HÜDA PAR: Anadilde eğitimin ötelenmesi insan hakkı ihlalidir

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcısı Şeyhmus Tanrıkulu, Hükümetin anadilde eğitim için altyapı oluşturmak zorunda olduğunu söyledi.

HÜDA PAR: Anadilde eğitimin ötelenmesi insan hakkı ihlalidir

guneydoguguncel.com'dan Salih Yeşil'in "knnu ile ilgili" haberi...

HÜDA PAR Genel Başkan Yardımcıları Şeyhmus Tanrıkulu, Mahmut İrtem ve Diyarbakır İl Başkan Yardımcısı Ali Yıldız gazetemizin Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Zeki Özer'i ziyaret etti. Tanrıkulu, ziyaret sırasında, 6 siyasi partinin Parlamenter Sistem'e dönüş için yayınladığı deklarasyonla yeniden gündeme gelen yönetim sistemini, Kürt meselesini, anadilde eğitim ve partisinin ittifaklara yaklaşımını değerlendirdi.

Her sistemin kendine özgü dinamikleri olduğuna işaret eden Tanrıkulu, "Parlamenter Sistem'de seçimden sonra koalisyonlar olabilmekteydi. Cumhurbaşkanlığı Hükumet Sistemi'nde ise seçimden önce ittifaklar kurulabilmektedir. Çünkü 50+1’i yakalamak kolay değildir. Bu durumda her siyasi partinin başka siyasi partilerle mutlaka ittifak yapma zorunluluğu ortaya çıkıyor ki bu ittifaklar da normaldir. Bize göre, iki çeşit ittifak vardır: Birincisi seçim ittifakı, ikincisi ise ideolojik veya siyasi ittifak. Şu anda Türkiye'de mevcut olan üç ittifak var. Cumhur İttifakı, Millet İttifak'ı bir de HDP'nin başını çektiği bir Sol İttifak. Tabiî bu ittifaklar seçime yakın değişir mi, değişmez mi, onu zaman gösterecek. Türkiye'de her zaman siyasi konjonktür değişebiliyor. Bunu göz önünde bulundurup değerlendirme yapmak gerekir. Şu ana kadar herhangi bir ittifakla görüşmemiz olmadı. Biz, bütün siyasi partilere ve ittifaklara aynı mesafede duruyoruz." diye konuştu. 

'3 İTTİFAK VE DİĞER PARTİLERE EŞİT MESAFEDEYİZ'

HÜDA PAR'ın mevcut ittifak ve siyasi partilere "aynı mesafe de durmaya" HDP'nin dahil olup olmadığı hatırlatılan Tanrıkulu, HDP'nin ismini anmadan " Şu anda mevcut olan 3 ittifak ve diğer siyasi partiler de dahil olmak üzere herkese eşit mesafedeyiz. İttifak hususunda hem tabanımız ile hem de halkımız ile istişarelerimiz devam ediyor, karar mekanizmalarımız bu konuda çalışmalarını sürdürüyor. Halkımız ve milletimiz için hangi adımı atmamız uygunsa o adımı atacağız." ifadelerini kullandı. 

HDP İLE OLASI BİR İTTİFAK MÜMKÜN MÜ?

