Enerji Piyasaları ve Politikaları Enstitüsü Başkanı Volkan Özdemir, gazdaki temel meselenin fiyatlama olduğunu belirterek, "Önemli olan Türkiye´nin fiyatları nasıl düşüreceği ve 2020´li yıllardan itibaren bitecek uzun dönemli kontratları hangi şartlarda yenileyeceği. Türkiye´nin konumu açısından burada kendi pozisyonunu belirlerken 2020´li yıllarda önemli bir karar aşamasında olduğunu görüyoruz." dedi.
AA´nın ev sahipliğinde Rus haber ajansı TASS iş birliğiyle düzenlenen Türk-Rus Enerji Uzmanları Toplantısı´nda TASS Haber Ajansı Genel Müdür Yardımcısı Maxim Filimonov moderatörlüğünde gerçekleştirilen "Geleceğin Enerji Portföyünde Doğal Gaz" adlı oturumda konuşan Özdemir, gazın dünyadaki birincil enerji tüketim kaynağı olarak arz güvenliğinden muaf tutulamayacağını anlattı.
Gaz piyasalarındaki temel trendin artık boru gazı ile LNG projeleri arasındaki rekabetin yansıması olduğunu ifade eden Özdemir, "Çok fazla LNG projesinden bahsedilmesine rağmen 2020 sonrasında bakıldığında TürkAkım, Kuzey Akım 2 ve Sibirya Gücü boru hattı projeleriyle birlikte aslında Rusya boru gazı konseptine ağırlık veriyor. Bu projelerle birlikte 2020´den sonra 100 milyar metreküp üzerinde bir kapasitenin tekrar piyasaya sunulabileceğini görüyoruz. Yani bir anda LNG projeleri artarken boru gazı hala geçerliliğini ve uluslararası ticarette ağırlığını koruyor.? diye konuştu.
Özdemir, bu durumun yansımasının fiyatlarda görüldüğünü ve Rus gazının bin metreküp başına 140-150 dolar seviyesine kadar çekilebilecek bir avantaja sahip olduğunu söyledi.
Dolayısıyla uzak mesafeli LNG projelerinin Rus gazıyla rekabet etmesinin çoğu zaman mümkün olmadığının altını çizen Özdemir, "Bu noktada da devreye politika giriyor. Çeşitli ülkeler enerji arz güvenliğini artırmak için bu yola başvuruyorlar, ama özellikle Avrupalı şirketlerle konuştuğunuzda onlar daha ucuz gazı Rusya´dan ithal edebilecekleri için bu ülkeye yöneliyorlar. Nitekim Rus gazının Avrupa piyasasında son 3 yıldır artarak konumunu koruduğunu görüyoruz. Türkiye açısından da bu ikilem biraz daha az, çünkü Türkiye´nin LNG kapasitesi yüzer LNG santralleriyle ciddi derecede arttı." değerlendirmesinde bulundu.
"Temel mesele fiyatların nasıl düşürüleceği"
Özdemir, bu alandaki yatırımlarla Türkiye´nin gaz piyasalarında dünyanın en büyük altıncı doğal gaz ithalatçısı olarak etkin bir aktör olmaya başladığına dikkati çekerek şöyle devam ettti:
"Burada da temel mesele Türkiye´nin fiyatları nasıl düşüreceği ve 2020´li yıllardan itibaren bitecek uzun dönemli kontratları hangi şartlarda yenileyeceği. Bu da ister istemez bizi şu andaki temel tartışmaya götürüyor ki o da uzun dönemli kontratlar mı sürecek yoksa bunun yerine spot piyasa gaz ticaret merkezlerinde fiyatlanan daha liberal bir model mi takip edilecek? Türkiye´nin konumu açısından burada kendi pozisyonunu belirlerken 2020´li yıllarda önemli bir karar aşamasında olduğunu görüyoruz."
"Rus gazıyla kimse rekabet edemez"
Akdeniz Ülkeleri Enerji Şirketleri Birliği Hidrokarbonlar Müdürü Dr. Sohbet Karbuz da doğal gazın Avrupa´da geçiş kaynağı olarak belirtilmesine rağmen, yenilenebilir enerji kaynaklarının en iyi dostu olduğunu söyledi.
Bu yüzden Avrupa´nın geleceğini yenilenebilir enerjiyle birlikte doğal gazda olduğunu belirten Karbuz, Avrupa´nın doğal gaz talebi sabit kalsa bile düşen yerli üretimden dolayı gelecekteki gaz ithalatının artacağını ifade etti.
