki Sada kentinde Mümin Gençler Hareketi olarak temelleri atılan Husiler, zaman içinde Ensarullah Cemaati adı altında örgütlenmiştir. 1992 yılında Hüseyin Bedreddin el-Husi tarafından siyasi bir hareket olarak kurulan örgüt, babası Bedreddin el-Husi’nin ruhani liderliğinde şekillenmiş ve 2004 yılına kadar aktif bir dini-siyasi oluşum olarak faaliyet göstermiştir. Husiler, Zeydi mezhebinin Yemen içerisindeki evrimine paralel olarak, özellikle ülkenin iç savaş sürecinde kendilerine önemli bir yer edinmiş ve 2014 Eylülünden itibaren başkent Sana başta olmak üzere geniş bir coğrafyada kontrolü ele geçirmiştir.
İran’ın Destekleri ve Bölgesel Etkileşim
Husiler’in uluslararası arenada öne çıkmasında İran’ın sağladığı mali ve askeri destek önemli bir faktördür. İran destekli bu hareket, 2004–2010 yılları arasında Yemen hükümeti ile yürütülen çatışmalarda, sonrasında ise Arap Baharı’nın yarattığı siyasi çalkantılar neticesinde nüfuzunu artırmıştır. Yemen’deki istikrarsızlık ortamı, Husiler’in coğrafi ve siyasi varlığını güçlendirirken, bölgesel dengeleri yeniden şekillendirme potansiyeli doğurmuştur.
Askeri Kapasite ve Teknolojik Donanım
Husiler’in askeri gücü, sahip oldukları ileri teknoloji silah sistemleri ve sürekli güncellenen cephanelikleriyle dikkat çekmektedir. İran’dan temin edilen ya da İran bileşenleriyle üretilen balistik ve seyir füzeleri, insansız hava araçları (İHA) ve modern kara kuvveti unsurları, Husiler’i diğer pek çok bölgesel aktörden ayıran temel unsurlardır. ABD ve diğer Batılı ülkeler, Husiler’in bu donanım seviyesinin askeri operasyonlar açısından önemli bir zorluk teşkil ettiğini belirtmekte ve mevcut hava saldırılarının beklenen caydırıcılığı sağlayamayacağına dair değerlendirmeler yapmaktadır.
ızıldeniz ve Deniz Operasyonları
Husiler’in askeri stratejilerinin bir diğer önemli ayağı, Kızıldeniz’deki deniz operasyonlarıdır. Özellikle 31 Ekim 2023’den itibaren, İsrail’in Gazze’deki eylemlerine tepki olarak Yemen açıklarındaki ticari gemilere yönelik operasyonlar, bölgedeki deniz ticareti güvenliğini tehdit eden bir unsur olarak ortaya çıkmıştır. ABD’nin, çok uluslu bir “deniz görev gücü” kurma kararıyla bu tehdide karşı koyma çabaları, Husiler’in uluslararası deniz ticareti üzerindeki potansiyel etkisini gözler önüne sermektedir.
Husiler hareketi, Yemen’deki uzun soluklu iç savaşın ve bölgesel güç dengelerinin bir yansıması olarak, hem ideolojik hem de askeri açılardan büyük önem arz etmektedir. İran’ın destekleriyle güçlenen bu hareket, hem yerel hem de uluslararası arenada yeni stratejik hesapların yapılmasına yol açmaktadır. ABD ve müttefiklerinin uyguladığı hava saldırıları, mevcut durumda Husiler’in cephanelik gelişimini engellemede yetersiz kalmakta olup, bu durum ilerleyen dönemlerde bölgesel krizlerin derinleşmesine neden olabileceği endişelerini de beraberinde getirmektedir.
Bu kapsamlı değerlendirme, Husiler’in tarihi kökenleri, askeri kapasitesi ve uluslararası ilişkilerdeki yerini detaylandırırken, bölgedeki mevcut gelişmelerin küresel güvenlik perspektifiyle yeniden yorumlanması gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Kaynak: Farklı Bakış