HÜDA PAR ve HDP arasında olası bir ittifak senaryosunun konuşulduğu 2018'deki Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri anımsatılarak, "2023'teki seçimlerde HDP ile HÜDA PAR arasında Kürt kimliği ekseninde bir ittifakın mümkün olup olmadığı" sorusu yöneltilen Tanrıkulu, "Biz her türlü ittifak teklifine açığız. Gelen teklifler kimden gelirse gelsin kapımız herkese açık. İlgili kurullarımız oturur değerlendirir. Halkımız için, milletimiz için faydalı, olumlu ise adım atılır. Dolayısıyla bu A partisi olur B partisi olur, çok önemli değil. Bütün siyasi partilere bakış açımız bu şekildedir. Diğer taraftan, bizim kendimize göre bazı ilkelerimiz var. Bizim için önemli olan inanç ve kültürel değerlerimizdir. Bu, bizim için ön plandadır. İnanç ve kültürel değerlerimizi görmezden gelen siyasi partilerle uzlaşmak pek kolay olmaz. Bu yüzden medeniyet, inanç ve kültürel değerlerimizle barışık olan siyasi yapılarla daha rahat konuşabilir, tartışabilir, müzakere edebilir, pazarlık yapabiliriz. Bunlar da olması gereken hususlardır. Mesele şu anda sadece Kürt meselesi değil, ülkenin birçok sorunu var. Siyasi açıdan baktığımızda Kürt meselesi, bu sorunların içinde en önemli olanlardan bir tanesidir. Türkiye'de şu anda çok ciddi bir ekonomik sıkıntı var. Ülkenin diğer sorunları ve Kürt meselesiyle ilgili önerilerimiz güncelliğini koruyor. Eğer mevcut iktidar ve devlet kurumları bu önerilerimize kulak verip yerine getirirse bir normalleşme sağlanabileceğine inanıyoruz. Normalleşmenin sağlanması da lazım, çünkü siyaset kurumu uzlaşma ve müzakere kurumudur, böyle görmek gerekiyor. Siyasetin şu anki ötekileştirici, kutuplaştırıcı üslubunu doğru bulmuyoruz. Siyasi partiler halka hizmet için vardır, halkın maslahatını öncelemeleri, halkın iradesine göre siyaset belirlemeleri gerekiyor. Bunun dışında siyaset yapan varsa siyasetini bir daha gözden geçirmesi gerekir." diye yanıt verdi. 

'ESKİYE DÖNÜŞ DEĞİL, CUMHURBAŞKANLIĞI SİSTEMİ ISLAH EDİLMELİ’

Millet İttifak'ının öncülüğünde başlayan ve 6 siyasi partinin Parlamenter Sistem'e dönülmesi yönünde açıkladıkları deklarasyonla yeniden tartışmaya açılan sistem tartışmalarına değinen Tanrıkulu, "Parlamenter Sistem ile Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni karşılaştırdığımızda, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin artıları Parlamenter Sistem'in artılarından daha fazladır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni hangi gerekçelerle desteklediğimizi daha önce kamuoyuna deklare ettik, bu konuda hala aynı yerde duruyoruz. Fakat Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin iyileştirilmesi ve bazı noktalarda ıslah edilmesi gerektiğine inanıyoruz. İtiraz edilen bazı hususlar var, bunun iyileştirilmesi gerektiğine inanıyoruz. Cumhurbaşkanının bazı yetkilerinin sınırlandırılması itirazını haklı buluyoruz. Bu husus ikinci bir meclis ile mi, dar seçim bölgesi ile mi veya partili cumhurbaşkanlığının sonlandırılmasıyla mı? Olur, bunun tartışılması ve bu sıkıntıların mutlaka giderilmesi gerekiyor. Bu ülke, 70 yıldan fazla Parlamenter Sistem'le yönetildi. Parlamenter Sistem, laik Kemalist rejimi koruma refleksinden hareket ettiğinden dolayı Türkiye'de var olan sorunların hiçbirini çözme iradesini göstermedi/gösteremedi. Bazen büyük krizlerin nedeni olduğunu da gördük. Bugüne kadar yapılan askeri darbe ve muhtıraların tamamı ve en büyük ekonomik krizler parlamenter sistem dönemindeki çift başlılıktan dolayı yaşandı. Eski Başbakan Bülent Ecevit ve Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer krizinde olduğu gibi ekonomik krize sebebiyet verme bunlardan biridir. Dolayısıyla Parlamenter Sistem'deki çift başlılık doğru değildir. Siz, cumhurbaşkanı ve başbakanın olduğu güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'i revize edip cumhurbaşkanın yetkilerini azaltıp başbakanınkini artırtırsanız da yine aynı krizlerle karşı karşıya kalmanız mümkündür. Halk tarafından seçilen bir başkanın, halk tarafından seçilmeyen birisi tarafından yönlendirilmesi doğru değildir. Eğer halk iradesini savunuyorsak başbakanın da cumhurbaşkanının da halk tarafından seçilmesi gerekir. Kaldı ki yapılan yasal değişiklikle 2014'den beri Cumhurbaşkanı halk tarafından seçiliyor. Parlamenter Sistem'de ise Cumhurbaşkanını parlamento seçiyor. Ayrıca Parlamenter Sistem'e dönmeyi vadeden 6 siyasi partinin Cumhurbaşkanının nasıl seçileceğine dair bir açıklamaları da yok.

