Reklam Görüntülerine Tıklayarak Kitap Siparişi Verebilirsiniz

?Hukuk Devleti Öğretisi?

İsmail KILLIOĞLU

?Hukuk Devleti Öğretisi?

?Bizde ?Hukuk Devleti´nin anlamını kavrayabilenler fazla değildir? diyor, Prof Dr. Hüseyin Hatemi ve açıklıyor: ?Siyasetçilerin birçoğu ?Hukuk´u olan Devlet´ ile ?Hukuk Devleti´ni karıştırırlar. ?Hukuk Devleti´ olma yolunda endişelerini belirtenlere, ?ne demek? Bütün bu sözler bozgunculuktan başka bir şey değildir! Fatih Kanunnamesi, Kanuni Sultan Süleyman, Oğuz-Mete, Cengiz Yasası, Timur Tüzükatı, İç Hizmet Kanunu vs. vs... Bütün bunlar varken, daha başka hangi Hukuk Devleti´ni istersin? Bizden başka hangi ülkede bunca kanun kalabalığı var?´ derler.

Bir kısmı da ?Hukuk Devleti´nin ?Pozitif (Mevzu) hukuka sahip Devlet´ demek olmadığını, aksi takdirde ?Hukuk Devleti´ fikrinin en saygın isimlerinden birisinin Hammurabi; daha sonraki çağlarda da mesela Cengiz Han olacağını sezdikleri için, ?Hukuk Devleti´nin aslında ?Adalet Devleti´ demek olduğu aşamasına varırlar, ne var ki ?adalet´ hakkında açık bir düşünceye ulaşamamışlardır. Adaletin ?her bireye hak ettiğini vermek´ demek olduğunu bilmezler, sadece ?herkese hak ettiği cezayı vermek´ demek olduğunu sanırlar. ?İnsan hakları´, ?insanlık onur ve değeri´ konusunda hiçbir fikirleri olmadığı için, onların ?adalet´ anlayışı katmerli bir zulüm demek olur. Toplumsal adalet konusunda kendilerini hiç yormazlar. ?Eşitlik ilkesi´ onların kitabında yer almaz. Bütün düşünceleri ?sopalı adalet´tir. ?Mühür kimdeyse Süleyman odur, sopa kimdeyse adil de odur, mühürlü ve sopalıya itaat Hukuk´un birinci temel kuralı, itaat etmeyeni ibret-i âlem ve nizam-ı âlem için mahv-ü helak etmek ise ikinci temel kuraldır. İşte bu ikinci temel kural, ?adaletin icrasını buyuran kuraldır´ diye düşünürler. Bu görüş, sadece terimde, ?Hukuk´ teriminden ?adalet´ terimine ulaşmakla, doğru olma açısından ileri bir aşamaya varmış, Hakikat´e yaklaşmış değildir. Aslında batıl batağına birinci düşünceden daha fazla saplanmış demektir. Birinci görüş hiç değilse ?adalet´ terimini kullanmaksızın ?hukuk´ terimi ile yetinmekte ve ?hukuk´ terimini de gerçek anlamından saptırmamaktadır. Onun yanlışı, ?Hukuk Devleti´ terimini dış ve ilk anlamı ile almak, bu Hukuk´un nasıl bir hukuk olması gerektiği sorunu üzerinde durmamaktadır. İkinci görüş ise ?adalet´ terimini ?zulüm´ün bir görünümü için kullanarak kavram kargaşasını büsbütün vahim bir hale sokar. Güçlünün zulmüne göz yumup güçsüzü amansız biçimde ve haksız yere cezalandırmanın adına ?adalet´ denmiş olur. ?İnsanlık değeri ve onuru´ gibi kavramlardan da habersiz olunduğu için, bu cezaların insanlık haysiyeti ile bağdaşıp bağdaşmadığı gibi sorunlar da dert edilmez.? (Hatemi, Hüseyin: Hukuk Devleti Öğretisi, İşaret Yayınları, İstanbul 1989, s. 10-11.)

 

Öyleyse doğru bir ?insan hakkı? öğretisine sahip olmaktır, aksi takdirde ?adalet? anlayışına da sahip olunması mümkün değildir. Çünkü adalet bir ?ölçü?, bir ?terazi? olduğu için ?tartılan nesnenin ne ölçüde tartılıp terkip edileceğini ve hak sahibine teslim edileceğini terazi bilmez.? Terazinin bozuk olmaması, doğru tartması ayrı bir şeydir, insanların ?istihkaklarının?, yani insan olmak itibariyle sahip oldukları hak ve özgürlükleri ise bütünüyle ayrı bir şeydir. Bu bağlamda, ?Devlet?in elinde doğru tartan bir terazinin (mizanın) bulunması yanında, bundan daha önemlisi ?herkesin gerçek ve dar anlamda insan haklarının ?eşit´ olarak yazıldığı ve buna ilaveten herkesin emeğinin karşılığını yine adil bir ölçüm sonucunda alabilecek şekilde emek ve liyakat karşılığı hakların belirtildiği bir listenin nasıl düzenlenebileceğinin temel ilkeleri olmalıdır.? Dolayısıyla ?insan haklarının doğru bir kavranış düzeyine ulaşılmadıkça, ?adalet´, zulmün bilinçsiz bir aracısı durumundaki birisinin eline verilmiş bir ?araç´tan başka bir şey? (age, s.12)  olmaz.



Anahtar Kelimeler: Hukuk Devleti Öğretisi

Uyarı! Yapmış olduğunuz yorumlar incelendikten sonra onaylanacaktır onaylandıktan sonra gözükecektir


YAZARLAR

Resimlere Tıklayarak Kitap Satın Alabilirsiniz

HABERLER