Abdülkadir Selvi'nin bugünkü ökşe yazısı şöyle;
AK Parti reformlarla büyüdü. AK Parti aynı zamanda reformlarla Türkiye’nin önünü açtı. Vesayet kurumlarını reformlar sayesinde geriletti. Darbelerin inşa ettiği militarist sistemden reformların şekillendirdiği Türkiye yürüyüşünü başlattı.
Bu ülkede resmi bayramlardan ve kurtuluş günlerinden daha fazla darbeler, muhtıralar tarihi olduğu hatırlanınca özgürlükler ve reformların Türkiye’nin kutup yıldızı olduğuna inanıyorum.
Cumhurbaşkanı Erdoğan yarın İnsan Hakları Eylem Planı’nı, önümüzdeki hafta ise ekonomi reformunu açıklayacak.
Hukuk reformu olmadan yapılacak ekonomi reformunun bir ayağı askıda kalırdı. Çünkü güçlü bir ekonomi için güçlü bir hukuk sistemi gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklayacağı hukuk reformu, “özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye” temasını içeriyor. Bir başka deyişle insana dokunan, insan odağı olan reformlar demek daha doğru olur.
Reform paketinin detayları Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanacak ama bir de reformların ruh ve felsefesi var. Ne yani, darbelerin ruhu oluyor da reformların olmaz mı?
GÜL: REFORMLAR SÜREKLİLİK GEREKTİRİYOR
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’le insan hakları eylem planının ruh ve felsefesini konuştuk. Adalet Bakanı Gül, hukuk reformunun perspektifine ilişkin değerlendirmeleri paylaştı.
Önce neden “özgür birey, güçlü toplum, daha demokratik bir Türkiye” temasını seçtiklerini sordum.
“Birey güçlü olunca toplum güçlü oluyor. Toplum güçlü olunca daha demokratik bir Türkiye oluyor. Toplum değişiyor. Toplum gelişiyor. O nedenle daha demokratik Türkiye hedefi sürekli devam edecek bir çaba gerektiriyor. Bir defa reformları yaptık, bu iş bitti denilemeyecek kadar kıymetli ve sürekli devam edecek bir süreç” dedi.
ERDOĞAN’IN VESAYETLE MÜCADELESİ
DÜN 28 Şubat’ın yıldönümüydü. 28 Şubat’ın bir şiir okudu diye cezaevine attığı Erdoğan bugün Türkiye Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı. Erdoğan sadece 28 Şubat mağduru değil. Başbakan olarak 27 Nisan e-muhtırasına, Cumhurbaşkanı olarak 15 Temmuz darbe girişimine karşı mücadele etti.
Erdoğan, vesayet sistemiyle sadece meydanlarda mücadele etmedi. Vesayet odaklarının koruma kalkanını oluşturan sistemle de mücadele etti. Anayasa ve yasalarda değişiklikleri yaptı. Adalet Bakanı Gül de ona işaret etti.
DEMOKRATİK STANDARTLARIN YÜKSELTİLMESİ
“Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin yolunu açmak, demokratik standartlarımızı yükseltmek için her adım attığında karşısına vesayet odakları çıktı. Ama Türkiye vesayet odakları ile mücadele ederek yol almayı başardı. Ancak yeni yüzyılda bu kazanımların korunması, kurumsallaştırılması gerekiyordu. Ayrıca sadece vesayetle etkin mücadele değil, demokratik standartların da daha ileri seviyeye yükseltilmesi gerekiyordu” diye konuştu.
Yıllarca güvenlik mi özgürlük mü tercihi ile karşı karşıya bırakıldık. Çoğu zaman güvenlik adına özgürlüklerimizi kurban ettik. Sonra bir de baktık ki, özgürlüklerin olmadığı yerde güvenlik de olmuyor.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül yeni bir parantez açtı. “Türkiye olarak tüm dünyaya ‘Biz hem terörle mücadele ederiz, hem demokratik reformları gerçekleştiririz’ diyoruz” dedi.
REFORMLAR BİR DEFALIK İŞ DEĞİL
Abdulhamit Gül özgürlük perspektifli konuştu. Reformların bir defalık bir iş olmadığının altını çizdi. “Hukuk sistemimizi uluslararası standartlara taşıyan bu reformları elbette ki vatandaşlarımız daha fazlasına layık olduğu için yapıyoruz. Hem özgürlükleri hem refahı arttırmayı hedefliyoruz. Peki şimdiye kadar bunu yapmadık mı? Yaptık. Ama daha iyinin sınırı yok. Çağ değişiyor. Çağ değiştikçe ihtiyaçlar değişiyor. Ona uygun olarak değişiklikler yapmak gerekiyor” diye özetledi.