Diğer bir husus ise Parlamenter Sistem vesayet sistemini çağrıştırdığı için insanlar, bu sisteme mesafeli yaklaşıyor. Parlamenter Sistem, bu ülkedeki en önemli meselelerden olan, Kürt meselesi, Alevi meselesi gibi sorunların adalet çerçevesinde çözümünü başaramadı bu ve benzeri sebeplerden dolayı Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ıslah edilerek bir süre daha denenmesi gerektiği kanaatindeyiz.

Eski sistemde siz, vatana ihanet dışında hiçbir şekilde cumhurbaşkanını yargılayamıyordunuz, şimdiki sistemde gerekli oy çokluğunu yakaladığınızda bunu yapabiliyorsunuz. Eski sistemde hükümet, Meclis çoğunluğunu elde eden siyasi parti tarafından kuruluyordu, dolayısıyla hem hükümet hem de Meclis çoğunluğu aynı partide birleşebiliyordu. Yeni sistem de tersi olabiliyor. Yani Cumhurbaşkanlığını bir parti ya da bir ittifak adayı kazanabilir, ama Meclis'teki çoğunluğu kaybedebilir. Böyle bir olasılık bir denetim dengesi sağlayabilir. Bize göre eskiye dönüş değil, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ıslah edilmesi ve bununla yola devam edilmesi gerekir." şeklinde konuştu. 

'2013-2014'TEKİ ÇÖZÜM SÜRECİ SORUNLUYDU

Yeni bir Çözüm Süreci'nin gündeme gelmesine değinen Tanrıkulu, partisinin buna karşı olmadığını, ancak daha önceki süreçte izlenen yöntem noktasında eleştirileri olduğuna işaret ederek, "Yeni bir Çözüm Süreci'nden ne anlaşıldığı önemli. Çözüm Süreci'ne hangi anlam katılıyor ona bakmak gerekiyor. Eğer 2013-2014 yılındaki gibi bir Çözüm Süreci'nden bahsediliyorsa bize göre sorunluydu, şeffaf değildi ve yöntem olarak ta yanlıştı. Buna rağmen silahların susması adına destek verdiğimizi deklare ettik." dedi.

'ANADİLDE EĞİTİM İNSANÎ VE İSLAMÎ BİR HAKTIR'

Anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması ve bunun uygulanması için hükümetin gerekli altyapıyı oluşturmak zorunda olduğunu ifade eden Tanrıkulu, şöyle konuştu:  "Kürtçenin seçmeli ders olarak 5. ve 8. Sınıflarda okutulması ile ilgili olarak başta partimiz HÜDA PAR olmak üzere bazı siyasi partiler ve sivil toplum kuruluşları da ciddi ve olumlu çalışmalar yaparak kamuoyu oluşturdu.

Sonuç olarak geçmiş yıllara göre biraz daha bu konuya teveccüh arttı. Bir milletin varlığı kendi diliyle anılır, yani dil yoksa siz yoksunuz demektir. Anayasa'nın Türkçeden başka eğitim ve öğretim dili tanımaması Kürt meselesini ortaya çıkmasına neden olmuştur. Kürtlerin ve diğer milletlerin kendi anadilinde eğitim-öğretim görmesi temel insanî bir haktır. Bunun ertelenmesi, ötelenmesi ve herhangi bir pazarlığa tabi tutulması insan hakkı ihlalidir. Aynı zamanda inanç değerlerimize de aykırıdır. İnsanî olarak da İslamî olarak da böyle bir hakkı ertelemek, geciktirmek doğru değildir.

 

Devamı >>>