Avrupa Birliği´nin (AB) Rusya´ya karşı bağımlılığının azaltılması yönündeki çabaları da anımsatan Karbuz, Rusya´ya bağımlılık azaltıldıktan sonra ihracatçı ülkeler konumunda Norveç ve Cezayir´in üretiminin gelecek dönemde düşeceğine işaret etti. Karbuz, şunları kaydetti:
"LNG aradaki boşluğu dolduracak deniliyor da Avrupa´daki LNG tesislerinin kullanım faktörleri yüzde 25. AB, Rusyaya bağımlılığı azaltalım diyor, ama son 3 yıldır Avrupa´nın Rusya´dan ithal ettiği gaz miktarı rekor üstüne rekor kırıyor. Bu yıl da 200 milyar metreküpü geçerek yeni bir rekor kırılacak. Bunun sebebi şudur ki Rus gazıyla kimse rekabet edemez. Olayın sonucu bu. Diğer taraftan Kuzey Akım-2 ve TürkAkım projelerine de karşı çıkılmıştı ama onlar da yapılıyor. TürkAkım Türkiye´nin ihtiyacını karşılayacak ve transit riskini azaltacak ama bir politik duvara çarpacağız ki, o da 31 Aralık 2019´da olacak. Yani Gazprom´un Naftogaz ile transit kontratının bitişi."
"Gazı fiyatlarken kömür fiyatları unutulmamalı"
Türkiye Doğal Gaz Dağıtıcıları Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Arslan ise gazdaki talebin arttığını fakat yenilenebilir enerjideki gelişimle birlikte birçok ülkede durağan hale geldiğini söyledi.
Bu yüzden gaza talebin mevcut seviyelerin üstüne çıkmasının zor olduğunu ifade eden Arslan, ısıtmadaki talep ve yeni geliştirilecek bölgesel ısıtma ve ısı satışı yönündeki yeni piyasaların bu talebi artırabileceğini anlattı.
Arslan, doğal gazın gelecek yıllarda gelişmekte olan ülkelerde de yaygınlaşmasıyla dünyadaki bu kaynağa olan ihtiyacın artış trendini devam ettirebileceğini belirterek, şöyle konuştu:
"Gazın önünde aslında en büyük sorun gazın sürekli bir tehlike olarak gösterilmesi. Bunun bir siyasi boyutu var bir de yanıcı, patlayıcı kaynak olması durumu var, ama bu konuda da ciddi çalışmalar gerekiyor aslında. Diğer taraftan doğal gazın temel geleceğini fiyat politikası belirleyecek. Fiyat bugüne kadarki gaz piyasalarının aslında değişik alanlardan gelen ve en sonunda da petrole dayalı fiyat politikasının artık gazın gazla rekabet ettiği bir fiyat politikasına dönüşmesi ve spot piyasalara bakarsak, gazın geleceğini fiyat belirleyecek. Fakat ben burada gaz fiyatlarını belirlerken kömür fiyatlarının unutulmaması gerektiğini de düşünüyorum."
"21. yüzyılın altını gaz"
Yıldırım Beyazıt Üniversitesinden Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl, doğal gazın diğer fosil yakıtlara göre daha temiz bir yakıt olması açısından kullanımının arttığını ve özellikle Türkiye gibi gelişmekte olan enerji ve ekonomik büyüme arasında bir nedensellik ilişkisi olduğu için doğal gaza daha fazla ihtiyaç olduğunu aktardı.
Gazın boru hatları dışında sıvılaştırılmış doğal gaz (LNG) olarak piyasaya sunulabilmesinin de kullanım alanını genişlettiğini kaydeden Karagöl, "Birçok yeni aktörün ortaya çıkması, Amerika´nın özellikle kaya gazı üretiminde hamle yapması ve ihracatçı ülke konumunda olması açısından sanki arz talebini oluşturuyor. Burada çok farklı kaynakların ve üreticilerin meydan okurcasına piyasaya çıkması arzın talebini oluşturuyor. Bu da gazın enerji birleşimindeki yerini artırıyor. Sadece Amerika değil, Doğu Akdeniz ve Hazar Denizi´ndeki yeni sahaların tespit edilmesi de gazın önemini arttırdı. Gaz, 21. yüzyılın altın madeni olarak tanımlanabilir." değerlendirmesinde bulundu.
LNG ile gazın bölgesel kaynak olma kısıtının azaldığını ve bu kaynağın birçok bölgeye ulaşımının sağlandığını dile getiren Karagöl, bu durumun gazda yeni sahaların bulunmasını da etkileyeceğini ve gazdaki transfer maliyetlerinin düşürülmesi ve bu anlamda yerel gaz üretiminin desteklenmesi gerektiğini sözlerine ekledi.